Geçtiğimiz günlerde Yüksek Öğretim Kurumu’nun “Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programı” adı altında 21 Temmuzda yapılacak bir sınavla 50 puan alarak iki sömestrlik eğitim alan teknik öğretmenlerin mühendislik unvanı ve yetkisi alabilmesi gündemi oldukça meşgul etti. Benim şuan burada bahsetmek istediğim konu sınavı geçip, eğitimini alıp mühendis olacak teknik öğretmenlerin bu işi yapıp yapamayacağı değil. Daha çok bu işin istihdamdaki ve ekonomideki etkilerine değinmek istiyorum.
Ama önce demek isterim ki bu olay yeni bir şey değil. Teknik öğretmenlerin mühendislik tamamlama ile ilgili yasa meclis tarafından 1992 yılında oy birliği ile çıkarıldı. 2001 yılına kadar kısmen uygulanan kanun şimdiye kadar uygulama görmedi. Demem o ki meclis gündemini meşgul eden bir durum olmadı.
Peki derman mıdır on binlerce mühendis işsizken yeni işsiz mühendislerin kervana katılması bilmiyorum ama mevzunun değişik yönleri var. Teknik öğretmenlerin en büyük derdi –şikâyet ederlerken – mühendislik diploması olanlarla işe girişte yetki eksikliklerinden dolayı rekabet edememek. Bu yeni uygulamayla birlikte mühendis oldukları vakit sıkıntıları ortadan kalkacak lakin başka bir probleme yol açılacak. Yeni uygulamayla birlikte işverenler, öğretmen mühendislerimizi daha düşük ücretlere tercih etmeye başlayacaklar. Hal böyle olunca bu işin piyasadaki verilen ücretleri hak edilenin çok aşağısına düşmeye başlayacak. Eksik iş gücüyle çalışmak istemeyecek mühendis adayları işsizken daha da işsiz kalacak. Yani bir yerde bu yeni uygulama, ne mühendislik lisansı olanlara ne de teknik öğretmenlikten mühendis olanlara yarayacak. En nihayetinde işverene yarayacak ucuz yetişmiş eleman kaynağı olarak. Hele ki beyin göçünün en çok engellenmesi gereken şu zamanlarda (sınaî açıdan gelişmek ilerlemek, teknoloji taklit etmek yerine teknoloji üretmek istiyorsak tabi yok öyle değilse o başka) elde olan mühendislere de önem vermek gerek.
Bu yapılanın bir yerde hak yemeye kadar gittiğini de bildirmek isterim zira göz var nizam var. Örnek olarak üniversiteye giriş sınavında bilgisayar öğretmenliği ile bilgisayar mühendisliğinin puanlarının birbirine denk olduğu yer yok hatta aralarındaki fark aşikâr. Şimdi zamanında bu bölümü kazanmış bir adamla kazanamamış bir adamın aynı yetkiye sahip olması mühendislik lisansına sahip kişinin zamanındaki emeğini çiğnemektir. Ha tabi bir ara meslek ve teknik lise mezunlarının mühendislik alanı seçemediği zamanlar haricindekilerden bahsediyorum. İmkanı olup da kazanmayana-kazanamayanadır benim sözüm.
Oğuzhan Öztürk
Çok sığ ve derine inilmeden yazılmış bir yazı.Olayın derinliklerine hakim olmadan sırf eleştirerek bu durumu değerlendiremezsiniz.Bu sınava girip mühendislik tamamlama sınavı hakkı kazananların hemen hepsi zamanının katsayı mağdurudur ve bu insanların çoğu kesilen o puanları verilse mühendislik kazanabilecek seviyededir. Sırf birileri imam hatiplerden rant sağlasın diye o dönemde önü kesilen insanlar şimdi bu haklarını geri kazanmışlar ve mücadele veriyorlar hem de işlerinden evlerinden fedakarlık yaparak şimdi siz bunu haksızlık olarak değerlendiriyorsunuz hayır efendim bu haksızlık değil çalınan hakkın iadesidir