[box_light]Gülşah Dokuzağaç, Uluslararası İlişkiler, 2.sınıf[/box_light]
Bu konuda açıkçası çok şaşkınım. Bunu mitinglerde duyduğum zaman “yok artık, bu kadar da olamaz, böyle bir şey de yapmaz” diyordum ama duyunca baya şaşırdım. Ben bu durumun olumlu olduğunu düşünmüyorum, uluslararası çerçevede de olumlu karşılanacağını düşünmüyorum çünkü bu ifade özgürlüğünün kısıtlanması demektir. Twitter ’ın kapatılmasını özel hayata müdahale olarak görüyorum. Twitter bütün dünyanın kullandığı bir site ve özel hayata müdahale gibi bir şey olduysa bile bu kısıtlamayı belirli hesaplar için de yapabilirlerdi. Burada bütün insanların özgürlüğünü kısıtlamak bence çok yanlış bir davranıştır.
[box_light]Politika, 2.sınıf[/box_light]
25 Martta patlayacak olan tapelerden korktukları için böyle bir harekette bulundular fakat Twitter’ın kapatılması onaylanabilecek bir şey değil. Bence her zamanki gibi saçmalayarak birtakım şeylerin üzerini örtmeye çalışıyorlar ama başaramadıkları gibi yine başaramayacaklar. Kendi kurdukları korku imparatorluğu içinde kaybolmaya başlayınca bu şekilde insanların birlikte olmalarını engellemeye çalışarak birtakım hareketlerde bulunuyorlar ama yine başaramayacaklar. İnsanların örgütlenmelerinden korktukları için, ‘alo Fatihler’ ile engellemeye çalıştıkları için, bizim medyamız olmadığı için, elimizde olan tek şey sosyal medya olduğu için Twitter’ ın kapatılması çok büyük bir kısıtlama.
[box_light]Arda, Elektrik-Elektronik, 3.sınıf[/box_light]
Bunu onaylamıyorum yani herhangi bir şekilde insanların özgülüklerinin kısıtlanmasına karşıyım, haberleşme özgürlüğü de buna dâhil. Hükümette birçok değişiklik yapıldı, birçok kanun getirildi ve insanların özgürlüklerine, özgürce haberleşmelerine sataşılmaya başlandı. Bunların başında gazetecilik geliyor. Dünyada en çok gazeteci hapse atan ülke biziz. Bu durum artık çok farklı boyutlara ulaşmaya başladı. Önceden YouTube’ u kapatmaya çalışmışlardı, şimdi de Twitter’ ı kapatıyorlar. Bu insanların bilgi değiş tokuşlarına engel olmak için yapılmış bir şey çünkü bunu kontrol edemiyorlar. Medyalarda hükümet baskısını kurarak kendi istedikleri haberleri manipüle edebiliyorlar fakat sosyal medyada bunu yapamadılar. Belki klişe olacak ama Arap Baharı’nda da gündeme gelmişti internetin insanları nasıl organize ettiği ve daha sonra Gezi Parkı olaylarında da internetten yapılan haberleşmenin bizi nasıl bir araya getirdiğini gördük, bunu hükümette gördü. En son çıkan olaylarda da zaten yozlaşma ya da hükümet içerisindeki problemler insanlar sosyal medyada paylaştıkça yani insanlar daha çok haber almaya başladıkça insanlar bunlara karşı tepkilerini daha çok ortaya koymaya başladı. Bu da hükümeti korkuttu ve kapatmaya yönlendirdi. Bu kesinlikle yanlış bir durum çünkü bunun önüne geçilmemeli yani ben bir haberi biliyorsam seninle de paylaşmalıyım çünkü ne kadar çok şey bilirsek o kadar çok aydınlanıp harekete geçebiliriz. Hükümet çok farklı politikalar izledi. Mesela ilkokul öğrencilerine tablet dağıtıyor, onlara teknolojiyi getirmeye çalışıyor onları internetle buluşturuyor bir yandan da internet üzerinde işine gelmediği durumlarda baskı kurmaya çalışıyor. İnternetten bahsettiğimiz zaman bu sadece Türkiye ile alakalı bir durum değil, küresel bir durum. Bizim yaptığımız her bu tür davranışlar onları rahatsız ediyor ve onların yaptıkları da bizi rahatsız ediyor. Bu tür kısıtlanmaların yaşanması diğer ülkelerden tepki çekecektir. Bu durum iç sorunların yanı sıra dış politikalarımızda da sorun yaratabilir. Ne açıdan bakarsak bakalım, tamamen bizi dibe çeken ve gelişmenin önüne geçen bir durum. Bunun bahanesi olarak gösterdikleri insan kişiliklerine ve özel yaşantılarına tacizde bulunulmasını geçerli bir sebep olarak görmüyorum.
[box_light]Ebru Erem, Hukuk, 2.sınıf[/box_light]
Bu duruma karşıyız çünkü bu düşünce özgürlüğüne ters. Twitter’ın kapatılmasını gereksiz buluyorum çünkü insanların kendi fikirlerini söylemesinden iktidar neden korkuyor, onları dinlemesi gerekirken engellemeye çalışıyor. Ben DNS ayarlarını değiştirmesini bilmiyorum ama neden öğrenmek zorunda kalayım yani neden böyle şeylerle uğraşayım ki boşu boşuna. Gelen kısıtlama ile Türkiye’de Twitter kullanımı 2 milyon kişi kadar arttı. Twitter’ın kapatılması başka kısıtlamaları da göreceğimiz anlamına geliyor. Zaten basın özgürlüğümüz yok, sosyal medyayı da ele geçirirlerse insanlar nasıl haberleşecek. Cumhuriyet mitingleri, Berkin Elvan mitingleri hep Twitter sayesinde oldu. Türkiye’de Twitter’ın medyanın yerini aldığını düşünüyorum, insanlar artık gazete veya televizyonları takip etmiyor çünkü dürüst değil ve taraflı.
[box_light]Melis Ercan, Siyaset bilimi, 2.sınıf[/box_light]
Twitter uluslararası bir site ve bu yüzden yabancı basın tarafından da çok büyük tepki çekti. Recep Tayyip Erdoğan ülkenin adını karalıyor kendi korkuları yüzünde. Açıkçası bakanlara yapılan hakaretleri gerekçe olarak düşünmüyorum. Şu an sosyal ağlar medyanın yerini aldı, özellikle Twitter Gezi olaylarından bu yana haberleşme için kullanılıyor. Bu da Recep Tayyip Erdoğan’ın hoşuna gitmediği bunu engellemeye çalışıyor. Birçok farklı şekilde Twitter erişilebiliyor olsa da bu bir kısıtlamadır sonuçta bizim bir özgürlüğümüz var. Kendisinin diktatör olmadığını iddia ediyor ama bu diktatörlüğe doğru bir gidiş çünkü bizim haklarımızı hiçbir şekilde kısıtlayamaz. Eğer bir site bütün dünyada girilebiliyorsa Türkiye’de de girilebilmeli.
[box_light]Cenk Erdoğan, İktisat[/box_light]
Öncelikle temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alındığını düşünüyorum. Başbakanın konuşmalarından ve tutumlarından önce işin teorik yanına bakarsak ilk olarak haberleşme özgürlüğümüzün bu şekilde kısıtlanması gerçekten çağ dışı bir uygulama. İkincisi bilgi edinme hakkının bu şekilde kısıtlanması da yine buna paralel bir şekilde gidiyor bence. Buna ek olarak, diğer yasaklanan ülkelere baktığımızda siyasal yapıları ve genel ülke politikaları itibarı ile bizim ülkemizin anayasasına ve ülkemizin bugüne kadar kurduğu karaktere uymayan bir çizgide olduğunu düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse, dışarıya kapalı olan Çin bunu kendi ülke politikası doğrultusunda yasaklayabilir ancak aynı ülke politikasını gütmediğimiz kesin ve halk tarafından da benimsenmeyecek bir politika olduğu da aşikâr. Öte yandan diğer ülkelerden İran’a bakarsak, yasaklamamış olsa da internet ve basın özgürlüğü konusunda İran İslami bir cumhuriyet olması açısından zaten baştan aşağı bizim ülkemize uymayan bir karaktere sahip. İran’ın uluslararası alanda sergilediği tutum ve bıraktığı izlenimi düşünürsek Türkiye’nin sergilediği güncel tutumun hatalı olduğunu tekrar görebiliriz. Tam hatırlamıyorum ama şöyle bir laf var, demokrasi eğer sandıkta ilerlemezse protestolarla ilerler. DNS değiştirerek Twitter’a girme olayını açıklayan bir söz olduğunu düşünüyorum. Eğer seçimle başa gelmiş bir insan, kaç seçim üst üste başa gelirse gelsin, halkın taleplerini ve kişisel hak ve özgürlükleri tatmin edecek hareketlerde bulunmuyorsa bu zaten halk arasında bir kural haline dönüşür. Her ne kadar üç beş hâkim toplayıp apar topar bir mahkeme kararı çıkartmış olsa da eğer halk bunu benimsemezse halk kendi kurallarını kendisi koyar ve bu da kaosun ilk adımı olarak düşünülebilir. Twitter’ın kapatılması insanların iletişime geçmesini engellemez. Bülent Arınç’ın ya da Melih Gökçek’in DNS değiştirerek veya VPN kullanarak Twitter’a girmesi bile buna örnek olarak gösterilebilir. Kesinlikle amacına uymayan bir hareket olduğunu söyleyebiliriz. Amacını gözetmek istersek, ilk olarak sigara yasağına bir yandan bakıldığında sağlıklı bir uygulama olarak görünse de öte yandan bakıldığında yasakçı bir zihniyetin ülkeye yerleştirilmesinin ilk adımı olarak görülebilir. Geldiğimiz son noktada da YSK’nın kararının tanınmamasından tutup Twitter’ın yasaklanmasına kadar bu zihniyetin halka empoze edilmesinin doğru olduğunu düşünmüyorum ve çağ dışı olduğunu düşünüyorum.
[box_light] Uluslararası İlişkiler, 2.sınıf[/box_light]
Bence Twitter’ın kapatılması çok gereksiz bir hareketti gerek Türk halkına karşı gerekse uluslararası çerçevede bakınca. Bir başbakan kendi halkından bu kadar korkmamalı yani bu tamamen korkunun verdiği bir etki. Böyle yasaklar koyarak bir şekilde bir yere varmaya çalışıyor. Bir başbakan, sanal ortamda kendisine yapılan eleştirilere açık olmalı ve sakin bir şekilde bunları kabul etmesi lazım. Bu durumda ne kadar bir lider olduğu tartışılır. Bir zamanlar Youtube da kapatılmıştı, Çin’de de komünist rejim olduğu için Facebook falan kapalı ama insanlar birtakım şeylere ulaşmak istiyorlarsa ve seslerini duyurmak istiyorlarsa bunu bir şekilde yaparlar. DNS yöntemi olmasaydı bile başka yöntemler de bulunurdu. Ben başbakanın mitinglerde çok düşünerek konuştuğunu düşünmüyorum. Ne kadar dış ülkelerin dış etkisi altında kalarak ülkedeki bazı sorunları çözmeye çalışsa da yeri geldiğinde ‘benim halkım, benim ülkem, siz karışamazsınız, kimse karışamaz’ gibi sözler söyleyebiliyor ama bence bu söylediklerinin nereye varacağını bilmeden söylüyor.