Son zamanlarda Cumhurbaşkanı ile Merkez Bankası arasında yaşananlar, insanların aklına bankanın bağımsızlığı ile ilgili şüpheleri getiriyor. Aslında yaşananlar TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) politika faizi ve faiz koridorunu aynı anda düşürmesi ile ABD’den gelen işsizlik verilerinin, FED’in faiz arttırmaya erken başlayabileceğine dair sinyal vermesinin çakışması ile gerçekleşti. Dolar kısa bir süre içinde 2.30 dan 2.60’a çıkınca, hükumet kanadında bu artışın hane halkına etki etmediğine dair beyanlarda bulunuldu. 11 Mart tarihinde ise Erdem Başçı Cumhurbaşkanı’na 2 saatlik bir sunum yaptı. Peki şimdi bizleri neler bekliyor ve bağımsızlık merkez bankaları için neden önemli?

Öncelikle dolardaki artışın hane halkına etki etmediğine dair beyanların çok da güvenilir olmadığı ile başlamak istiyorum. Zira özel sektör borçlanmalarına, ithalat ve ihracata etki eden kur seviyesinin, bizi teğet geçmesi pek olası değil. Merkez Bankası kura müdahale ediyor ve edecek. Fakat bankanın sitesini açtığınızda görebileceğiniz ilk yazı “Merkez Bankasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.” olacaktır. Burada fiyat istikrarından kasıt ise enflasyon. Enflasyondan söz açılmışken bankanın yıllardır %5 hedeflediği fakat tutturamadığı gerçeği çoğu ekonomistin eleştirdiği en büyük nokta. Erdem Başçı bizlere ekonomi derslerinde de öğretildiği üzere faizin yüksek olmasını enflasyonun yüksek olmasına bağlıyor ve bu koşullarda faiz indirmeyi uygun bulmuyor. Cumhurbaşkanı ise bize ekonomi derslerinde öğretilmeyen bir ilişki kurarak faiz yüksek olduğu için enflasyonun yüksek olduğunu ve yatırımın artması için faizin düşmesi gerektiğini düşünüyor.

2015 yılının Haziran ayında Türkiye 25. yasama dönemi için milletvekillerini seçecek ve bu seçim öncesindeki ekonomik performans, hükumet için büyük önem arz ediyor. Faizlerin düşmesi ekonomiyi her zaman kısa dönemde hareketlendirir ve pozitif katkıda bulunur. Resme bu açıdan bakıldığında, ekonomik kararların neden TCMB’ye bırakıldığı da rahatça görülebilir. Zira politikacılar her zaman halkın çıkarları doğrultusunda karar vermezler. Bu sebeple merkez bankası gibi bağımsız kurumlar vardır ve onların uzun vadede ülkenin çıkarını gözetecek olan kararları ile ekonomi şekillenir. Bağımsız olan bir merkez bankanız var ise hem onun söylemleri sizler için güven verici olur hem de uzun vadede ekonomiye olan güveniniz yükselir.

Merkez Bankalarının literatüre göre dört tür bağımsızlığı vardır; amaç, araç, finansal ve kurumsal bağımsızlık. Bunlar genel manada bankanın istediği amacı hedeflemesi ve gerçekleştirmek için istediği araçları kullanırken bir yandan da kendini finanse edebilmesi, bunları yaparken de kendi çalışanlarını seçebilmesi. Fakat hepsinin arkasındaki asıl anlam, bankanın finansal istikrarı sağlarken hiçbir siyasi otoriteden direktif almaması.

17 Mart’ta yapılacak olan Merkez Bankası toplantısından ne karar çıkacağı bilinmez ama bu kararın ekonomiye olan güveni arttıracak yönde olacağını ve Cumhurbaşkanı ile Erdem Başçı arasında yaşanan gerginliğin dozunun azalacağını umut ediyorum.

Leave a Reply