–İlk yazının devamı niteliğindedir.
İthal ikameci iktisadi politikadaki temel amaç dışa bağımlılığı azaltmaktadır ve daha sonra da işleyeceği gibi bu ekonomik politika “Devrim Otomobil”inin arkasındaki temel düşüncedir. Ayrıca o yıllarda Demokrat Parti “Devlet işletmelerinin özel sektöre devri” sloganını iktidara gelirken kullanmıştır. Fakat bu dönemde kamu yatırımlarını genişletme zorunda kalmıştır. Bu durum kamu yatırımlarının milli gelirdeki oran önemli ölçüde artmasına sebep olmuştu (Boratav, 86). Yine bu dönemde, özel teşebbüslerin sayısında da bir genişleme mevcuttur. Hatta bu dönemde özel işyerlerinde çalışan işçi sayısındaki artış hızı, kamu işyerlerindeki işçilerin artış hızı kamu işyerlerindeki artış hızından fazla olmuştur (Boratav, 86). 1954-1961 civarındaki bu dönemde hem devlet eliyle hem de özel teşebbüse destek ile ilerleyen çok temelli ekonomik anlayış, devleti “karma ekonomik” tutuma yönlendirdi. Genel olarak Demokrat Parti’nin ekonomik tutumu dış ticareti kontrol altında tutarak büyüyen dış açığı kapatmaya çalıştı. Dış açık ile ilgili sorunun korumacı politika yerine dünya ekonomisine adapte olunmasıyla çözülmesi gerektiği fikri, özellikle IMF gibi kurumlardan baskı yoluyla benimsetilemeye çalışılmıştır. Ancak bu korumacı politika 4 Ağustos 1958’e kadar korunmaya çalışılmıştır. Doların, Türk Lirası karşısında 2,2 katı değer kazanması, Türk Lirasına yüksek miktarda değer kaybettirdi (Boratav, 88). Tabii ki bu durumla beraber “8 Ağustos ‘kararları’ dolayısıyla o dönemin hükümeti, korumacı ve ithal ikameci para politikasını belirli ölçüde terk etmek zorunda kaldı. Ayrıca bu sayede Batılı devletler yaklaşık 600 milyon dolar miktarındaki dış borcu erteleyebilmiş olduk. Kısaca 1954-1961 yılları arasındaki ekonomik duruma bakacak olursak Korkut Boratav’ın da bahsettiği gibi “Ekonomi, endüstriyel tüketim malı ithalinden ziyade, giderek ithal malı girdilere bağımlı hale geldiği için, bu girdi akımında tıkanmalara yol açan ithalat güçlükleri doğduğunda, büyüme hızı zorunlu olarak düşecektir” (89). Ayrıca 1961’den sonra da iktisadi yapıda etkili olacak olan ‘karma ekonomi’ bu dönemde plansız programsız, günü gününe kararlarla yönlendirilmiştir. Bunun yanında ekonomik gelişme, önceki ve sonraki dönemlerle kıyaslandığında biraz daha durgun olarak addedilmektedir (Boratav, 87).
İşte “Devrim” otomobili tam da böyle bir dönemde yapılması planlanmıştır. Bu proje devletin, 1961 öncesi ithal ikameci yaklaşımının bariz örneklerindendir. Otomobil konusundaki yurtdışına olan bağımlılığı kırmak amacıyla proje temellendirilmiştir. Bu sayede ülke daha az döviz kaybedecektir ki bu da ekonomik bağlamda bir nevi özgürlüğü getirecektir. Bu yüzden “Devrim” otomobilinin Türkiye endüstrisine bu katkısı teorik olarak yadsınamazdı. Örneğin eğer “Devrim” otomobilinin motorları iktisadi ve siyasi çevrelerde başarılı bulunsaydı, Erdoğan Bayraktar’ın Milliyet gazetesindeki 06.11.1961 tarihli haberine göre, Devlet Demiryolları Eskişehir fabrikası sadece motor üretecekti. Eskişehir D.D.Y Fabrikaları müdürü Mustafa Ersoy’un da dediği üzere yerli jeep üretimi de söz konusu olacaktı. “Devrim” otomobili projesinin başarılı olması dâhilinde, Türkiye ekonomisindeki kazanç o dönemki sıkıntılı iktisadi durum göz önüne alındığında oldukça fazla olacaktı. O dönem de bahsi geçen 4 otomobilin fiyatı 900.000 lira ( o zamanın parasıyla) olarak gösterilmesi projeyi desteklemeyenlerin, bu maliyetin Ar-Ge maliyeti değil de arabaların fiyatı gibi göstermeye çalışmaları “Devrim” otomobillerini eleştirip elverişsizleştirme çabasından başka bir şey değildi.
Kaynakça: Korkut Boratav. Türkiye İktisat Tarihi. 1908-1985.