Uzun zamandır geciktirdiğim bir yazıyı tamamlamaya çalışıyorum. Bu sefer yalnız benim yazdıklarımı değil, yakın zamanda kaybettiğimiz bir hocamız olan Hossein Dabir’in sevenlerinin yazdıklarını da sizlerle paylaşacağım. Hakkında onlarca şey söylenebilecek bu insanı ‘bir hocamız’ olarak nitelendirmek yetersiz kalsa da, ‘öğretmenlik’ sıfatını en iyi taşıyan insanlardan biri olduğuna inandığım için bu sıfatla yetinmeye karar verdim. Çok kısa bir süreliğine tanıdığım bu insan hakkında, kısacık bir yazı yazmak çok doğru hissettirmese de; yazarken onu hatırlamış olmak, sizlere de hatırlatmak veya sizleri de onunla tanıştırmak istiyorum. Öncelikle tüm yakınlarına baş sağlığı ve böyle bir insanı bir yazıya sığdırmaya çalıştığım için özür diliyorum.
Ders almaktan önceleri çekindiğim, sonrasında duyduklarımdan büyülenip ders almak için yanıp tutuştuğum değerli hocamızla benim tanışma hikayem ne yazık ki onun derslerinden birine dayanmıyor. Onu uzun uzun dinleme fırsatım hiç olmadı. Ancak kaç arkadaşımdan onu dinledim gerçekten bilmiyorum. Hem kendisini, hem anlattıklarını… Öyle bir hoca düşünün ki, anlattığı dersi ve hatta söylediği her şeyi, öğrencileri de onun şevki ile arkadaşlarına anlatıyor. Onların bu şevki sebebi ile tabi ki ben de tanışmak istiyordum, ne yazık ki ondan ders almam pek mümkün gözükmüyordu. Ancak tanışma hikayemizde, kader araya girdi; ben o kadar istemiş olacağım ki, dönemin sonunda dersimin ‘interview’ kısmına o denk geldi.
Konuşma konumuz, tahmin edebileceğiniz gibi, dersin konusu ile paraleldi ve benim için bu konu ‘travmalar’ olarak belirlenmişti. Zamanımız da zaten kısıtlıydı. Anlayacağınız, konu ve zaman dışına çıkmak mümkün değildi ama bir yandan da her şey olması gerektiği gibi belirlenmişti. Öncesinde beni daha rahat hissettirmek adına küçük sohbetlerle başladığında, kendi hayatımdaki zorluklardan bahsetmemi istemişti. Bu zorlukları buraya yazamayacağım gibi, herkese anlatmaktan da hoşlanan bir insan değilim. Ancak o an, gerçekten içimden gelerek belki de tanımadığım hiçbir insana anlatamayacağım şeyleri bir anda söyleyiverdim. O da sanki beni tanıyormuşçasına kendi hayatını anlatmaya başladı. Bana göre oldukça değişken ve zor bir hayat yaşamış olmasına rağmen; yaşadıklarını bir yandan geride bırakmış olması, bir yandan da bu yaşadığı zorluklarla ilgili parçaları hayatının bazı kısımlarına dahil ettiğini görmek benim için etkileyiciydi. Sanki kaybettiklerini yaşatacak, hayatında tutacak bir yol bulmuştu. Yaşadığı her olayla ve tanıdığı her insanla, yani hayatla barışık gibiydi.
Karşımdakinin veya insanların zorlukları atlattığını görmek her zaman benim için ilham verici olmuştur. Ancak zorlukları atlatmanın ötesinde, onda zorlukların atlatılabileceğini başkalarına öğretme isteği olduğunu düşünmüştüm. Zaten inanılmaz bir öğretme heyecanı ve yardım etme isteği ile bu özelliği de birleşince bir yerlerde var olduğuna inandığımız ideal öğretmen figürü karşımızda oluyordu.
Öğretmenimizi 10 dakikalık ve tek bir sohbetlik tanıyorum. Ancak iyi ki tanışmışım dediğim ve bunu öylesine söylemediğim, her cümlesinden sonra merakla bir sonrakini beklediğim, daha çok cümlesini duymayı dilediğim bir insandı. Şimdi onu daha iyi tanıyan ve anmak isteyen birkaç öğrencisinin yazılarını sizinle paylaşacağım.
Alperen DURU: ENG102 dersini kendisinden almıştım ve genelde yazım içeren dersleri sevmiyorken; dersleri, içerikleri, anlattıkları ve öğrettikleri ile birlikte bu dersin, şu ana kadar aldığım en keyifli ders olduğunu düşünüyorum. Kendisi muhtemelen her öğrencisinin hayat hikâyesinin bir kısmında akıl hocası olmuştur. ENG102 dersi de kendisinin gerektiğinde akıl hocası olduğu, gerektiğinde de hikâye kahramanlarını test eden karşılaşmalar olduğu, sonunda da bu mitik döngüden değişmiş ve gelişmiş kahramanlar olarak çıktığımız bir döngüydü aslında (Hero’s Journey). Dabir Hocam gerçekten herkesin hayatında bir kez bile olsa fikir alışverişinde bulunması gereken inanılmaz insanlardan birisiydi. ENG102 Hero’s Journey’inizden geçmiş birisi olarak kendi dünyamızda kazandıklarımızı iletecek, başka hayatlara sizin gibi dokunmaya çalışacağız hocam. “Heroes never die!” Ayrıca ENG102 dersinde öğrendiklerimle bir filmi analiz ederken filmdeki gizemleri fark ettikçe şoka düşmüş, kendisiyle filmde bana şok edici gelen ama öncesinde görmediğim detayları tartışmıştım. Kendisinin bana “Now, you see the Matrix behind the film.” diyişini hiç unutmayacağım. Kendimi Matrix filminin sonundaki aydınlanmış karakter gibi hissettirdi ve hikâyelere bakış açım hepten değişti. Şimdi bir film izlerken veya bir hikâyeyi takip ederken onu daha derinden anlıyor ve yorumluyorum. Kendisinden öğrenebileceğim daha bir dünya şey vardı belki de, hikâyelerdeki her karakter gibi biz de hazır değildik böyle bir kayba. Her şey için çok teşekkür ederim Dabir Hocam (or Gandalf).
Zeynep Kılınç: Muhteşem bir insandı. Onunla hiç yüz yüze tanışma fırsatım olmadı, buna rağmen aramızda çok ilginç bir bağ yarattı. Seçmeli ders olarak ondan Creative Writing almayı planlıyordum, korona belası biter de onunla yüzyüze, doyasıya derse girebilirim diye. Olmadı. Dabir Hocamla son dersimde bana asla unutamayacağım bir şey söyledi: “Sen bir midye gibisin. Aynı midyeler gibi senin de içinde bir inci var. Lütfen kullan onu.” Beni duyduğunuzu ve gördüğünüzü biliyorum hocam. O inciyi sonuna kadar kullanacağım. Her şey için teşekkür ederim.
Rojan Mevsim Özkan: Dr. Hossein Dabir, ENG102 ve Creative Writing derslerini aldığım, Bilkent Cinematics film gösterimlerinde sinema hakkında tartıştığım, pek çok gülümsememi ve gözyaşımı paylaştığım bir öğretmenim ve arkadaşımdı. ENG102 dersinde ondan öyle çok şey öğrendim ve onu o kadar çok sevdim ki, Creative Writing dersinde bir sınıf açtığını görünce hemen o sınıfa yazıldım. Sonra öğrendik ki mezun olmak için bu dersi hemen alması gereken öğrenciler olduğunu duymuş ve kıyamayıp bu sınıfı açmış. Kendi mükemmel programını bozup aslında boş olacak olan Cuma gününü tanımadığı öğrenciler için feda etmiş. Dönem boyu her öğrencisiyle tek tek ilgilendi, yazdığımız her kelimenin altına baktı. Yazdığım kısa hikayelerden birinde gerçek hayattaki sorunlarımdan bahsettiğimi anlayıp benimle bu konuda konuşmak istedi. Oturup ona anlattım, yıllarca hiçbir terapistin yapamadığı kadar etkili tavsiyeler verdi bana, kendimi anlamak için nasıl içimdekileri yazıya dökebileceğimi öğretti. Elime kalem almaya cesaret edebildiysem onun sayesinde. Bize dünyayı anlamaya çalışmayı öğretti, öğrenmeyi öğretti. Mezun oldum ama hala ne zaman kitap okusam onun altını çizeceğini düşündüğüm yerlerde durup gülümsüyorum. Burayı dersin şu bölümü için alıntılardı, diyorum. Film izlerken hangi sahnelere ne yorum yapacağını düşünüyorum, kılı kırk yarıyorum onun gözünden görebilmek için. Bu yazıyı okusa hangi virgülü gereksiz bulurdu, hangi kelimeyi çıkarmak isterdi, diye düşünüyorum. Gidişiyle baş etmeye çalışırken bile onun verdiği tavsiyeler tutuyor elimden. Filmlerde gördüğünüz, öğrencilerin hayatında derin izler bırakan ve kalplerini ilhamla dolduran o ideal öğretmen karakteri ona bakılarak yazılmış gibi. Onu tanımış olmak, öğrencisi olmuş olmak büyük şans. Bana verdiği emeği onurlandırmak için çok çalışacağım.
Anonim: This one time he held a very intimate conversation with us students in the classroom. There we learnt that his class material was actually inspired from the thesis of his wife whom he lost to cancer. Her thesis was based on the analysis of the “Lord of the Rings” books. When she passed away, he decided to cherish her memory by teaching what she worked on and story analysis in general. Now that he passed away after giving us the beauty, methods and ethic of analyzing stories (in any format), we feel like his memory will live with us for the foreseeable future.
Bu yazıyı benimle birlikte tamamlayan bütün arkadaşlarıma katkıları için, paylaştıkları anılar ve anlattıkları her şey için teşekkür ederim. Yazımızın herhangi bir kısmında yanlış bir şey söylemişsek veya sınırımızı aşmışsak, herkesten ve özellikle hocamızın yakınlarından özür dileriz. Kendisi hepimizin hayatında, her zaman ona ait olacak bir yer edindi. Ben tek sohbetlik tanıdığım bu insanın, ideal öğretmenimizin anısına bu yazıyı tamamlıyorum. Umarım, bu vasıtayla, onu tanımayanlar tanıştıklarına çok mutlu olmuş, tanıyanlar ise kendi hayatlarında onu yaşatmak için bir yol bulmuştur.
İyi ki varmış. Anısının yaşaması dileğiyle…