Amerika kaçıyor. İçinde bastırdığı ırkçılıktan, şiddetten ve hayallerinden kaçıyor. Yıllardır içine ve kültürüne yerleşmiş ayrımcılıktan kaçıyor. Herkesin kabul göreceği, çok kültürlü bir barış ortamı vaadini de alıyor yanına. Eskinin bir parçası olarak gördüğü ve sözleri ile kınadığı ırkçılık ise ona eşlik ediyor. Eskiden olduğu gibi. Belki biraz değişmiş bir şekilde.
2018 yılında, Childish Gambino tarafından çıkarılan ‘This Is America’ şarkısından ve klibinden bahsetmek istiyorum. Çünkü bu şarkının, günümüzde Amerika’da alevlenen protestoların müziğe yansıması olduğunu düşünüyorum. Şarkı iki yıllık olsa da, değindiği konuların çok derin bir geçmişi olduğunu söylemek mümkün.
Gambino klip boyunca Amerika olarak karşımızda. Şarkının sözleri, şiddet ve ırkçılık unsurlarının Amerika’da yansıtılma ve anlaşılma şeklinin tezatlığı üzerine. Bir yandan Gambino; giysileri, yüz ifadeleri ve dansı ile eğlenceli ve insancıl bir karakter çiziyor. Diğer yandan ise klip boyunca arka planda şiddet unsurları ve Gambino’nun bizzat şiddet uyguladığı imgeler de ön planda. Sözlerinde anlatmak istediği tezatlığı bize her anda ve her anlamda hissettiren bir klip izliyoruz. Medyanın ve eğlence sektörünün, şiddet ve ırkçılık ile ilgili büyük ve küçük bütün olaylarda nasıl dikkat dağıttığını, bu konulara değinen eğlenceli bir şarkıdan daha iyi ne anlatabilir ki?
Gambino’nun kıyafetlerinden bahsedelim. Klip boyunca yalnızca gri bir pantolon ve ayakkabı giyiyor. Pantolonunun, Amerikan Silahlı Kuvvetleri’nin üniformasına benzediği düşünülürken; üstünün çıplak olması siyahilerin, ırksal şiddete karşı ne kadar korumasız olduğunun simgesi olarak görülüyor. Boynuna taktığı iki zincir ise maruz kalınılan esaret dönemini ve tüketici toplumu yansıtıyor.
Klip, gitar çalan siyahi bir adamın başının kapatılması ve öldürülmesi ile başlıyor. Bum! Gambino şarkıya giriyor. ” Girl, you got me dancin’, dance and shake the frame”, burada ‘girl’ Amerika’yı, ‘frame’ gerçekliği temsil ediyor. Amerika yani şarkıyı söyleyen Gambino, bizim dans ederek, diğer bir deyişle eğlenceye kapılarak aslında gerçekte olan olayları sarsmamızı, saptırmamızı ve bulanıklaştırmamızı istiyor.
Bir yandan da Gambino’nun çok keskin mimik ve hareketlerle şekillenen dansını izliyoruz. Bu keskin hareketlerin ve mimiklerin Jim Crow’u andırdığını söylemek yanlış olmaz. Jim Crow, Thomas Rice adlı İngiliz bir komedyenin yarattığı bir karakter. Bu tipleme 18. yüzyılda ortaya çıkmış, geri zekalı ve ilkel bir ‘zenci’ bir karakter aslında. Bu karakter beyaz insanların yüzlerini boyaması ile hayat buluyor ve siyahiler ile dalga geçilmesi üzerinden rolünü canlandırıyordu. Ayrıca 20. yüzyılda da Amerika Birleşik Devletleri’nin güney eyaletlerinde çıkarılan ırksal ayrımcı yasalara da genel olarak “Jim Crow Yasaları” denmekteydi. Bu nedenle, Gambino’nun klibinde buna gönderme yapması çok da uzak bir ihtimal değil.
Ayrıca dansı izlerken, güncel olan dans figürlerinin yanı sıra ‘Gwara Gwara’ adlı Güney Afrika kökenli bir dansın figürlerini de görmekteyiz. Bu figürler ise Güney Afrika’nın 1948-1994 arası ırkçılığa dayanan rejimine, yani ‘apertheid’a bir eleştiri niteliğinde olabilir.
Altında oldukça anlam aranabilecek bu dans ile ilgili bir de Gambino ile dans eden gruba bakalım. Bu kişiler, klip boyunca Gambino’nun arkasında dans ediyor ve hiç zarar görmüyor. Bu durum, Amerika’nın Siyahi kültürünü takdir ettiğini ancak bu kültürün yaşadığı sorunlara arkasını döndüğünün bir simgesi. Belki de geçmişten günümüze ırkçılığın en çok değişim gösterdiği konu bu. Artık bir tabu halini almış olan ırkçılık, Amerika tarafından açıkça kabul edilen bir sorun değil. Aksine, ırkçılığın geçmişte kalan bir hata olduğu vurgulanıyor, o zamanda reddedilen ve aşağılanan kültür bugün takdir ediliyor. Ancak ırka dayalı ayrımcılık sürüyor. Bu ayrımcılık ve söylemler arasına bir perde çekilmiş. Medya perdenin arkasını göstermiyor. Eğlence sektörü ise perdenin açılmaması için sahnedeki oyununu sürdürüyor. Bu oyunu klipte simgeleyenler ise Amerika ile dans eden gruptan başkası değil.
Popüler kültürün bir yansıması olan bu dans arkada gerçekleşen birçok olayın gözden kaçırılmasını sağlıyor. Klibin bir sahnesinde arkada beyaz atlı bir adamın geçtiğini ve hemen arkasında bir polis arabası olduğunu görüyoruz. Bunun İncil’den bir kesite ithafen ortaya konulduğu söyleniyor. Bu sahnede, atı süren adamın ölümü, polislerin ise cehennemi temsil etmesi söz konusu. Bunun dışında dansın ön planda sürüp giderken, arka planda içeriği polis şiddeti olan bazı durumları gözlemlemek mümkün.
Revelations 6:8 (KJV) : “And I looked, and behold a pale horse: and the name that sat on him was Death, and Hell followed with him.”
Klibin bir başka can alıcı kısmı ise Gambino’nun bazı kısımlarda ateş ederek, şiddet kullanan kişinin kendisi olması. Buradan şiddet unsurunun Amerika’nın kültürüne işlemiş olacağı anlamı çıkarılabileceği gibi aynı zamanda yargı sistemine de sıçramış olduğu eleştirisi çıkarılabilir. Gambino’nun ateş ettiği anlardan en çok dikkat çekeni ise, mutlu bir şarkı söyleyen koroyu taradığı saniyeler. Bu anların ise Charleston Kilisesi’nde yaşanan katliama yönelik olduğu söyleniyor. Charleston Kilisesi, en eski siyahi kiliselerden ve vatandaşlık haklarının kazanılmasında düzenlenen organizasyonların merkezi olarak görülüyor. Bu şiddet içerikli katliamı, beyaz üstünlüğünü savunan Dylaan Roof, kilisenin tarihçesi yüzünden yani ırksal nedenlerle gerçekleştiriyor.
Silah ve şiddetle ilgili olan bir diğer kısım ise, Gambino’nun insan öldürmek için araç olarak kullandığı silahların büyük bir dikkat ve özenle kırmızı bir kumaş parçasında bir başkası tarafından alınması. Her ölüm olayından sonra bu sahne ile karşılaşıyoruz. Bu görüntülerle, Amerika için silahın insan hayatından daha değerli olduğunun gösterilmesi amaçlanmış. Kırmızı kumaş kullanılmasının sebebi ise, “redneck” teriminden kaynaklı olabilir. “Redneck”, yani “kızıl boyun”, Amerika’da ırkçı beyazların tanımlanmasında kullanılan argo bir tabir.
”This a celly, that’s a tool”
”This a celly, that’s a tool” dizesinin anlamı ise iki tarafa da çekilebilir nitelikte. Öncelikle bu dizenin söylendiği anda, klibin çekildiği yer olan, deponun aşağı kısmında klip boyunca olan olayların iyice hareketlendiği saniyeler yaşanırken, üst tarafta oturan birtakım insanın elinde cep telefonları gözüküyor. Bu dize cep telefonları ile polis şiddetinin ve ırkçılığın birleştiği olayları kaydeden bir araç; polis şiddetini, ırksal ayrımcılığı ve şiddeti, silah kullanımını, yani bütün bu vahşiliği ve gaddarlığı. İkinci olarak da, çekim yeri olan deponun da hapis ile benzerliği göz ardı edilebilecek gibi değil. Gambino’nun ‘celly’ olarak ifade ettiği yer hapishanedeki hücre de olabilir. Hücre, genelde tehlikeli görülen insanların ayrıca tutulduğu bir alan ama Gambino burada siyahilerin ırkları sebebi ile tehlikeli görülmesi ve adil olmayan bir şekilde hücreye kapatılmasının altını çizmeye çalışıyor olabilir.
Klibin son saniyelerine yaklaştığımızda Gambino’yu eski Amerikan arabalarının üzerinde buluyoruz. Bu durum klip ve şarkıda değinilen konular üzerinde gelişim gösteremeyen Amerika’yı temsil ediyor.
Son olarak ise, Amerika kaçıyor. Medyanın yarattığı eğlence perdesi düşmüş, Gambino korku içerisinde koşuyor. Bu kaçış bir yere varmıyor. Bu sahneyle birlikte, Gambino Amerika’nın perde çektiği problemleri kaçarak çözemeyeceğini ve hayatı için kaçmak zorunda olan siyahilerin Amerika’nın kültürünün bir parçası haline gelişini resmediyor. Amerika kendinden kaçıyor.
Kaynakça:
https://time.com/5267890/childish-gambino-this-is-america-meaning/
http://www.petrieinventory.com/costume-design-in-this-is-america
https://tr.wikipedia.org/wiki/Jim_Crow_yasalar%C4%B1
https://nmaahc.si.edu/blog-post/blackface-birth-american-stereotype
https://www.highsnobiety.com/p/childish-gambino-this-is-america-recap/
https://en.wikipedia.org/wiki/Charleston_church_shooting
https://sports.yahoo.com/childish-gambino-debuts-politically-charged-123857118.html