Toplumlar kültürleri, değerleri ve tarihleri üzerine kuruludur lakin toplumları yaşatan unsur eğitimdir. Toplumlar mazilerini, ötesinde içinde bulundukları anı ve gayelerini geleceğe eğitim vasıtasıyla taşırlar. Zorunlu eğitim, yeni nesilleri topluma potansiyel bireyler olarak kazandırma amacı taşır; toplumun üzerine kurulduğu unsurları, devletin yasalarını, ilkelerini öğretir; bu, devletin yaptığı başlıca yatırımlardandır. Eğitim, okul duvarlarıyla kısıtlanmış bir mefhum değildir; toplum ve fertler her bireyin eğitiminde önemli bir etmendir çünkü eğitimle aktarma amacı gösterdiğimiz kültür ve değerler anlatılarak değil yaşanılarak, maruz kalınarak öğrenilir.  

Keza zorunlu eğitim, çocukların ve gençlerin toplumun birer bireyi olarak yetiştirilmesini önceler ve gündelik hayatta toplum bu eğitimi sağlayan unsurların başında gelir; bunlara binaen toplumun eğitim düzeyi önem arz eder. Bir toplumun gelişmişliğini ve kalkınmasını eğitime verdiği değer tayin eder. Bugün eğitim kurumları ticarethaneye dönmeye yüz tutmuşsa, bu kutsal mesuliyet istismar edilmeye yeltenilmiş ve buna göz yumulmuşsa toplum olarak bulunduğumuz durum belirlidir; toplumun eğitime verdiği değer ve güven bugün apaçık ortadadır. “Hiçbir şey olmazsam öğretmen olurum.” söylemini oluşturan algı durumu özetleyen bir emaredir.

  “Zorunlu öğretim neredeyse sonsuzcasına esnek, istihdam ihtiyaçlarına göre kasılıp gevşeyen olağanüstü bir iş yaratma projesidir.” diye belirtir Gatto lakin günümüzde bu yapılandırmayı görememekteyiz. Yüksek öğretim kurumlarından mezun olan bireylerin istihdam sağlayamaması eğilimin ihtiyaca yönelik olmadığının göstergelerindendir üstelik bu eğilimin önemli bir kısmı da yeterli imkan dahilinde olmadığından öğrencilerin ilgi alanlarının dışında gerçekleşmiştir. Bu durumdan pay alan bir alan da öğretmenliktir lakin geçtiğimiz o acı hadiselerden sonra bile sesini çıkarmakta zorlanan ve daha kötüsü bu tutuma alıştırılmış olan eğitimin ekseriyetinin ne yazık ki etki gücünün bulunmadığı görülmektedir. Devletin eğitim alanındaki ve bunun ötesinde öğretmenlik üzerine olan kayıtsızlığını bu artan eğilimle bağdaştırmak mümkün: halihazırda bekleyen istihdam ihtiyacı ve beraberinde eğitimde sürdürülebilirliğin bir endişe taşımaması.

Eğitime olan ilginin aksine ülkemizde üniversitelere olan istek ve eğilim inanılmaz bir artış göstermiştir. Toplum genelinde çoğu kişinin bu eğilimi göstermesindeki sebep üniversite diploması olmadan iyi bir iş ve kariyer sahibi olunamayacağının düşünülmesidir ki artan mezun sayısıyla beraber diplomaların artık iş sahasındaki niteliğinden arındırıldığı, iş adına bir anlam ifade etmediği görülmektedir. Ayrıca mesleki ve teknik liselerin arzdan yoksun olduğu bir lise eğitimimizin sonunda bulunan bir öğrencinin herhangi bir uğraş ve beceri edinimi sağlamadan, herhangi bir alanda deneyim edinmeden bitirdiği zorunlu eğitim sonrası iş olanaklarının da bir nevi kısıtlandığı gerçektir, bu durum üniversitelere olan eğilimde yüksek artışa neden olmaktadır.

Eğilimdeki artış, bu yüksek eğilimi gösterenlerden bazılarının zor iş şartları altında çalışmaktan çekinmesinin sonucu kaçış noktasının üniversiteler olduğunu düşünmesinden de kaynaklanır. Bu eğilimin en büyük destekçisi ise aileler olarak ortaya çıkmaktadır, “helikopter aile” kavramının yaygınlaşması sonucu ebeveynler çocuklarını aile bağlamından koparmamak için bu eğilimi göstermektedir. Bunların sonucu olarak üniversiteye tabiri caizse “kapağı atmak” en makul seçenektir. Ama unutulmamalıdır ki bugün üniversitelere kapağı atan bu bireylerden bazıları vakti geldiğinde devlete “kapağı atacak” ve devletini temsil eden birer memur olarak görevlendirilecektir. Bu eğilimin sonucunda çoğu şehre yeterli akademik personel ve fiziki donanıma sahip değilken yeni üniversiteler ve fakülteler açılmıştır. Eşit eğitim imkanı her ile üniversite açmak değil, her öğrenciye eğitimi için gerekli olan ihtiyaçları ve imkanları sağlamaktır.

Yeterli bir niceliğe kadar nitelik başat endişe kaynağı olmasa da devam eden süreçte nitelik nicelikten önce gelir. Devletin bu eğilimi desteklemesinin sebebi yetersiz istihdamı geçiştirmektir; bireylerin eğitim hayatları zarfınca yahut kısa vadeli süreçler boyunca istihdam ihtiyacını geciktirmek, açığı kapatmaktır. Ama toplumun bu eğilimi sürdürmesindeki asıl neden örgün eğitimin bireyi yetersiz yetiştirmesinden kaynaklanır. Birey, okulda kendini topluma kazandırabilecek olan öz bilinci edinememiştir. Eğitimin en temel ve önem arz eden emellerinden biri de bireyin kendini tanımasını sağlamaktır. Elde edemediğimiz bu “öz bilinç” kavramının üniversitelerde sağlanacağına dair umutlu düşüncelerde olsak da bunun olumlu sonuçlandığını göremiyoruz. Bilakis aklın standartlaştırıldığı bir öğretim içerisindeyiz.

Evet, zorunlu eğitim birer istisna var etme gayesine sahip değildir, zorunlu eğitim bireyleri toplum standartına uygun yetiştirme üzerinedir lakin amaç “yönetilebilir yığınlar” oluşturmak değildir. Burada önem arz eden unsur eğitimle öğrencilerin Öğretmenlik Mesleği Kanununda belirtildiği üzere “ Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş erdemli insanlar olarak…” yetiştirilmesidir. Ne yazık ki günümüzde bu değerler eğitimini ve aşılayışını beceremediğimizden ötürü toplum bu ihtiyacını karşılamak için çareyi daha fazla eğitimde arıyor, asıl olarak yaptığımız ise arayıştan öte bir kaçıştır.

  Türkiye’nin gelişen sürecinde aksattığı en önemli unsur eğitimdir. Türkiye, kaybettiği ruhunu yeniden bulma süreci içerisindedir; çözüm ise sorunun kaynaklandığı yerdedir, eğitim.

Kaynakça

Gatto, J. T. Eğitim, bir kitle imha silahı: zorunlu eğitimin karanlık dünyasına bir yolculuk, Edam Yayınları

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2024/10/20241018-1.htm

Leave a Reply