Demokrasinin global ölçekte kabul gören bir yönetim şekli olmasından beri, seçimler ülkelerin kaderinde büyük rol oynamaya başlamıştır. Seçimlerden sonra uygulamaya konan birçok pratik, devletlerin geleceğini etkiler. Ülkeyi bir süreliğine rahatlatacak minor değişimlerden, refah düzeyine ulaşmamızda yardımcı olacak major yeniliklere kadar pek çok şey halkın oyuna bakar. Seçimler bu kadar hayati önem taşırken aday gruplar özellikle seçim dönemlerinde halkın karşısına etkileyici kampanyalar ve işlevsel vaatler ile sık sık çıkar.
Türk halkı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan yeni devletle beraber tanışır, demokrasiyle. 20. yüzyıl başlarındaki Türk halkı için herkesin eşit oy hakkına sahip olduğu bir sistem fevkalade yenidir. Alışmaları da biraz zaman alacaktır. Öyle ki 1950’ye kadar tam anlamıyla bir demokrasi oluşturulamamıştır çokça kez denense dahi. Nihayetinde muhalefet partilerle tanışılsa da sonraları demokrasi çokça kez sekteye uğramıştır bazen silahlı bazen yazılı başkaldırılarla.
Öyle ya da böyle, demokrasi hayatımızda önemli rol oynayan seçimler, vaatleriyle var olmuştur. Bu yazımda yer yer “ihtiyacımız bu mudur gerçekten?” dedirten yer yer de “bunu nasıl yapacağız” diye kara kara düşündürten vaatlerden bahsedeceğim.
Enflasyon, yıllara meydan okurcasına devam eden bir problem Türkiye’de. Partiler, halkın ihtiyaçlarına yönelik vaatlerde bulunmaları gerektiğini iyi öğrenmiş olacak ki her seçim zamanı hepsi bu enflasyon meselesini çözeceğini vaat eder. Ancak vaatlerin, seçimleri kazandıktan sonra gerçekleştirmek için söylendiğini unutmamak gerekir.
Tansu Çiller’in ilgi çekici vaatleri şu şekilde devam eder:
“Her mahalleye bir milyoner.”
Daha sonraları bu vaat etrafında heyecanlanan kitleyi az bulmuş olacak ki arttır:
“Her mahalleye yüz trilyoner!”
İhtiyaçlara cevap veren vaatlerden biri de İBB Başkanı Sosyal Demokrat Halkçı Partili Nurettin Sözen’den 1989’da gelmişti:
“Her mahalleye otomatik çamaşırhane, üstelik bedava!”
1991’de “Kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim!” diyen, “Her aileye bir ev bir araba!” vaatlerinde bulunan Süleyman Demirel’in seçim sonrası hali ise Fikret Kızılok’un “Demirbaş” parçasına yansımıştır. Vaatleri hatırlatılan Süleyman Demirel “Dün dündür bugün bugündür!” açıklamasıyla realist bir yorum getirir seçim kampanyalarına.
3 Kasım 2002 erken seçimlerinde asabi tavrıyla dikkatleri üzerine toplayan ancak sandıktan pek de başarılı çıkamayan LDP başkanı Besim Tibuk da şüphesiz enteresan bir vaatte bulunur:
“Ne varsa satacağız, bu TRT’yi de satacağız bunu bilin!”
Besim Tibuk’un futbol camiasını ilgilendiren bir vakti daha vardı pek çoğumuza ilginç gelen: “Ofsaytı kaldıracağız!” Fazla gol atmanın kötü bir şey olmadığını savunuyor, bu hususta engelleri kaldırmak lazım geldiğini düşünüyordu Besim Tibuk.
İslamcı bir ulusalcı olan “Milli ekonomik planı” ile kalkınacağımızı savunan BTP Genel Başkanı Haydar Baş, 2007 genel seçimlerinde alışık olmadığımız uygulamalar vaat etti. Asgari ücret 5000, ev hanımı maaşı 1500, vatandaşlık maaşı 1000 lira olacak; üniversite sınavı kalkacaktı. Bu kampanyaya göre işçiler, ev hanımları, tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve öğrenciler hakkına sahip çıkardı BTP’ye oy verirse.
Genç parti kurucu başkanı Cem Uzan’ın 2007 seçimlerinde mazotun 1 lira olacağına dair vaatlerini de unutamayız. Ayrıca Cumhuriyet’in 100’üncü yılı olan 29 Ekim 2023’te 18 yaşını geçmiş ‘doğuştan’ Türk vatandaşı tüm herkese 10 bin euro yardım yapacaklarını da 2023 genel seçimleri için eklemiş bulunmakta.
Sıra dışı vaatlere tek şahit olan halk biz değiliz tabii ki. 2012’de Amerika Birleşik Devletleri’nde Vermin Supreme isimli aday her vatandaşa küçük bir at vermeyi vaat etmiş mesela. Shobha Chauhan’ın da 223 milyon çocuk geline ev sahipliği yapan Hindistan’da çocuk evliliğinde polisin karışmasını engelleyecekleri yönündeki vaadinin de geri kalır yanı yok.
1916’da Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimini “bizi savaştan uzak tuttu” sloganıyla kazanan Wilson’un 34 gün sonra Almanya’ya savaş ilan etmesi, gerçekleştirilemeyen vaatler tarihine kanla ödenmek zorunda bırakılan bir yalan olarak geçti. kanla ödettirilen bir başka vaat de 1964’te Lyndon B. Johnson’ın ABD askerlerini okyanus ötelerine Asya’ya savaşmaya kesinlikle göndermeyeceğine dair söylediği keskin ifadelerdir kuşkusuz. Vietnam Savaşı’na ABD’nin, Johnson’ın başkanlık döneminde girdiğini düşününce politikaları ve vaatlerinin tezatlığı sebebiyle ilginç vaatler kategorisine girmeyi hak ediyor.1
Seçimler; egemenliğin koruyucusu, kalkınmanın mihenk taşı, vatandaşlık haklarının en önemlisidir. Bu kadar derin anlamlara sahipken, seçimler oy kullanmak vatandaşlık görevi haline gelmiştir. Oy verirken şüphesiz vaatler seçmenler olarak bizi etkiliyor, karar vermemizde de yardımcı oluyorlar. Vaatleri incelememek ne kadar bilinçsizceyse salt vaatlere inanmak da bilinç göstergesi değildir.
Seçim sonralarının, zamanın tüm sesiyle yankılandığı, dün ve bugün kavramlarının en sert hatırlatıldığı dönem olduğunu unutmamak gerekir.
KAYNAKÇA:
https://www.cnnturk.com/yasam/diger/en-unutulmaz-secim-vaatleri
https://www.axios.com/2017/12/15/10-big-broken-promises-of-past-presidents-1513301978