Joe Wright’in yönettiği İtalyan yazar ve akademisyen olan Antonio Scurati’nin 2018 de yayımlamış olduğu aynı isimli romanından uyarlama mini dizidir. Dizi (M. Il figlio del secolo),1920’lerdeki Mussolini’nin erken siyasi yaşamına odaklanmaktadır. Dizi 5 eylül 2024’de 81. Venedik Film Festivalinde prömiyerini yapmış ve 10 Ocak 2025’te Sky Atlantic’te yayınlanmaya başlamıştır. Türkiye izleyicisi ile geç olsa da buluşan diziyi MUBİ platformundan şuan da izleyebilirisiniz. Dizinin başrollerini birçoklarının Jack London’ın aynı isimli romanı Martin Eden filmininde oynayan Luca Marinelli (Mussolini), Francesco Russo (Cesare Rossi), Barbara Chichiarelli (Margherita Sarfatti) paylaşıyor.
Dizi, Mussoli’nin Fasci Italiani di Combattimento’ yu kurmasından 1924’te sosyalist siyasetçi Giacomo Matteotti’nin suikastine ve 3 Ocak 1925’te Parlemonta’da yaptığı konuşmaya kadar olan erken dönem kariyerini konu alıyor. Mussolini dizi içerisinde “kötü bir diktatör” değil dönemin toplumsal kaosunda yükselen bir figür haline nasıl geldiğini anlatıyor. Mussolinin nasıl taraf değiştirdiğini (sosyalist kökenlerinden kopuşunu), faşist hareketi örgütleyişini, şiddet ve propagandayı nasıl kendi lehine çevirdiğini izliyoruz.

Mussolini zaman zaman dizi içerisinde seyirciye bakar ve o şekilde konuşur (dördüncü duvarı kırar) bu da seyircinin Mussolini ile daha yakın bir bağ kurmasını sağlar. Sinematografik açıdan da oldukça baskın açılar hakimdir dizide. Wright yakın kamera planlarını kullanarak Benito’nun baskın karakterini izleyiciye çok net bir şekilde ifade etmiştir. Kalabalık sahnelerde kamera kontolsüzdür bu da o zamanki İtalyanın kaotik ruhunu bizlere yansıtır. Dizide renkler genelde soluk ve kirli tonlardadır genelde filmlerde gördüğümüz o italyan canlılığı yoktur. Çünkü altan alta verilmek istenen mesaj faşizmin belli belirsiz yükselişidir. Dizi, izleyeci ile daima bir interaktivite içindedir, izleyiciyi rahatsız eder. Geçişler çok hızlıdır, miting sahneleri gerçek mitinglerden çok daha teatral ve hatta grotesk denilebilecek bir hava da geçer.

Dizi aslında günümüz politik atmosferinden de küçük küçük enstateler içerir.
O zaman ki gazeteler,mitingler ve söylentiler nasıl gerçekleri değişitir çok net görebiliyoruz. Medya, bilgi aktaran tarafsız bir araç değil,halkı ve politikayı yönlendirmenin bir aracı olarak gösterilir. Bu yönüyle de dizi faşizmin İtalya da ki yükselişini yanlızca zor yoluyla değil aynı zamanda Mussolinin manipülasyon ve iletişim becerisinden geçtiğini bizlere gösterir. Ayrıca dizide Mussolinin kişisel yaşamından da farklı kesitler izleriz. Ailesi ile olan ilişkisi özellikle karısı Rachele Mussolini olan ilişkisi Benito için faşist ideolojideki yerini korumak için kullanılır. Rachele, ev hanımıdır her zaman itaatkar bir eş ve anne rolündendir. Rachele sayesinde Benito politika da eşine sadık bir aile babası gibi gözükür öte yandan metresleriyle olan ilişkisinde çok daha karanlık ve saldırgan rolünü görürüz. Dizi Mussolinin kadınlarla olan ilişkisini romantize etmez aksine onun bu ilişkiler yumağında kadınları nasıl “harcanacak bir nesne” olarak gördüğünü gösterir bizlere. Mussolini’nin kadınlar ve aile hayatındaki ilişkileri bize faşizmin “iki yüzlü” ahlak anlayışını hatırlatır.
Kaynakça:

