Merkez bankaları, hukuki yapılarla birlikte bir ülkedeki saydam, etkili ve bağımsız kurumlardandır. Merkez bankalarının belirlediği faiz oranları, hedef enflasyon değerleri o ülkenin geleceğini şekillendirmek açısından çok önemlidir. Tahmini yapılacak hedef enflasyon değerlerine göre faiz oranları, faiz oranlarına göre ise yatırım stratejileri belirleneceği için bu kurumun yapacağı incelemeler herhangi bir baskıya maruz kalmamalı ve merkez bankalarının alacağı kararlar herhangi bir kişi ve kurum tarafından maniple edilmemelidir. O yüzden diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de paraların arkasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yazar ve bu kurumun tamamen bağımsız olduğunu ifade eder.
Bilindiği üzere bu hafta 2011’den beri görevini sürdüren Erdem Başçı’nın görev süresinin dolmasından dolayı yerine Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya getirildi. Bir başkan yardımcısının, başkan olması gayet normal fakat Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gibi kapalı bir sisteme sahip olan bu kurumda herhangi bir Merkez Bankası tecrübesi olmadan sadece birkaç bankada çalıştığı için başkan yardımcısı olmak ne kadar makul orası tartışılır. Olmuş ile ölmüşe çare olmadığı için 4 senelik başkan yardımcılığı tecrübesi olan birinin başkan olmasını piyasa garipsemedi. Zaten bu süreçte bir çok ekonomistin, bürokratın ve hiç alakası bile olmayan kişilerin ana odağı Erdem Başçı’nın başkanlık serüveni oldu.
Buraya birçok istatistik koymak istemiyorum. Kısacası; Büyüme hızı %11’lerden %4’e düşerken enflasyon ve reel faiz çift hanelere, dolar 2,90’lı seviyelere yükseldi. Güzel Türkiye’min istikrarlı yükselişini aldığı kararlar ile durduran Erdem Başçı, sadece istatistiklere bakacak olursak, tam bir “Vatan haini”. Fakat konjoktürel yaklaşım sadece istatistiklerden ibaret değil. O zaman diliminde gerçekleşen siyasi olayları ve baskıları da baz almak durumundayız. Bu tarz bir yaklaşımla bakacak olursak Erdem Başçı vatan haininden ziyade yetersiz ama başarılı bir başkan oluyor. Normalde bağımsız olan bir kurum neden ve nasıl baskı görür? Vatan haini bir başkan nasıl başarılı ama yetersiz olur?
Öncelikle Erdem Başçı’nın başkanlığı zamanında özellikle son iki senede gerçekleşen olaylara bakacak olursak;
– Dünya emtia talep yetersizliği
-FED faiz artırım kararı
-Yolsuzluk ve devamında gelen tetikleyici olaylar
-Kara Pazartesi
-Rusya ile yaşanan sıkıntılar
-Avrupa Merkez Bankası parasal genişleme politikası
Şimdi düşünelim, bütün bu olayların aynı anda gerçekleştiği bir ülkede karar vermeye çalışıyorsunuz. Döviz , kıymetli evrak ve borsa yönüyle değerlendirmeniz gereken birçok etken var. İşin kötü tarafıysa yaşanan küresel sıkıntıların hepsinin bu etkenler üzerinde etkisi var. Gelişmekte olan ülkeler zor durumda, yatırımcı açısından ABD güvenli bir liman hükmünde. Böyle bir durumda yatırımcıyı tutmak, fiyat istikrarını sağlamak istiyorsanız faiz artırmak durumunda kalırsınız. Fakat böyle bir durumda size en çok destek olmasını beklediğiniz kişiler ve kurumlardan “faiz artıran şöyledir böyledir” ithamını yiyorsunuz. Öncesinde de faiz artırmama hususunda ciddi baskılara maruz kalıyorsunuz. Küresel sıkıntılara bir yenisi daha. Zaten bu sebeple Ocak 2014’de faizler çok sert bir şekilde yükseltilmek zorunda kalınmıştı. Çünkü o zamana kadar olan siyasal baskılar faiz artırımını ertelemiş sonucunda ise birkaç dönemde yapılması gereken faiz artışı tek bir celse de yapılmıştı. Siyasi baskılar yüzünden bağımsız bir kurum yapması gerekli olan hamleyi düzgün bir şekilde yapamadı.
Erdem Başçı yetersiz bir başkandı. Sert durması gereken yerlerde sessiz kaldı. Yapması gereken hamleleri gereğince yapmadı. Kendinin maniple edilmesine izin verdi ama şu noktayı da kaçırmamak lazım son iki senede baskı görmeyen kurum yok denecek kadar az. Erdem Başçı tüm bu koşullara rağmen görevi ne ise onu yerine getirmeye çalıştı. Fakat dışarıdan gelen yöneltici ifade ve eylemler Merkez Bankası’nın görevini yerine getirememiş gibi gösterdi. Bu durum bağımsız bir kurumun bağımsızlığına zarar verdi. O yüzden ben diyorum ki paraların arkasındaki ifade de biraz değişiklik yapalım Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası diyelim. Kimsenin karşı çıkacağını sanmam. Zaten şu an geldiğimiz durum da bundan farklı sayılmaz.
Hakkı Söyler
Yazının içeriği fena değil ama talihsiz bir başlık olmuş. En azından başlığın sonuna “(!)” konulabilirdi ayrıca bir zamanlar ilgili kişinin oğlu GazeteBilkent’te yazarlık ve editörlük yapmıştı direk böyle bir başlık nasıl desem yakışmadı. Üzüldüm okur olarak.
Ahmet Nihat Demir
Öncelikle tavsiyeniz ve hassasiyetiniz için teşekkür ederim fakat ünlem koymama sebebim Erdem Başçı’nın gerçekten belli kişiler tarafından bu şekilde itham ediliyor oluşudur. Bence durum o kadar absürd ki ünlem ile bunu vurgulamaya gerek yok. Zaten size göre başlığı eksik kılan meselese de bu olsa gerek: Hareketvari bir üslup. Fakat yazının içeriği bunu tamamiyle reddeder nitelikte.
Hakkı Yazar
Öncelikle son paragrafın ilk cümlesi ekonomi bilginizi özetler nitelikte. Erdem Başçı yetersiz bir başkan değildir. Aksine Erdem Başçı Türkiye Cumhuriyet tarihinin en kabiliyetli başkanlarından birisidir hatta belki de en iyisidir. Erdem Başçı birçok konuda sessiz kalmamış, icraatları ile ses getirmiş bir şahsiyettir. Sizin bir öğrenci olarak ahkam kes demeniz, ses çıkar demeniz hiç objektif bir yorum değil. Bürokrasiyi biraz araştırmalısınız. Bir Başkan sizin görüşlerinize paralel olmak zorunda değildir ki Merkez Bankası’nı özgür konuma getiren de eleştirdiğiniz kişilerdir. Ekonomi subjektif bir dal da değildir. Başlık da ikinci bir fiyasko. Burası daha iyi yazıları hak ediyor, editörler bu yazıya nasıl izin veriyor? Şaşkınım.
Ahmet Nihat Demir
Yorumunuz için teşekkür ederim.
Öncellikle Erdem Başçı benim çok saygı duyduğum özellikle ekonomik stratejileri yönüyle takdir ettiğim bir insandır ve “başarısız” olduğuna dair bir ifade kullandığımı hatırlamıyorum. Yaptığı hareketler ile bu küresel sıkıntıları çok iyi atlatmış ve ülkenin böyle bir zamanda geriye gitmesini engellemiştir. Fakat bağımsızlığın zedelenmesi mevzuunda biraz pasif kalmıştır ve sübjektif yorumum olarak ben bunu bir eksiklik ve yetersizlik kabul ettim ve bu hususta ses çıkarması gerektiğini savundum. Devamında ise Merkez Bankasının bağımsızlığı mevzuu eleştirdiğim kişilerden çok daha öncesine dayanmaktadır. Merkez bankalarının bağımsızlığı değil 10 yıl, 50 yıldan fazla bir geçmişe sahiptir. Ekonomi tamamıyla sübjektif bir daldır. En başta insanın karar alma mekanizmasını inceler ve bunun üzerine sistemleşir. İnsanı temel alan bir bilimde diğer sosyal alanlar gibi sübjektiftir. Size şiddetle katıldığım mevzuu ise GazeteBilkent gerçekten daha iyi yazıları ve editörleri hakkediyor. Onlardan birini yayınlamak ve olmak ümidi ile.
Gulay demir
Tebrikler.Yaziniz gayet güzel olmuş. Erdem Başçi hakkındaki olumlu görüşünüz malesef yansimamis.