Yine bir tatil döneminin ortasında gittiğim bir oyunun bu yazıma konu olmasına karar verdim: Köprüden Görünüş. Oyun Atölyesi‘nin seyircilerle buluşturduğu oyun birkaç aydır sahneleniyor. Öncelikle oyunu biraz tanıtmak istiyorum.
Köprüden Görünüş, Amerika’da eşi Beatrice ve kendi yeğeni Catherine ile yaşayan liman işçisi Eddie Carbone’un hayatının bir kesitini anlatıyor. İtalya’dan, zenginlik, iş ve özgürlük ile eşdeğer görülen Amerika’ya gelen ve eşinin iki yeğenine kapısını açan Eddie’nin hayatı tamamen değişecektir. Gençlerin biri eve geldikleri andan itibaren belli olan bir biçimde Catherine’e aşık olacak ve bu Eddie’nin içinde var olduğunu bile bilmediği bir öfke ve kıskançlık uyandıracaktır. Olaylar burada başlayarak yavaş yavaş gelişecek ve kendini belli edecektir.
Oyunculuklardan bahsetmek gerekirse, Bülent İnal, Eddie rolünü bir elbise gibi üstüne giymiş. Gerek Catherine ile, gerek yeğenlerle, gerek Beatriece ile olan ilişkilerini, hayatın karmaşasını, duygularını, gerçekleri, sinirini kısacası her olayı çok güzel bir biçimde yansıtmıştı. Tüm bunlarla birlikte gerçekten zor bir metnin de hakkından geldiğini belirtmek isterim. Yansıtması gereken tüm sinir ve alaycı karmaşık konuşmaları dili bir kez olsun sürçmeden, normal tonunda devam ettirdi tüm oyun boyunca… Beatrice rolünde Aslı Yılmaz çekingen, her şeyi gören ama susan, kocasını seven eş rolünde çok başarılıydı. Nazlı Bulum ise Catherine olarak çocuksu neşesiyle, açıkça ortaya koyduğu duyguları ve saflığıyla oyuna ayrı bir tat katmıştı. Oyunun anlatıcısı, avukat, her şeyi dışarıdan gözlemleyip sonuçları gören ve dönemin yapısından dolayı bir şey yapmayan Kubilay Karslıoğlu ses tonundan mimiklerine kadar çok iyi bir iş çıkarmıştı. Aykut Akdere, Rodolpho, Catherine’e görüşte aşık olan karakter, Eddie’nin öfkesinin ve kıskançlığının odağındaki karakter. Hayatını genel olarak gözler önünde yaşayan, neşeli, olaylara farklı gözle bakan bir karakter. Ercüment Acar, agresif, güçlü, dürüst, biraz kapalı görüşlü Marco olarak hem hikayede tamamlayıcı bir olguydu, hem de oyunculuğuyla tam olarak rolün adamıydı.
Her oyuna gitmeden önce internetten ve çeşitli yerlerden oyunla ilgili yapılan yorumları okurum. Bu seferki rutinimde şöyle bir yorum okudum, “Sahne tasarımı o kadar güzeldi ki onu seyretmekten oyunu izleyemedim”. Tabii bu yorum oyunu izlerken dekora daha çok dikkat etmeme sebep oldu ama açıkça söyleyeyim fark edilemeyecek gibi değildi. Zerrin Tekindor hem sanatsal anlamda hem de oyunun ruhunun yansıtmakta harika bir iş çıkarmış. Arka planda kalabalığı, bir limanın doğası gereği olan insan karmaşası ve ilişkileri okuyabiliyordunuz. Bir parçasını alıp evime getirme isteği uyandırdı içimde… Son olarak tüm bunları söyledikten sonra, oyunun yönetmeni Hira Tekindor yine çok iyi bir iş çıkarmıştı. Kim Korkar Hain Kurttan ile oyun atölyesinde bir başlangıç yapan Tekindor, bu oyunuyla da yine göz dolduruyordu.
Yazımı bitirirken bir tiyatrosever olmanıza veya tiyatroya karşı ilgisiz olmanıza bakmaksızın bu oyunu size öneriyorum. Eğer bir tiyatro severseniz, bu oyuna bayılacaksınız. İyi seyirler.
Oyunun sitesi: http://www.oyunatolyesi.com/etkinlikler/oyun/oyun-atolyesi/kopruden-gorunus-2015-2016
Resimlerin kaynakları üstten alta sırasıyla:
http://www.oyunatolyesi.com/etkinlikler/oyun/oyun-atolyesi/kopruden-gorunus-2015-2016
http://www.maxfm.com.tr/etkinlik/kopruden-gorunus-sinasi-sahnesinde