Sahip olduğu içgüdülerden kaynaklı olarak henüz daha erken yaşlarda bir şeylerin peşinde koşmaktan keyif alan, bunu gören bir varlıktır insanoğlu. Kovalama içgüdüsü aynı zamanda insanlara özgü değil neredeyse tüm canlılarda görülen bir yaşam motivasyonudur. Bir köpeğe atılan herhangi bir nesne, bir bebeğe atılan küçük bir top… Bu içgüdü birçoğumuzun erken yaşlarda çok büyük bir spor dalına atılmasına bile sebep olacaktır.
Küçükken kimimizin mahallede kimimizin bir oyunda kimimizin ise ailesinin aracılığıyla tanıştığı futbol dünya çapında en popüler spor dalı olmuştur. Kimi bölgelerde, hatta kıtalarda daha az ilgi odağı olsa da 90 dakika boyunca 22 insanın bir meşin yuvarlağın peşinde koşması yüz yılı aşkın bir süredir çok özel anlara sahne olmaktadır. Bu yazımda milyonlarca insanı televizyonlara kitleyen futbolun unutulması pek de mümkün olmayan birkaç anından bahsetmek istiyorum. Yaklaşık 100 yıl önce 1. Dünya Savaşı esnasında insanların bir an olsun savaşa ara.vererek eğlenmesine neden olan futbol aynı zamanda Fildişi Sahili’nde yaşanan iç karmaşanın sonlanmasında büyük bir vesile olmuştur.
MERMİLERİN ÜSTÜNDE BİR MAHALLE MAÇI
24 Aralık 1914 tarihinde, Belçika’nın Ypres bölgesinde 1. Dünya Savaşı kanlı bir şekilde devam etmekteydi. Bir tarafta Almanlar, diğer tarafta ise İngilizler cephelerini savunmaktayken askerler dönüşü olmayan bir yolun bitiş noktasına son derece çok yakındı. Noel’in de gelmesiyle birlikte önce Alman cephesinde bir kutlama fark edildi. Cephede kendileri için kutsal olan bir görevin ortasında bu kutsal günü kutlamak adına biraz olsun eğlenmeye çalışıyorlardı. Diğer cephedeki İngiliz tarafından da bir süre sonra benzer şekilde kutlama seslerinin geldiği fark edildi. Ardından cephelerin birinden çıkan beyaz bayrağa diğer taraftan hızlı bir şekilde karşılık geldi ve birbirlerini kırmakla meşgul olan iki farklı millet bir anda kendini bir süreliğine barış içinde buldu. Noel gecesini sessizce geçirmenin sevinci içerisinde olan askerler kutlamalara çoşkulu bir şekilde devam ederken aniden ortaya tarihin en değerli toplarından birisi konuldu. Kendi çabalarıyla etraftan bulunan malzemelerle yapılan o top ve kurulan o sahayla birlikte iki taraf da coşkularını arttırmaya devam etti. Birçoğumuzun futbola adım attığı ortam olan “mahalle maçı” kıvamı adeta mermilerden kaplanan tarlanın üstünde vücut bulmuş ve savaşmaktan yorgun düşen askerlerin enerjisini fullemişti. Askerler belki de farkında değildi fakat o anlarda futbol tarihinin en anlamlı maçlarından birisi oynanmaktaydı.
SİLAHLARI SUSTURAN SPOR
Uzun yıllar Avrupa’nın sayılı forvetlerinden birisi olan Didier Yves Drogba Tebily 11 Mart 1978’de dünyana gözlerini açtı. Fildişi Sahili’nin en büyük şehrinde dünyaya gelen Didier Drogba futbola Fransa’nın Levallois takımında başlamış ve 20 yaşında Le Mans takımında profesyonelliğe adımını atmıştı. 2003 yılında Guingamp’ta parlayan Didier Drogba gösterdiği etkileyici performansla birlikte önce Fransa’nın en büyük takımlarından birisi olan Marsilya’ya ardından ise adanın en öne çıkan takımlarından birisi olan Chelsea’ya transfer olmuştu. Bir dönem ülkemizde de Galatasaray formasını terleten ve son derece başarılı bir performans sergileyen yıldız oyuncu 577 resmi maçta 278 kere topu filelerle buluşturdu. Futbol tarihine iz bırakan Didier Drogba aynı zamanda kariyerinde çok önemli bir politik girişimde de bulundu. Ülkesi Fildişi Sahili’nde 2000’li yılların başında gerginlik ve iç karışıklıklar mevcuttu. Ülkenin bir noktada iç savaşa kadar sürüklenmesi ve ikiye ayrılması bile söz konusu olmuştu. Ülkedeki bunca probleme rağmen futbolda önemli bir ülke takımı terimi olan “Altın Jenerasyon” tam da o yıllarda Fildişi Sahili’nde vücut bulacaktı. Yaya Toure, Emmanuel Eboue, Didier Drogba gibi yıldız isimlerin başta geldiği milli takım kadrosu tarihler 8 Ekim 2005’i gösterdiğinde önemli bir eleme maçına çıkacaktı. Fildişi Sahili’nin rakibi Sudan, Kamerun’un rakibi ise Mısır’dı. Drogba ve ekip arkadaşlarının ülkelerine ilk dünya kupası biletini aldırması için Kamerun’un puan kaybetmesi, kendilerinin de maçı kazanması gerekiyordu. Drogba’nın ilk 11 başladığı maçta Akate ve Dindane’nin (2) golleriyle maçı 3-1 kazanan ekip soyunma odasında radyoya kitlenmiş ve Kamerun maçından gelecek sese odaklanmıştı. Maçın skoru 1-1’ken 90+4’te penaltı kazanan Kamerun bu penaltı vuruşundan faydalanamayacak ve maç bu skorla sona erecekti. Fildişi Sahili böylece tarihinde ilk defa bir dünya kupasına katılmış olacaktı. Tüm ülkede sevinç çığlıkları atılırken çok akıllıca davranan Didier Drogba o sırada soyunma odasının yakınlarında bulunan bir muhabirden mikrofonunu alıp bu fırsatı değerlendirmeyi istedi. Drogba ortada olmak üzere bütün takım kol koladır ve Drogba konuşmasına başladı:
“Fildişi Sahili’nin kuzeyindekiler, güneyindekiler, merkezindekiler, batısındakiler… Biz bugün tüm Fildişi halkının bir arada var olabileceğini, tek bir amaç uğruna futbol oynayabileceğini gösterdik. Kutlamaların insanları birleştirebileceğini gösterdik. Size dizlerimizin üzerinde yalvarıyoruz. Affedin, affedin, affedin! Afrika’da böylesine zenginliğe sahip bir ülke savaşa sürüklenmemeli. Lütfen silahlarınızı bırakın. Seçime gidin. Her şey daha iyi olacak!”
Bu konuşma hiç beklenilmedik bir etkiye sahip olacak ve medyanın da yayılım gücüyle birlikte savaşın önüne geçecekti. Didier Drogba bununla da yetinmeyerek iki tarafın güçleriyle de görüşecek, bu süreç 2007’de iç savaşın bitmesiyle birlikte tatlıya bağlanacaktı.
Kaynakça
Görseller yenisafak.com ve gzt.com’dan alınmıştır.
https://www.mondefootball.fr/resume/wm-quali-afrika-2006-gruppe-3-sudan-elfenbeinkueste/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Didier_Drogba
https://www.malumatfurus.org/1914-noel-ateskesi-futbol-maci/
https://www.goal.com/tr/galeri-listesi/portre-ic-savasi-durduran-bir-mali-musavir-didier-drogba/bltc13b8f7bc68c2e51