Bu yazımda ülke ekonomilerinde etkin rol oynayan, iktisat alanında uzmanlığı ve yetkinliği finansal aktörler ve yabancı yatırımcılar arasında kabul gören politikacıların ülke ekonomileri üzerindeki öneminden bahsedeceğim. Ülke ekonomilerinde, özellikle para politikası açısından bakıldığında Merkez Bankaları ve başkanlarının piyasalar tarafından tanınırlığı ve güvenilirliği politikaların etkinliği açısından çok önemlidir. Bu nedenle Merkez Bankası başkanlarının piyasalardaki etkinliği sıkça tartışılır. Diğer taraftan çoğu zaman göz önünde bulundurmasak da piyasa tarafından tanınan ve saygı duyulan politikacılar da ülkelerin finansal piyasalarında büyük bir etkiye sahiptir.
Ülke ekonomilerinde söz sahibi olan politikacıların etkilerini incelemek için yazımda ağırlıklı olarak Ali Babacan’ı ele alacağım. Babacan, geçtiğimiz yıl ekonomi yönetiminde söz alıp almaması hakkında çıkan haberlerle defalarca gündeme geldi. Piyasalar için hem olumlu hem olumsuz içerik taşıyan bu haberleri ve haberlerin piyasalar üzerindeki etkilerini inceleyerek ülke ekonomilerinde söz sahibi politikacıların piyasalar üzerindeki etkilerini gözlemlemek mümkündür. Ben de bu haberlerden ve onların piyasalar üzerindeki etkilerinden yola çıkarak bir takım değerlendirmelerde bulunmaya çalışacağım.
2015 yılında Ali Babacan’ın ekonomideki rolü hakkında çıkan haberlere baktığımızda başlıca üç dönemin ön plana çıktığını görmekteyiz. Bunlardan ilki Şubat ayının sonlarında Babacan’ın istifa ettiğine yönelik iddiaların yayılmasıyla başlayan dönemdir. 25 Şubat akşamı yayılan bu iddialar, 26 Şubat sabahı erken saatlerde yalanlandı. Hükümet tarafından yapılan açıklamanın hemen sonrasında borsanın pozitif bir seyre geçtiğini grafikte görmekteyiz. Fakat istafa haberlerinin yalanlanmasıyla piyasaların tamamen sakinleştiğini söylememiz de pek mümkün gözükmüyor. Nitekim Borsa İstanbul, 27 Şubat günü Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nda Dolar/TL Vadeli İşlem Sözleşmeleri işlem hacminde tüm zamanların rekorunun kırıldığı açıklamasında bulundu. Risk yönetimi için kullanılan vadeli işlem sözleşmeleri, piyasa katılımcılarının uzun dönemde beklentilerini göstermeleri açısından önemlidir ve işlem hacminde bu şekildeki bir artışta Babacan’ın ekonomideki varlığına ilişkin soru işaretlerinin etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Babacan’ın finansal piyasaları üzerindeki etkilerini gösteren diğer bir önemli olay ise Babacan’ın 1 Kasım seçimlerinde sürpriz adaylığının duyurulmasıdır. Bu haber özellikle, Babacan’a Türkiye’nin ekonomi politikalarının belirleme ve uygulanmasında güvenen yabancı yatırımcılar tarafından olumlu bir şekilde karşılandı. Haberin duyurulmasından hemen sonra BIST 100 endeksi %1.1 değer kazandı. Babacan’ın adaylığı hakkındaki bu haberin etkilerini yalnızca hisse senedi piyasasında değil uzun vadeli piyasalarda da görmek mümkün. Haberden sonra 10 yıllık devlet tahvili getirisinde beş baz puan düşüş gözlemlendi.
Son olarak 1 Kasım seçimlerinden yeni kabinenin duyurulduğu 24 Kasım’a kadar olan dönemi ele alabiliriz. 18 Kasım günü olası kabinede Babacan’ın ekonomi yönetiminde olmayacağı söylemleri medyada yer aldı. 20 Kasım da ise önceki iddiaların aksine Babacan’ın ekonomi yönetiminin başına getirileceği iddiaları yayıldı. Bu iki iddianın da finansal piyasalar üzerindeki etkisini grafikte görebiliriz.
24 Kasım’da Davutoğlu’nun, Mehmet Şimsek’in yer aldığı fakat Ali Babacan’ın dışarıda bırakıldığı kabineyi duyurmasına piyasalar yorumlanması kolay olmayan bir şekilde cevap verdi. BIST 100 endeksi için haberden sonra düşüşün sona erdiğini ve toparlanma olduğunu söyleyebiliriz. Bu gelişmelerden Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimindeki varlığının da yatırımcılara güven verdiği çıkarımında bulunulabilir.
Ali Babacan, 2015’te yaşanılan gelişmelerle politikacıların finansal piyasalar üzerindeki rolünü görmek açısından güzel bir örnek. Fakat tek örnek değil. Hem ülkemize hem dünyaya bakıldığında daha birçok benzer örnek olduğunu görmekteyiz. Yakın zamana baktığımızda ekonomideki etkinliği ve başarısıyla ön plana çıkan, hatta haberlere konu olan Arjantin Ekonomi Bakanı Axel Kicillof’u görüyoruz. Doksanların sonlarında yaptığı reformlar ve daha sonrasında Hindistan’ın resesyondan çıkmasında oynadığı büyük rolle Palaniappan Chidambaram ise başka bir örnek olarak verilebilir. Krizlerden bahsetmişken yine ülkemize dönersek 2001 krizi sonrasında Türkiye’ye davet edilen ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı görevini üstelenen Kemal Derviş’ten bahsetmemek olmaz. Bu politikacıların ortak noktası nedir diye soracak olursak yazımızın ilk cümlesine dönmemiz yeterli. Ülkelerin ekonomileri ve finansal sistemleri o ülkenin siyasetinde bulunan iktisat alanında uzmanlığı ve yetkinliği finansal aktörler ve yabancı yatırımcılar arasında kabul gören politikacıları ile doğrudan ilişkilidir. Bahsettiğimiz liderler ise eğitimleri ve iktisat alanındaki yetkinlikleriyle güven veren ve piyasa katılımcıları tarafından her daim yönetimde görülmek istenen liderlerdir.