Oyun dünyası defalarca başarısız seriler, film/ çizgi roman uyarlamaları ve daha çok kar uğruna bir kalemde harcanan kuvvetli materyaller gördü ama 80’lerin yarısından sonra veya 90’lı yıllarda çocukluğunu yaşamış bir oyuncuysanız sizi en çok yaralayan çocukluk kahramanınızın hayallerinizde kurduğunuz sahnelerin tam aksi şekilde kötü bir oyuna konu edilmesi olur. Bu durumdan en çok hasar alan kahramanlar, üst düzey popülaritelerinden ötürü çoğunlukla Batman ve Spider-Man’ dir. Hangi firma biraz para kazanmak veya adını duyurmak istese bir anda tema ibresinin çizgi roman kahramanlarına dönmesi artık fazlaca alıştığımız bir durum.
Son zamanlarda Batman teması Arkham serisiyle inanılmaz bir ivme yakalamış olsa bile Spider-Man konusu hala hak ettiği değeri görebilmiş değil. Spider-Man külliyatında bir slogan haline gelmiş “ Büyük güç, büyük sorumluluk gerektirir! ” ibaresi ne yazık ki oyun firmaları tarafından hep bir şekilde es geçiliyor olsa gerek ki hala ellerine aldıkları bu büyük gücün sorumluluğunu kavrayabilmiş değiller. Beenox firması da aynı hatayı yapanlar kafilesinin bir parçası olmaktan çekinmemişti. 2011 yılında Spider-Man:Edge Of Time oyunuyla ve neticesinde de “başarısız” gibi basit, doğal, tamamen hak edilmiş bir damga yemeye mahkum olmuşlardı. Peki bu oyunun olumlu ve olumsuz yönleri nelerdi? Yapılan hatalar oyunculara nasıl yansıdı? Gelin 4 yıl öncesine dönerek Edge Of Time’ a bir göz atalım.
Aslına bakarsanız oyunun başında hikayenin güzel olaylara gebe olduğunu ve uzun süre sonra bir oyunda, özellikle de bir Örümcek Adam oyununda, heyecan yaratacak bir senaryoyla karşılaştığımı düşünmüştüm ama heyecanım kısa sürdü, kursağımda kaldı desem yeridir. Oyun, tek bir kırılma noktasına sahip ve o sahne dışında oyuncunun, sonunu tahmin edemeyeceği tek bir olay dahi yok. Tabii yiğidi öldürsek bile hakkını yemeyelim, “tek kırılma anı” olarak bahsettiğimiz sahne ekran başındaki kişiyi bir anlığına oturduğu yere çivileyerek, oyunun o ana kadar olan her sahnesini tekrar düşündürmeye sevk ediyor ama bu sahne bir 10 dakika içinde etkisini kaybediyor ve oyun yeniden, “ne zaman bitecek acaba? “ moduna sokuyor oyuncusunu.
Oynanışa bir göz atmak, bu iç daraltan hikaye işlenişinden sonra acımızı bir nebze hafifletecektir. Çünkü, oyunu bitirene kadar tutunabileceğiniz yegane dalınız dövüş sahneleri. Örümcek Adam çizgi filmleri, filmleri ya da oyunlarında görüp, “Evet, Örümcek Adam budur” dediğiniz ne varsa size güzel bir şekilde sunuluyor. Fakat her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, bu dövüş mekanikleri de bir süre sonra monoton ve can sıkıcı bir hal almaya başlayabiliyor eğer kazandığınız tecrübe puanlarını etkin bir şekilde kullanarak geliştirme satın almadıysanız. Peki “Boss Fight” olarak adlandırdığımız, en kuvvetli düşmanlarla yapılan dövüşler ne durumda? Klasik, standart, sıradan, normal, basmakalıp … Artık hangisini seçmek isterseniz gönlünüzce seçin. Çünkü, fark yaratacak tek bir an bile yok bu dövüşlerde. Genelde dövüşler, “Sen Örümcek Adamsın, hızlıca birkaç tur koş düşmanının etrafında, sonra bir yumruk at. Yetmezse bir de tekme at.” felsefesine sırtını dayamış şekilde ilerliyor. Özellikle yönettiğimiz 2 Örümcek Adam’ dan biri olan ‘Spider- Man 2099’ bu felsefenin baş temsilcisi desek yanlış olmaz.
‘2099 model’ örümceğimiz için ek bir başlık açmak yanlış olmayacaktır. Çünkü kendisinin dövüş sahneleri her ne kadar basmakalıp ilerlese de, oyunda zevk alabildiğiniz birkaç bölümde de kendisinin imzası var. Hemen kısa bir kimlik bilgisi verelim. Kendisinin adı Miguel O’ Hara ve kendisi aynen Peter Parker gibi, radyoaktif örümcek ısırığına maruz kalmış bir bilim adamı. Tek farkı adından da anlayacağınız üzere kendisi 2099 yılında yaşayan bir süper kahraman. Peki nasıl oluyor da bu iki karakteri, aralarında neredeyse 100 yıl fark varken birbirine bağlı şekilde yönetiyoruz? İşte o noktada hikayemiz devreye giriyor ve bize iyi-kötü elle tutulur bir sebep veriyor. Örümcek Adam 2099 hikayenin başlangıcında karşımıza çıkıp, kendi dünyasında oluşan tehlikeyi durdurmaya çalışırken boyutlar arası bir durum meydana geliyor, ne kadar da orijinal bir fikir değil mi(!), ve devamında oyunun sonuna kadar geçmişin kahramanı ile geleceğin kahramanı irtibat halinde, kendi dünyalarında kendi mücadelelerini vererek işleri tekrardan yoluna sokmaya çalışıyorlar.
Kısa bir özetleme yapmak gerekirse, Edge Of Time kesinlikle koleksiyonunuzda bulunması gereken, mükemmel bir başyapıt değil ne yazık ki ama eğer fantastik yapımlara ilginiz varsa ve de Örümcek Adam çocukluk kahramanınızsa bu hikayeye de bir göz atmak oyun dünyasında hissettiğiniz derin Örümcek Adam hasretini bir nebze azaltacaktır. Oyun boyu hoşunuza gidecek yegane şey belki de oyunun müzikleri olacaktır ama madem oyunu aldık, elle tutulur bir yanını bulacağız pek tabii. Bu başarısız uyarlamanın ardından, biz hala büyük gücün bir gün büyük sorumluluk sahibi birinin ellerinde değerini bulacağını umar bir şekilde yeni yapımları bekliyoruz.