Swap nedir? Neden Kullanılır?

Son zamanlarda adına sıkça rastladığımız Swap işlemnin tarihi 1970’lere dayanır. Bu ilk olarak İngiltere bankaları’nın, İngiliz pounduyla yapılan döviz işlemlerine getirilen devlet sınırlamalarını aşmak için dış bankalarla geliştirdiği bir yöntemdi. Buna göre, örneğin Brezilya’da kredi almak isteyen bir İngiliz şirketi, İngiltere’de kredi ihtiyacı olan bir Brezilya şirketiyle anlaşıp, ikisi de kendi ülkelerinden kredi çekip, bu kredilerdeki yükümlülüklerini takas yani “swap” ederlerdi. Böylece net anlamda bir döviz alım satımı gerçekleştirilmez ve devletin koyduğu sınırlamalara takılmazlardı.

Bu yaratıcı fikirden yola çıkarak, IBM ve Dünya Bankası ilk resmi “swap anlaşması”nı 1981’de gerçekleştirdi. Yerel kanunlar sebebiyle Almanya ve İsviçre’de kredi çekemeyen Dünya Bankası, bu ülkelerden yüklü miktarda çekmiş olan ve IBM’ye swap anlaşması önerdi. ABD’de deki yüksek faiz oranları nedeniyle nakit sıkıntısı yaşayan IBM bunu kabul etti ve swap anlaşması resmi olarak ekonomik terimler arasına girdi ve zamanla hem çeşitlendi hem de çoğaldı.

Ülkemizde son zamanlarda sık sık gündeme gelen swap işlemi ise iki merkez bankası tarafından yüklü miktarda para biriminin önceden belirlenmiş kur ve faiz oranlarında değiş-tokuş etmesidir. Bu belirlenen süre boyunca faiz ödemeleri yapması öngörülen taraf faizi öder ve süre dolumunda anaparalar geri verilir. Bu tür swapların temel amacı bir ülkenin para piyasalarındaki kura nazaran daha uygun koşullarda borç alabilmesini sağlar.

Swapların diğer özelliği, ki bu devletler arası swaplarda kullanılmasının en önemli sebebidir, swap borcunun borç hanesine işlenmemesidir. Takas edilen oranlar eşit olduğu için, normalde alınan borçun karşılığı da eşit görülür ve hesaptaki anapara korunur. Bunu kullanarak Merkez Bankaları döviz rezervlerini dış borç almadan artırarak iç piyasadaki dalgalanmanın önüne geçebilir. Örneğin 2007-2008 krizinde tüm dünyada uluslararası para piyasaları zarar gördü. Özellike Avro çok sert düşüşler yaşadı. Buna cevap olarak Amerikan Merkez Bankası (The Federal Reserve) Avrupa , Kanada, İngiltere, Japonya ve İsviçre Merkez Bankalarıyla swap anlaşmasına imza attı. Bu anlaşmaya göre bu bankalarla 2011 yılına kadar “teminat karşılığı, üst limit olmaksızın diledikleri kadar” (Reuters) swap hattı açtı. Kasım 2013’te ise bu anlaşmalar kalıcı bir hale getirildi.

Swap işlemi ayrıca ortak pazar anlaşması olan ancak farklı para birimi kullanan ülkeler arasındaki kuru sabitlemek amacıyla da kullanılır. Amerika, Meksika ve Kanada ile NAFTA anlaşmasıyla her yıl yeniden belirlenen bir oranla hazır swap anlaşmaları imzalar. Bunun amacı da NAFTA bazında bu üç ülke arasında ticaret yapan şirketlerin kur farkı sebebiyle zarar görmemesidir. (Federal Reserve).

Her ne kadar swap anlaşmaları risk faktörünü azaltsa da, hiçbir finansal anlaşma risksiz değildir. Bu tür anlaşmalarda genellikle zayıf para birimine sahip olan taraf, karşı tarafa swap anlaşması süresince düşük de olsa bir faiz ödemesi gerçekleştirir. Ayrıca halihazırda para birimi değer kaybeden taraf eğer anlaşma sonuna kadar para birimi güçlenmezse, kullandığı dövizi yeni kurdan satın alıp borcunu kapatmakla yükümlüdür. Bunun Türk Lirası üzerindeki etkisini swap anlaşmaları bittiğinde göreceğiz.

Kaynakça:

https://www.reuters.com/article/us-eurozone-swaps-fed-idUSTRE6490HT20100510
https://www.federalreserve.gov/monetarypolicy/bst_liquidityswaps.htm
https://www.investopedia.com/terms/f/foreign-currency-swaps.asp

Leave a Reply