Anadolu toprakları öyle verimli topraklardır ki yüzyıllar içinde sayısız sanatçı yetiştirmiştir. Bu sanatçıların kimi saraylarda ihtişamlı hayatlar sürerken kiminin ise değeri ölümünden çok sonra anlaşılmıştır. Değeri çok sonradan anlaşılan Anadolulu sanatçılardan bir diğeri ise Picasso’nun hediye ettiği tabloyu bir şişe içkiye takas eden, umursamaz ressam Fikret Mualla’dan başkası değildir.

İstanbul’da doğan sanatçının annesinin kız çocuk sahibi olma arzusu ve babasının Tevfik Fikret’e olan hayranlığının sonucu ismi Fikret Mualla olur. Evin tek çocuğu olan Mualla, Saint Joseph Fransız Lisesinde başladığı eğitim hayatında o yıllarda Türkiye’de popülerleşmeye yeni yeni başlayan futbolla ilgilenir ancak antrenmanlardan birinde sakatlanması aylarca yürüyememesine ve ardından hayat boyu topal kalmasına sebep olur. Bu olay, Mualla’nın henüz yeni başlamakta olduğu spor hayatını sonlandırır. Aylar sonra tekrar yürüyebilmeye başlasa da bir kere futbola küsmüştür artık. Bu küskünlük onu sanatla ilgilenmeye yönlendirir ve Mualla’nın resimle olan münasebeti de böylece başlamış olur.

Saint Joseph’teki eğitimin ardından Galatasaray Lisesinde eğitimine devam eder ve burada okuduğu yıllarda annesine bulaştırdığı İspanyol nezlesi annesinin ölümüne sebep olur. Bu olaydan hayatı boyunca kendini sorumlu gören Mualla, çalkantılı ruh hali ve babasıyla artan geçimsizliği sonucu Türkiye’deki, Galatasaray lisesindeki, eğitim hayatını yarım bırakarak mühendislik okumak üzere İsviçre’ye gider.

Mavi Bar, 1960

SANAT YILLARI

Üniversite eğitimini almak için gittiği İsviçre’de zamanla sanat çevrelerini tanımaya başlar ve buradaki sanat hayatının büyüsüyle zaten sevmediği mühendislik mesleğinden iyice uzaklaşarak ressamlığa yönelir. Dönemin İsviçre konsolosu Rıza Bey’in desteği sayesinde güzel sanatlar eğitimi almak için Almanya’ya geçer ve Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nde afiş ve desinatörlük eğitimi ve ardından Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim eğitimi alır.

2. Dünya Savaşı’nın patlak verdiği senelerde Avrupa’da geçim sıkıntısı çeken sanatçı, bir süreliğine İstanbul’a geri dönmüş olsa da buradaki sanat çevrelerinden beklediği ilgiyi göremez  ve bu yüzden yurtdışına geri dönmeye karar verir. Gitmeden önce Abidin Dino‘nun ricası üzerine 1939 Uluslararası New York Fuarı Türk Pavyonu için İstanbul konulu 30 kadar tablo yapar. Aynı yıl Ses dergisi için çizdiği desenlerden bazıları müstehcen bulununca hakkında dava açılır; Mualla, davadan beraat ettikten sonra 26 yıl boyunca yaşayacağı Fransa’ya gider.

Fransa’da sanat üretmeye devam ettiği senelerde birçok büyük sanatçıyla tanışır. İspanyol ressam Picasso’nun onu kendi galerisine davet ederek çizdiği bir tabloyu ona armağan ettiği ancak Mualla geçim sıkıntısı çektiği günlerden birinde tabloyu bir içki parasına sattığı rivayet edilir.

Fransa’da yaşamakta olduğu dönemde ülkede Edvard Munch ve Wassily Kandinsky gibi ressamların temsilcisi olduğu dışavurumculuk akımı gündemdedir, ressam bu anlayıştan etkilense de genel olarak sanat dünyasındaki çeşitli akımlardan etkilendiği söylenemez. Onun için önemli olan resim çizerken dünyayı unutmak ve kendi hayatından uzaklaşmaktır, bu nedenle resimlerini yaparken sezgilerini kullanıp kendi tarzını yaratır. Sanatçının paranoya belirtileri gösteren ruh yapısının derin izlerine resimlerinde rastlanılmaz. Coşku dolu resimler yapmış ve huysuz, uzlaşmasız kişiliğini ve mutsuz yaşamını resimlerine yansıtmadan yaşama sevinci dolu resimler üretmiştir.

Şehirleri ve insanları resmetmeyi seven Mualla; İstanbul ve Paris’in insanlarını, sokaklarını, caz müzisyenlerini, kafelerini, sirklerini, balıkçılarını resimlerine taşımıştır.

Artan psikolojik problemleri sonucu 1967’de dinlenme evine yatırılmış ve 20 Temmuz 1967 günü burada ölü bulunmuş ve Paris’teki Reillane Mane Kimsesizler Mezarlığı’na gömülmüştür.

Cenazesinin yurduna getirilmesi 1974 yılında gerçekleşmiştir. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün eşi Emel Hanım’a çocukluk yıllarında resim dersi vermiş olmasından ötürü Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün ilgilenmesi üzerine kemikleri Paris’ten İstanbul’a getirilerek Karacaahmet Mezarlığı’na gömülmüştür.

Baloncu, 1961

 

Ölümünden sonra Paris’te açık artırmaya çıkarılan resimleri de Türk devleti tarafından satın alınmış ve Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde bir Fikret Mualla Salonu oluşturulmuştur. 1976’da dostlarından, yakınlarından ve çeşitli koleksiyonlardan derlenen 118 resmi ile Ankara’da adına bir sergi düzenlenmiştir. Yapıtlarının çoğu bugün özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.

Günümüzde Paris’te Fikret Mualla Dostları Derneği adında bir dernek vardır ve bu dernek, Fikret Mualla’nın tablolarının orijinalliğini araştırmak ve ressamı tanıtmak sorumluluğunu üstlenmiştir.

Kaynakça:

https://unifestal.com/art/turk-bir-ressam-fikret-mualla/

http://www.fikretmualla.com/yapitlar.html

https://tr.wikipedia.org/wiki/Fikret_Muall%C3%A2

http://web.archive.org/web/20151125154113/http://sanalmuze.tcmb.gov.tr/sanalmuze/tr/sanat-koleksiyonu/s/176/FIKRET+MUALLA

 

Leave a Reply