Kadın cinselliği genel olarak, kitlesel medya, yakın çevre, aile ve okullar gibi sosyalizasyon araçları tarafından belirli mitler üzerinden tanımlanmaktadır. Evrimsel psikoloji, sosyobiyoloji gibi bilimsel çalışma disiplinleri de mevcut olan toplumsal cinsiyet rollerini ve kadın cinselliğine dair mitleri benimseyici çıkarımlarda bulunmaktadır. Michigan Üniversitesi’nden araştırmacı Terri Conley, Current Directions in Psychological Science adlı dergide yayınladığı makalesinde, bu mitleri tek tek ele alıp, kadın cinselliğinin gerçekte ne olduğunu ortaya koyuyor. İşte o mitlerden bazıları:
Mit-1: Kadın ve erkek cinsiyetlerine bağlı olarak partner seçme konusunda farklı tercihlere sahiptir. Bu mite göre kadınlar, güç sahibi erkekleri tercih ederken, erkekler ise çekici ve genç kadınları tercih ederler. Bu konuda gerçekleştirilmiş bir deney, bu mitin gerçekliğini sarsmaktadır. Deneyde, gerçek yaşamdakine benzer bir şekilde flört eden kadın ve erkekler, partnerlerinin özelliklerini eşit şekilde sınıflandırmışlar. Kısacası, cinsiyetler arasında partner seçiminde bir tercih farklılığı söz konusu değil.
Mit-2: Kadınlar, erkeklere nazaran daha az cinsel partnere sahiptirler. Conley ve araştırma ekibi, ilişkili çalışmalar üzerinde yaptıkları araştırma sonucunda bazı erkekler, fazla sayıda cinsel partnere sahip olduğunu farketmişler. Ancak, uygun istatistiki veriler ışığında, kadın ve erkeklerin büyük çoğunluğunun, hemen hemen aynı sayıda partnere sahip oldukları gözlemlenmiş ve bu sayının her ikisi içinde ‘1’ olduğu görülmüş.
Mit-3: Erkekler, kadınlardan daha fazla seks üzerine düşünürler. 2011 yılında yüksek öğrenim gören öğrenciler arasında yapılan bir araştırmaya göre erkeklerin, kadınlara nazaran seks üzerine daha fazla kafa yordukları ortaya çıkmıştı. Ancak, yemek ve uyumak gibi fiziksek aktiviteler üzerine çok daha fazla düşündüklerini belirten çalışma, fiziksek aktiviteye teşvik edilmenin biyolojik sebeplerden ya da sosyalizasyon sonucu ortaya çıktığına dair kesin bir bilgi sunmuyor. Bu açıdan, şu an için bu argüman da rahatlıkla bir mit olarak ele alınabilir.
Mit-4: Kadınlar, erkeklere göre daha az orgazm yaşarlar. Aslında bakılırsa kadınlar, partneriyle ciddi bir ilişki içerisindeyken erkeklerle aynı derecede orgazmı tecrübe ediyorlar. Bunun cevabı, biyolojik olmaktan çok psikolojide yatıyor. Ciddi ilişkilerde, bireyler partnerlerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılama konusunda daha fazla dikkat göstermeye çalışıyorlar.
Mit-5: Kadınlar, erkekler kadar geçici ilişki yaşamıyorlar. Psikolojide çeşitli çalışmalarla, bu mit sürekli desteklendi. Ancak, kadınların geçici ilişki yaşamasını fahişelik olarak tanımlayan toplumlarda bu mit doğrulanmasına karşın, kadın cinselliği konusunda çok daha özgür davranan toplumlarda böyle bir stigmanın varlığından söz etmek mümkün değil.
“Anatomi, kaderdir” Freudçu mottosunu benimseyen sosyalizasyon araçlarının, cinsellik konusunda kimi zaman kadınların biyolojik varlığından daha etkili olduğunu farketmek mümkün. Çalışma metodolojileri tartışmalı olan evrimsel psikoloji gibi bilimsel çalışma disiplinleri yerine, Conley gibi biliminsanların somut veriler üzerinden hareket etmesi gerçekleri daha net algılamamızı sağlıyor.
Kaynak: Current Directions in Psychological Science