Günümüzde sanayi, ülkelerin ekonomisini yönlendiren başlıca sektör haline gelmiştir. Sanayi ülkelerinin doğal kaynaklarının değerlendirilmesi, çok sayıda insana iş imkanı sağlaması, üretim kapalı mekanlarda yapıldığı için iklim şartlarından etkilenmemesi, üretilen ürünlerin uzun ömürlü olması ve pazarlamaya yönelik olması nedeniyle önemli imkanlar sunmaktadır. Bu kelimenin daha iyi kavranması ve geliştirilmesi rotasını önümüze koyarak ülkemizin dört bir yanındaki alanındaki uzman sanayici ve yöneticilerimizle yapacağımız röportajları SANAYİNİN DUAYENLERİ adlı röportajlar serisinde siz okurlarımızla paylaşacağız. Bu çalışmadaki öncelikli amacımız öncedende belirttiğim gibi sanayi kavramını eksik ve fazla yönleriyle görüp değerlendirerek biz gençlere dünya ekonomisinde söz geçirecek bakış açısı kazandırmaktır.

Serimize Anadolu’nun En Büyük Sanayi kuruluşu ödülüne layık görülmüş ülkemizin en değerli şehirlerinden biri olan Denizli’nin en büyük sanayi kuruluşu olan Erbakır’ın genel müdürü olan Macit Taşkın Beyle başlıyoruz. Bize her konuda imkanlarını sunan Erbakır şirketine, yoğun vakitlerinden zaman ayıran Macit Beye ve röportajı birlikte gerçekleştirdiğimiz okulumuzun Endüstri Mühendisliği bölümünde okuyan Hacer Korkut arkadaşıma teşekkürlerimi sunar verimli okumalar dilerim.

GazeteBilkent : Macit Taşkın kimdir?

Macit Taşkın :

1970 İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra istanbul teknik üniversitesi makina mühendisliğine ardındanda MBA yaptım. Daha Anadolu Grubuna mühendis olarak girdim. 23 yıl bu şirkette devam ettim. Bu süreç içersinde CocaCola ve Efesin ilk kurucu genel müdürü bendim. Tabi o zamanlar zor bir pazarda çalışıyorduk. Çünkü Pepsi 1971’te Rusya pazarına girmişti ve Coca Cola 1995 girdi ama 3 yılın sonun sonunda pazarın yüzde 51’ine hakimdik.İnsanlar CocaColanın varlığından habersizdi. Hatta iş yemeklerimizdede Pepsi ile kadeh kaldırdırılıyordu.

GazeteBilkent : Zaten en büyük yükselişler kriz ortamında oluyor…

Macit Taşkın :

Aynen öyle. Pazara girebilmek için büyük bir trübülans gerekiyor. Pazara giren yeni şirketler ancak o şekilde tutunabiliyoruz. Efes için de aynı şey geçerli. Biz oraya gittiğimizde 150 kadar farklı bira markası vardı ve brand loyaltyi sağlamak neredeyse imkansızdı çünkü herbirinin tadına bakarken tadı unutuluyordu. Burada reklam stratejisi hayati bir öneme sahipti. Mesela 80 milyonluk bir fabrikaya 40 milyon dolarl gibi büyük ve riskli bir reklam yatırımı yapmıştık. Nitekim de başarılı olduk ve şuan orada 2.5 milyar dolarlık bir operasyon sürüyor. 8 yıl önce Erbakır’dan teklif aldım ve ülkeme geri döndüm.

GazeteBilkent : Erbakır ISO 500 de 19. sıraya kadar ulaşmış ve Anadolu’nun En Büyük Sanayi Kuruluşu gibi ödülleri almış bir şirket. Erbakır bu başarıya nasıl ulaştı?

Macit Taşkın :

Önceleri Denizli Kaleiçi’nde küçük bir bakır ABALIOĞLU ve ERİKOĞLU ailelerinin maddi-manevi ve bilgi destekleri sonucu ER-BAKIR’ın rakipleri tarafından önlenemeyen gelişme göstermiş. 10 bin tonluk bir şirket 175 bin tonluk bir şirkete dönüşmüş. Dediğiniz gibi bir çok ödüle sahip bir şirketiz ve başarılar kazanmaya devam ediyoruz.Şirketimizde kurumsal yapıya iş güvenliğine geri dönüşüm faaliyetlerine çok önem veriyoruz. Tüm çalışanlarımızın verimli çalışmasıyla bu başarılara imza atılıyor.

 

GazeteBilkent : Operatör Yardımcılığı projesi de sizin tecrübenizle oluşturduğunuz bir proje değil mi?

Macit Taşkın :

Evet ben Avustralya’da uzun dönem staj yapmıştım ve orada sahada çalışarak, makinaya dokunarak yapılan stajın çok daha verimli ve etkili olduğunu gördüm. Operatör Yardımcılığı da buna benzer ilk defa uyguladığımız bir program. Gerek İnsan Kaynaklarının gerek mühendislerimizin gerekse çalışanlarımızın destekleriyle çok güzel bir çalışmaya imza atacağız.

Bizim kuşağımız sizinkinden çok farklı, siz çok farklı gelişiyorsunuz. Dünya tarihinde şimdiye kadar yaşlı kuşaklar genç kuşaklara birşeyler öğretmişler ama ilk defa son 15 senedir genç kuşaklar yaşlı kuşaklara bir şeyler öğretiyorlar. 3 sene evvel yeni mühendislerimizi almaya başaladığımız zaman dedikki bunların bizi anlamaya hiç niyeti yok o zaman biz onları anlamak için eğitime gidelim onları anlamaya çalışalım diye 3 gün boyunca Y kuşağı nedir nasıl düşünür bizden farkı nediri anlamak için  tüm yönetimdeki arkadaşları eğitime tabi olduk .

GazeteBilkent : Türkiye ekonomisinin geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?

Macit Taşkın :

Bundan iki ay önce Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Özgür Demirtaş  buraya gelmişti ve iş adamları olarak dinledik. Konuşmasında:

Bu iş çok basit bir matematik. Türkiye kazandığından daha çok harcayan bir ülke dolayısıyla hep nakit açığı veriyor. Yani biz ürettiğimizden daha fazlasını harcıyoruz ve cari açığımız var. Bu açığı bir yerden kapatmamız lazım  Nereden kapatabiliriz, borç alarak. Borç şansımız varsa alabiliyorsun ama sürekli borcun büyüyor borç büyüdükçe senin faizlerin de artıyor. Güvenilir  bir adam olmaktan çıkıyorsun yavaş yavaş. Ülkenin durumu bu. Bir de tabi sana bu parayı niye insanlar bu parayı niye verecek, faiz, Kendi ülkesinden alamadığından daha fazla faiz alsınki sana borç verebilsin. Yoksa başka bir yere gider çünkü parasını çalıştıran bir yapıyla karşı karşıyayız. Ama bir yandan da ben faizleri düşürüceğim dersen burda ciddi bir çelişki var sürekli yapamazsın çünkü doğru değil yada çok kısa süre içinde yaparsın Ondan sonra o para kaçar nereye kaçar? Brezilyaya kaçar Güney Afrikaya kaçar yüksek faizli olan Rusya’ya kaçar çünkü bu canlı bir para ve nerede daha fazla rant edebiliyorsa nerede daha fazla gelir elde edebiliyorsa ordan oraya gider. Bunun çözümü ne ? Aslında gayet basit bizim de kendi harcamalarımızı kontrol altına almamız lazım daha çok düşünmemiz lazım Bu ithalat ihracat dengesinin biraz dışında. Bizim ülkemizi importu yarı mamül olarak yapar yani tv üretiyoruz. Mesela Vestel ekranını güney koreden alıyor. Ama burada üstüne kattığımız katma değer önemli veya biz bakırı yurtdışından alıyoruz işleyip tekrar satıyoruz. İmport olmazsa exportta olamaz böyle bir açmazın içindeyiz. Artı değerimiz ne ? Bu işi diğerlerinden daha ucuz yapmaya çalışmamız daha kaliteli yapmaya çalışmamız. Bu ülkede bakır üretimi çok az 40.000 ton civarında ama Türkiye’nin ihtiyacı 400.000 ton civarında ve 360.000 ton import ediliyor işleniyor ve export ediliyor. dolayısıyla cari denge dediğimiz ithalat azaldı demek tek başına yeterli değil. Araba ithal etmemiz falan bunlar çok ufak rakamlar esas rakam sanayinin verdiği rakamlar. Eğer Türkiyede sanayi azalırsa bilinki ithalat azalır.

Yine Türkiye ekonomisini etkileyen kriterlerden bir tanesi elektrik kullanımı. Eğer türkiyede elektrik kullanımı düşüyorsa sanayi kötüdür. Çünkü yine en büyük kullanıcı sanayi ve elektrik kullanımı azalmışsa sanayi duruyor demektir. Ve yine dikkat ederseniz Türkiye’nin elektrik ihtiyacı sürekli düşüyor. Böyle bir kaç kriter vardır. Biz yöneticiler bazı basit kriterlere bakarız.  İstanbul’da eğer boğazın marmara girişinde çok fazla duran gemi görürseniz ihracat yoktur, duruyor demektir. ve son zamanlarda bakın demirleyen boş altında kırmızıları gözüken gemiler göze çarpıyor.

Dolayısıyla iyi bir yere doğru gitmediğimizi düşünüyorum çünkü dediğim gibi bir kaç denge ve dinamik var o dinamiğe baktığımızda cari açık önemli bir dinamik, demin söylediğim kriterler önemli dinamikler eğer siz faizi tutarsanız, yükseltmezseniz dolar ihtiyacı olan sanayi ithalat yapıcak döviz ödeyecek o dövizi bulmak için piyasaya çıkacak piyasaya çıktığı anda kur yükselir. Bu da tavanla astların dengesidir ya onu patlatırsın ya da diğerini faizi tutarsan kur yükselir. İhtiyaç varsa kuru tutun faiz yükselir. . Özgür Demirtaş bunları söylerken bunları politik bir görüş değil bu anlattıklarım bunlar basit aritmatik olaylar diye belirtmişti. Bunların çözülmesi lazım nasıl çözülecek belli bir dengeyle çözülecek. Belli kontrollerle çözülecek ama bizim devletimiz şu anda en büyük harcamaları yapan kurum devlet masraflarını kısman lazım. çünkü devlet üretici değil devlet yalnızca harcayan hiç bir üreticiliği yok . Yine Özgür Beyin lafıdır eğer dünyada inşaat yoluyla kalkınan bir ülke varsa ilk defa biz olacağız dedi. inşaatla ülke kalkınmaz.
nşaatın bir avantajı var çok fazla kalifiye olmayan insan çalıştırılabilir. En düşük seviyeli eleman inşaatta çalışır. Bunları istihdam etmek istiyorsanız evet inşaatı kullanabilirisiniz. Bir yere kadar. Geçmişte Amerikanın yaşadığı margage krizi bizim de önümüze yavaş yavaş gelecek.Bir çok site kuruluyor ve çok büyük rakamlar dönüyor. bunun nasıl ödendiği çok karmaşık bir durum.

GazeteBilkent : Türkiye’de öncelik sapması var diyebilir miyiz?

Macit Taşkın :

Çalışanlara sorduğumuzda evde yemek yok diye yakınıyorlar ama otoparka baktığımızda arabadan geçilmiyor. Bundan dolayı önceliğimizi iyi seçmemiz gerekiyor. Öncelik evdeki çocuğun karnını doyurmak mı araba mı telefon mu? Son durumda telefon çok öncelikli olmaya başladı çünkü bir statü sembolü. Halbuki hiçbirimiz telefonun tüm olanaklarını kullanmıyoruz. Bunlar çarpık bir düzende ilerlediğini söylemek istiyorum. önceliğin sapması olduğundan söz edebiliriz. tabiki maaş kimseye yetmez. Ama belli bir mantık ve logic kullanılması lazım. Aynı telefonun yerine üç defa daha sinemaya gidilebilir ve ya tiyatroya gidilebilir ya da çocuklarının daha iyi bir okulda eğitim görmesine olanak sağlayabilir insanlar. Teknoloji bağımlılığı özellikle gençleri esir almış durumda  çünkü öyle yönlendiriliyorsunuz çünkü bu adamlar bunları satmak zorundalar bi eski model alabilirsin çok büyük bir farkı yok. Iphone 5’in ,6’nın ya da 7’nin ama bir statü sembolü ama fiyat farkları uçuk bu da marketing stratejisi uygulanıyor. Ben sizin yaşınıza kadar klimalı arabaya hiç binmemiştim ama şimdi klimalı arabadan otomatik vitesten başka bir şey yapmıyoruz bizim dönemimizi de böyle etkiliyorlar.

GazeteBilkent : Erbakırın güncel vizyonu “Konusunda öncü, lider ve saygın bir dünya şirketi olmaktır.” şeklimde. Fakat güncel vizyonun artık ulaşıldığı ve yeni bir vizyon için çalışmalar yapıldığı söyleniyordu.Bu konu hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Macit Taşkın :

Evet. Güncel vizyonumuza ulaştık. Daha büyük hedefler için kolumuzu sıvadık . Şimdiki vizyonumuzda daha ayrıntılı bölgelerde lider olma gibi bir hedefi göz önüne alacağız.

 

GazeteBilkent : Endüstri 4.0 sistemi Erbakır’da uygulanmaya uygun mu?

Macit Taşkın :

Endüsri 4.0 sizin jenerasyonunuz üzerinizden geçecek.Bu yeni bir era, yeni bir yaşam tarzı. Bunun gelişmesiyle bugün eğer Türkiye akımı yakalayamazsa ciddi bir şekilde geride kalacağız ve rekabet edebilme şansımız kalmayacak.

GazeteBilkent : Türkiye’nin güncel durumunun 2.5 seviyelerinde olduğumuzu okumuştum. 

Macit Taşkın :

Ne yazıkki öyle ama atlamamız lazım. Bir şansımız var. Siz onu hatırlamazsınız bu ilk telefonlar çıktığında bizim alt yapımız yoktu. Büyük oğlum doğduğunda eve normal telefon alabilmek için 3 sene civarında sıra bekliyorduk Turgut Özal zamanında. Alt yapımız olmadığı için biz hemen Wireless sisteme geçebildik. Avrupadan daha önce mobil telefonlar bize geldi çünkü bizim altyapımız yoktu yeni bir yatırımla onu yaptık. Aynı şekilde Kazakistan da geçebildi. Onlarında alt yapısı yoktu. Böyle komik bir durum var. Endüstri 4.0’da da öyle bir şansımız var

GazeteBilkent : mesela…..

Macit Taşkın :

Gençlerin ya da mühendislerimizin daha çok ve daha verimli çalışabilmeleri lazım. Biz 30 senedir bu işi yapıyoruz ve iyi yapıyoruz. böyle devam edersek yüzde 1-2 daha düzeltebiliriz. Ama beynimiz takla attırabilirsek, farklı bir düşünme tarzı radikal bir değişiklik getirirsek o zaman bir şansımız var. Mesela ambalajlamaya daha otomatik bir sistem getirmeyi düşünüyoruz. Bunu nasıl sağlayabiliriz ? Makinelerle konuşarak sağlayabiliriz. Makine bizimle değil kendi aralarında iletişime geçmeleri gerekiyor. Şu anki bütün hedefimiz bu alanda ama içerde de farklı jenerasyonlardan makineler var. Yani 1992 model de var bu sene aldığımız da var. Ama yenileri kullanıp eskilerini daha modernlerle değiştirmek istiyoruz. Böyle bir sisteme doğru gitmeye çalışıyoruz. Basit ve ufak bir uygulaması ambalaj bölümümüzde.

Biz makinalar çalıştığı zaman para kazanıyoruz. makinaların çalışmadığı zaman nonprofit zaman.Ne zaman çalışmıyor. tel yüklenirken durup numune alınıp teyit için giderken çalışmıyor.  Bunları yok etmemiz lazım. operatörümüzün görevi makinayı çalışır tutmak. bunlar bazı yazılım ve dınanımiklerle sağlanmaya çalışılıyor.

Mesela Trump’ın çinlilere bozulmasının sebebi Çinliler değil ki.Amerikada ki işsizliğin nedeni otomasyon.Herkes pahalı işçilikten kaçıyor çünkü rekabet edemiyorsun ve etmek zorundasın. Olabildiğince fazla robot kullandığın zaman bu sefer kalifiye olmayan insanlarımız ne olacak. buraya doğru gittiğin anda ya rekabet edemez hale geleceksin bunu yapanlarla ya da bu işi yapacaksın. Bunu minimize etmek gerekiyor. Bunun karşılığında az ama kalifikasyonu yüksek elemanlar olacak. çünkü bu sistemlerin de denetilmesi ve yeni sistemlerin yaratılması lazım. kalifiye olmayan dediğimiz inşaat işçisi olmayan adam kalmayacak. Biz bunu görmeyebiliriz ama siz göreceksiniz. Beyninizi o tarafa doğru yönlendirin. Onun için endüstri 4.0 önemli.

GazeteBilkent : Yeni yatırımlarınız ya da girmek istediğiniz sektörler var mı?

Macit Taşkın :

Amerikadaki şirketimiz CNWire Türkiye’nin Amerika’daki en büyük yatırımı. 70 milyon dolar civarında bir yatırım yapıldı. Niye Amerikayı seçtik? Daha önce buradan Amerikaya yıllık 10.000 ton civarında ihracat yapardık. 1996’dan beri ordaki bir şirketle satışını yapardık ama burada büyük bir tranport cost oluşuyordu. Bunun yarısını dahi almak avantajlı duruma getirecekti bizi ve böyle bir payback primi olur diye başladık. Tabi o zaman Trump’ın olacağını gözlemleyemiyorduk ama bir Bay American vardır. Tutucu ve Amerikan mallarını kullanan bir ekip var.Orada üretilen Amerikan malıdır her ne kadar orda Türk sermayesiyle üretilsede üretilen mallar Amerikan malı. Bir fabrikanın yerini seçmek için hiç bilmiyorsan iki tane kriter vardır. Ya hammaddeye yakın olacaksın ya da pazara. .Dolayısıyla Amerika da El Paso da hem markete yakınsın hem de hammaddeye yakınsın 15 dk ilerisinde maden tesisi var. Yani burayla bir ilişkisi yok kendi ayakları üzerinde duran bağımsız bir şirket. ama YÜZDE 100 Erbakır’a ait bir yatırım. Dünyadaki yüzde 40 bakır rezervi Şili’de üretiliyor. bunun gibi Kazakistan Rusya gibi ülkelerden İzmir’e getirip kamyonlarla getirdikten sonra aynı şekile dünyaya dağıtıyoruz. Yani bunu değiştirmemiz lazım.Bunun için başka ülkelere yatırım yapılması gerekir. Ama bunun teknik tarafını burda tutmak zorundayız. Orda yalnızca uygulamalı şirketler olmalı burdan aldığı direktife göre uygulamalı.

Bu yıl yeni bir işe girmeye başladık. bu sene alaşım binamızda bir yatırım yaptık. Bir çok alaşım üretiliyor. Bunlar ne işe yarıyor? Bir tanesi otomotivde bakır miktarını azaltmaya yarıyor. Bir arabada kablolarla sinyal taşınıyor ve belli bir kesitte bakır kullanması lazım . Sinyal yüzeyde taşınır kesitle alakası yoktur. Bunu otomotivciler arabaya döşerken çok ince olursa hızlı çekiyor ve kopuyor o yüzden kaplanıyor ve ayrıca arabayı hafifletmeye çalışıyorlar. Mesela bakır magnezyum daha küçük bir çapta aynı işlem yapılmaya başlandı. Bu ucuzlayınca önce ucuz arabalar talep eder diye
düşünürken Ferrari Maearati BMW gibi arabalar ilk tercih etti. Bizde buradan başladık.

İkincisi özellikle hızlı trenlerde elektriği ileten tellerde 150 km üzeri hızlarda bakır magnezyum kullanılıyor. Biz bunu senelerdir birelçika şirketinden alarak kullanıyorduk ve gene ilk defa bu kadar incelttik ama dışardan aldığımız hammadde ile bunu yapıyorduk. Dünyada ikinci olarak bakır magnezyum bakır kalay ve bakır gümüş alaşımlarını ürettik. Böylece bize yeni bir sektör yeni bir satış kanalı doğmuş oldu. Bu sistemler metrolarda da var hızlı trenlerde de var. Dediğim gibi yeni bir satış şansımızda olmuş oldu. Bu senenin bizdeki en büyük gelişmemiz bu.

GazeteBilkent : Bizlere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Macit Taşkın :

Yeni nesil olarak sizler daha geniş düşünmelisiniz. İş fırsatlarını yalnızca Türkiye de değil uluslararası düzeyde değerlendirmelisiniz. Bunun içinde evrensel değerlere sahip olmanız gerekiyor. İngilizce bu evrensel değerlere ulaşmak için bir anahtar mahiyetinde. İngilizcenizi ileri düzey olmasının yanında ilgi alanlarınız ve sektörünüzü göz önünde bulundurarak başka dillerde öğrenmeniz lazım. Uluslarası bir öğrenci ve uluslarası bir çalışan olmanız bekleniyor. Ayrıca bir mühendis olarak yalnızca mühendis bilgileri ve uygulamaları şirketler için yeterli olmuyor.Mesela MBA sizler için oldukça gerekli. Çünkü maliyet kavramı,  finansman nedir, bilanço okuma nedir gibi sorular bir mühendisin göz önünde bulundurması gereken sorulardandır. Burdaki 750 kişi en sonunda ne olursa olsun bu gibi değerlere bakılarak yönetiliyor ve bu gibi tabloların aracılığıyla şirketin para kazanıp kazanmadığı ortaya çıkıyor. Bende dahil olmak üzere hepimiz bunlarla ölçülüyoruz. Futboldan örnek verecek bütün takım maçın sonucunda aldığı puanla ölçülüyor.  Bütün verimlilikler çalışmalar maliyetler hepsi buradan geçiyor. Tabiki bunun yanında başka şeylerde var şirketimizi daha da büyütmeye çalışıyoruz yatırım yapmaya çalışıyoruz geliştirmeye çalışıyoruz rekabet etmeye çalışıyoruz Her sene daha sıkışık bir ortamda çalışıyoruz ama bütün bu çalışmalarımızın sonu burada ölçülüyor Daldan dala atlıyoruz ama, eğer profesyonel olarak çalışacaksanız bir yol ayrımı var bunu da 35 yaşına kadar karar vermeniz lazım: kendi işinizi mi kuracaksınız yoksa profesyonel olarak bir şirkette mi çalışacaksınız. Bu iki karar çok önemli eğer kendi işinizi kuracaksanız hiç büyük şirketlere gitmeyin küçük şirketlerde çalışın, daha çok şeyi görme imkanınız olur çünkü büyük bir şirket kurmayacaksınız bi anda küçük bir şirket kuracaksınız. Eğer ben mesleğimi profesyonel olarak olarak devam ettireceğim  diyecekseniz o zaman büyük şirketlerde çalışmaya başlamak ve belli specific konularda daha expert olmanız gerekir. Bu kararlar çok önemli ve bu kararları çok geç kalmadan vermeniz lazım çünkü 45 yaşından sonra patron olunmuyor. Umarım sizlerde hayatınızda doğru kararlar vererek başarıya ulaşırsınız.

 

Leave a Reply