Fısıltı, sükût ve sessizlik…
Dünyayı duyamıyorum.
Yüzünü avuçlarının arasına almış. Gök, kan kırmızısı… Arkada iki kişi var. Gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi bakan biri. Ağzı hafifçe aralanmış sanki karşısında ürkütücü bir şey görmüş gibi. Aaaaaaaaaah! Edvard Munch’ın meşhur tablosu Çığlık namı diğer Boğuntu…
Namık Kemal’in şiiri Vaveyla’da vatan uğruna boğulmak…
Haykırtı, feryat figan ve çığlık…
Duyulmayan çığlıkların sesi olmalı. Bir tonu ya da ezgisi bulunmalı. Atamadığımız, anlatamadığımız çığlıkların melodisini dünyaya haykırmalı.
Sesini açabilir misiniz?
Kısa bir süre önce adını bilmediğim, müziğini daha önce hiç duymadığım, hangi dilde söylediğini anlamadığım ve müziğiyle neler anlatmak istediğini fark edemeyeceğim birinin ezgilerine kulak misafiri oldum. Lakin tesadüfen yolumuzun kesiştiği bu sanatçıya sadece misafir olamayacağımı uzun süre onda konaklayacağımı yeni yeni anlıyorum.
Bir resim tablosundaki çığlığı ya da şiirdeki çığlığı anlamlandırabilmek daha kolaydır. Sanatçıları, yorumlayıp önünüze koymuştur, bizlere düşen bunu bulabilmektir. Öte yandan müzikteki çığlığı keşfedebilmek o kadar da kolay değildir. Eğer somut bir çığlıktan bahsediliyorsa ve bu bir metal müzikse bunu duyumsayabiliriz. Ama müzikte soyut çığlığın gizini aramak Billy ve av köpeklerinin rakun avından sonra Kırmızı Eğrelti Otunun Büyüdüğü Yer ile karşılaşmalarına benzer. Heyecan dolu av, yerini hüzne ve kedere bırakır.
Sona Jobarteh’in “Mamamuso” adlı etnik şarkısı da bende böyle bir etki bıraktı. Sessiz bir çığlık imgelemi yarattı kafamda. Batı Afrika Müziğinin en önemli temsilcilerinden biriymiş Sona. Kora icracısı ilk kadın sanatçıymış. Bunlar dışında pek fazla bilgi yok hakkında. Bu biraz üzücü olmakla birlikte geniş internet evreninde olmayan bir şeyi aramanın mutluluğunu ve hatta gururunu yaşattırıyordu. Mamamuso adlı şarkısının sözlerine bile ulaşamıyorsunuz. Ne demek istediğini belki daha iyi anlarım diye şarkı sözlerini aramak gibi bir hataya düştüğümü sonradan fark edecektim.
Bir, iki, üç… Kaç defa dinlediğimi hatırlamıyorum çığlığını anlayabilmek için. Müziği algılamak sözleri anlamaktan ibaret değildir derler. Bu şarkıyla test etmiş oldum. Öğrenebildiğim tek kelime Mamamuso oldu; büyükanne demekmiş. Sona, bir konserinde bu şarkıyı büyük annesine yazdığını aktarmış. Batı Afrika’daki erkek egemenliğine rağmen ailesini bir arada tutan, güçlü bir kadın olan büyük annesine… Torunu Sona ise döngü içerisinde büyük annesiyle benzeşerek onun ününü müzikle sürdürecekti. İlk kadın kora sanatçısı olmak bibliyografik bir bilgiden çok daha fazlasıydı aslında. Erkek egemen toplumda müziğe ve müzik gereçlerine dahi hâkim olan erkeğe karşın Sona ilk kadın kora sanatçısı olarak yerini alacaktı.
Belki bağırmıyordu ama dünyanın sesini duyumsamamıza yardım ediyordu. Belki sessizdi ama aslında bir vaveyla koparıyordu.
Hayatınızın ortasına bomba düştüğünde ya da fikirleriniz yakıldığında ‘unutmadım aklımda‘ diyebilmek her zaman kolay olmaz. Bir çıkış yolu bulmak gerekir. Resim, şiir, müzik… Havasını, limanını ateşler sardıysa eğer ya da düşünceleriniz yandıysa sona doğru giderken bile bir türkü tutturmalı.
“Mezar taşlarını bre Hasan koyun mu sandın. Adam öldürmeyi bre Hasan oyun mu sandın?”