5 Ağustos’ta başlayan Rio 2016 Yaz Olimpiyatları 21 Ağustos’ta tamamlandı. Erkekler basketbolda turnuvanın favorisi olan Amerika Birleşik Devletleri geleneği bozmadı ve son dört turnuvada olduğu gibi bu turnuvada da namağlup şampiyon olmayı başardı. Son turnuvalara göre biraz daha zayıf bir kadro ile gelse de turlar ilerledikçe açılan ve finalde de performansı zirve yapan ABD’ye karşı finalde varlık gösteremeyen Sırbistan ikinci olurken Avustralya’yı bir sayı farkla mağlup eden İspanya turnuvayı bronz madalya ile tamamladı.
İki takımın grup aşamasında oynadığı maçta ABD’nin sadece 3 sayı farkla kazandığı düşünüldüğünde maçın bu şekilde geçeceğini ABD oyuncularının dahi düşünmediğini tahmin ediyorum. Karşılıklı sayılarla başlayan ilk çeyrekte Sırbistan oyunu yavaşlatmaya ve pota altına yıkmaya çalışırken ABD de hareketli savunma ile kaptığı toplarla bulduğu hızlı hücum sayılarıyla skor üretti. 19-15 Birleşik Devletler üstünlüğü ile geçilen ilk periyodun ardından oyuna ağırlığını koyan ABD, Durant’in arka arkaya üç sayılık isabetleriyle farkı bir anda açarken uzunlarının faul problemine girmesi ile oyunu pota altına yıkamayan Sırbistan, yıldız kısa oyuncuları Teodosic ve Bogdanovic’in de bir türlü oyuna girememesi ile hücumda organize olamadı ve çaldığı topların ardından gerçekleştirdiği hızlı hücumlarla kolay sayılar bulan ABD farkı iyice açtı. Soyunma odasına 52-29 önde giden Rüya Takım, ikinci yarıda da zorlanmadı ve Sırp takımının fazla direnç koyamadığı maçta farkı giderek açarak üçüncü çeyreği 79-43 önde bitirirken maçtan da 96-66 galip ayrıldı ve olimpiyatlarda 15. altın madalyasının sahibi oldu.
Turnuvaya son olimpiyatlar ve dünya şampiyonalarındaki kadar güçlü bir kadro ile gelmeyen ve bu sebeple özellikle grup aşamasındaki Sırbistan ve Fransa maçlarında çok zorlanan Birleşik Devletlerin, yarı finalde de İspanya’yı az farkla mağlup etmesinin ardından finalde Sırbistan’a karşı maçı ikinci periyotta koparmasıyla önemli bir tebriği hak ettiğini söyleyebilirim. Her ne kadar Sırp uzunların erken faul problemine girmesinin bunda etkisi olsa da, hareketli savunma ve hücumda topu hızlı kullanmaya dayalı NBA tarzı oyunu bir kez daha bütün dünyaya kabul ettirdiklerini söylemek yanlış olmaz. Gruplarda silik bir görüntü sergilese de turnuva takımı özelliğiyle finale kadar gelen ancak finalde ABD’ye erken havlu atan Sırbistan ve yarı finalde ABD’ye toslayan İspanya da başarılı turnuvalar geçirirken 1 sayı farkla bronz madalyayı kaçıran ancak gönüllerin şampiyonu olan Avustralya’ya ayrı bir parantez açmak istiyorum. Grup aşamasında Fransa ve Sırbistan’ı farklı mağlup ederken ABD’ye de kök söktüren kangurular çeyrek finalde de Litvanya’ya 26 sayı fark atarak turnuvanın sürpriz takımı olmayı başardı. 2002 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda Yeni Zelanda’nın oynadığı yarı finalden bu yana Okyanusya kıtasının en büyük başarısını yakalayan Avustralya 2019 Basketbol Dünya Kupası’nda da adından söz ettirecek gibi görünüyor. Turnuvanın hayal kırıklığının ise grup aşamasında turnuvaya veda eden ev sahibi Brezilya olduğunu söyleyebilirim. Arjantin’in altın nesli ile 2000’li yılların başında dünya şampiyonası finali ve olimpiyat şampiyonluğu gören Ruben Magnano’nun koltuğunun sallantıda olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Dünyanın dört bir yanından milli takımların mücadele ettiği olimpiyatların ABD’nin yenilmezliği ile tamamlanmasının ardından biz basketbolseverlere ise bir sonraki dünya çapında turnuvada neler olacağını beklemek düşüyor.