İktisatın en önemli olgularından bir tanesi olan enflasyon hayatımızı şekilendirir niteliktedir. Enflasyonist bir ekonomi her ne kadar kimileri için rehavet ve keyif verici olsa da bir çok insanın üstünde yıkıcı etkiler bırakır. Çoğu zaman alım gücünün düşmesine sebep olan enflasyon, bir çok insanın ne yiyeceğine neyi ne kadar yiyeceğine bile hüküm verir. Enflasyon her ne kadar bir iktisat terimi olsa dahi aslında sosyolojiktir de. Enflasyonist ülkelerde suç oranın yüksek olması bir tesadüf değildir elbette.

Bir önceki yazımda(Para ve unutulan işlevleri) enflasyonun tanımına ve hangi senaryolarda oluşabileceğinden bahsetmiştim. Bu yazımda ise enflasyonun sonuçlarından ve aslında pek de farkında olmadığımız gerçeklerinden bahsedeceğim. Enflasyonun sebeplerinden bahsedince, pasta payı en büyük olan neden para politikası yönetimidir. Doğal olarak yanlış politika katastrofilere yol açmaktadır. Merkez bankası, yürüttüğü politikalarla para piyasasının rengini belirlemektedir. Merkez Bankası bir nevi özel ve kamu bankalarının babasıdır da.

Bir Merkez Bankasının en önemli vazifelerinden bir tanesi para arzını stabilize edebilmesidir. Yani belirli bir süre içerisinde üretilen mal ve hizmetlerin(GSYH) parasal değeri hane halkının gelirine orantılı olacak şekilde değişkenlik göstermeli veya ekonomik büyümenin ya da küçülmenin piyasada sirküle edilen para miktarıyla orantılı bir şekilde değişkenlik göstermesi gerekir. Aksi bir senaryoda enflasyon veya deflasyon baş gösterir. Basitleştirmek gerekirse bir adada olduğunuzu varsayalım ve bu adada sadece muz üretilsin ve bir sene içersinde üretilen muz miktarının yüz adet olduğunu farz edelim. Bu adanın merkez bankası bu dönem içerisinde yüz birimlik para bastığını varsayalım ve aynı zamanda aylık maaşınızın on birim olduğunu söyleyelim. Yani bu zaman aralığında her muz bir birim değerinde ve siz her ay on muz alacak finansal güce sahipsiniz(Maaş = 10 adet muz). Tarlaların bereketli olduğu bir dönemde senelik yüz elli adet muz üretildiğini varsayalım, adanın merkez bankası fiyat istikrarını korumak için para arzını artırmaya karar veriyor ve sirkülasyonda olan para miktarını yüzden üç yüze çıkarıyor(300# = 150 adet muz). Bu senaryoda artık bir muzun parasal kıymeti iki birim lakin sizin maaşınız halen on birimde. Yani artık beş adet muz alabilecek durumdasınız. Paranızın yarısı enflasyon tarafından yutuldu, alım gücünüz düştü. Artık daha fakirsiniz, geçmiş olsun.

Sonuç olarak; bu adada olduğu gibi para arzının koordinasyonu insanların hayatlarına nasıl devam edeceğine karar verir nitelikte. Burada yaşanan problem: Merkez Bankasının, para arzını üretim miktarına oranla daha fazla artırması nurtopu gibi bir enflasyon doğurtur ve buna bağlı olarak alım gücünün düşmesidir. Finansal istikrar için para arzının üretime entegre bir şekilde artırılması veya düşürülmesi gerekmektedir. Yani bu adada piyasaya sirküle edilen paranın yüzden yüz elliye çıkarılması fiyat istikrarını korumaktadır çünkü eşittirden sonra bir muzun değeri bir birim olmaya devam edecektir ve bu şekilde ada sakini olan sizlerin alım gücü güvence altına alınacaktır(150# = 150 adet muz). Yani ilk başta olduğu gibi on adet muz alabilecek finansa sahip olacaksınız çünkü maaşınız on birimdi. Özetle piyasaya enjekte edilecek paranın dönemlik üretim miktarıyla doğru orantılı olması fiyat istikrarını korumaktadır.

Bir başka çözüm yoluysa gelirin üretime vabeste aynı oranda artırılmasıdır. Yani piyasaya sirküle edilen paranın yüzden üç yüze çıkarıldığı zaman gelirinizde de aynı oranda artışın gözlenebilmesidir(Maaşınızın on birimden yirmi birime yükselmesi). İşte bu yolla bir önceki seferde olduğu gibi on muz alacak finansal güce sahip olabilirsiniz çünkü maaşınız yirmi birime yükseldi ve muzun pahasal değeri iki birim(yüz elli muza tekabül üç yüz birim para piyasada sirkülasyonda). Yani bir adet muz iki birim fiyatında ve maaşınız yirmi birimde. Sonuçta halen ilk seferki tüketim sepetine sahip olabiliyorsunuz(10 adet muz). Her ne kadar patronunuzun maaşınıza alım gücünün değişim miktarı kadar zam yapması ütopik olsa da gelirin artırılması problemi çözecek seçenekler arasındadır.

Özetle para arzının değişen finansal konjonktüre göre stabilize edilmesi ekonomik dengeyi sağlar. Yanlış alınan para poliçeleri enflasyon ve işsizlikle sonuçlanabilir ve bunlara bağlı olarak toplumun sosyolojik dinamikleri raydan çıkar. Her verilen karar milyonların hayatını etkiler niteliktedir.

Kaynakça:

https://www.economist.com/special-report/2019/10/10/how-to-make-economic-policy-fit-for-a-world-of-low-inflation

Not: Yukarıdaki örnekte para arzının enflasyonla ilişkisi daha iyi anlaşılabilmesi için bir çok parametre yok sayılmış ve bir çok varsayım yapılmıştır.

Leave a Reply