Hollywood’un vitrini uzun zamandır aynı: kırmızı halılar, kusursuz yüzler, milyar dolarlık
yapımlar… Ancak bu vitrinin ardında; sömürülmüş çocukluklar, bastırılmış çığlıklar ve
yıllardır üzeri örtülen cinsel istismar vakaları yatıyor. Judy Garland’ın sistemli olarak
uyuşturucuya alıştırılmasından, Weinstein’ın otel odalarında tehdit ederek susturduğu
kadınlara, Epstein’ın jet listelerinde yer alan suskun elitlere kadar… Bu endüstri yalnızca
yıldızlar yaratmadı; aynı zamanda bu yıldızların nasıl kontrol edileceğini, istismar edileceğini
ve gerektiğinde sessizlikle yok edileceğini de öğretti. Genç kadınlara itaatin nasıl
alkışlandığını, direnişin nasıl yalnızlaştırıldığını gösterdi. Bedenin bir rol, sessizliğin ise bir
bedel olduğunu ezberletti. En sonunda, bizim gibi izleyicilere sadece parıltıyı bıraktı;
ardındaki istismarı, baskıyı, çöküşü görünmez kıldı.
YILDIZ OLMAKLA BAŞLAYAN TÜKENİŞ
1939’da, Oz Büyücüsü vizyona girdiğinde Judy Garland yalnızca 16 yaşındaydı. Stüdyo
baskısıyla kilo vermeye zorlandı, amfetaminle ayakta tutuldu, geceleri sakinleştiricilerle
uyutuldu. O yaşta aldığı iltifatlar ve övgüler, bir ömür boyu sürecek bir bağımlılığın ve
baskının üzerini örttü. Garland, bu kurulmuş sistemin insanı nasıl içeriden tüketip çaresiz
bıraktığının en büyük örneklerinden biri olarak anıldı. Aynı şekilde, Hollywood’un birçok
kadın yıldızı benzer şekilde istismar edildi, baskı altında çalıştı ve ruhsal olarak çökertildi.
Marilyn Monroe, güzelliği pazarlama aracına dönüştürülen bir başka kurbandı. 20’li
yaşlarının başında stüdyoların “seks sembolü” baskısıyla giydirildi, konuşturuldu,
yönlendirildi. Kendi hikâyesi yoktu; ondan istenen bir persona vardı. Setlerde uyuşturucuya
alıştırıldı, özel hayatı medyatikleştirildi, psikolojik sağlığı göz ardı edildi. Monroe 36 yaşında
hayatını kaybettiğinde hâlâ kontrolü eline alamamıştı.
WEINSTEIN
Yıllar sonra yine pek bir şey değişmedi. Aynı baskılar, aynı yapımcılar, çıkarcı zenginler…
2017 yılında patlayan bu skandal, yalnızca bir adamın suçlarını değil; Hollywood’un on
yıllarca süren suskunluğunu açığa çıkardı. Gwyneth Paltrow, Angelina Jolie, Rose McGowan
gibi isimler, Weinstein’ın yıllarca nasıl bir istismar düzeni kurduğunu anlattı. 2005 yılında
kırmızı halı röportajında, “Genç oyunculara ne tavsiye edersin?” sorusunu alan Courtney
Love, şöyle cevap vermişti: “Eğer Harvey Weinstein sizi partisine davet ederse, gitmeyin.”
Bu sözler o dönem çok ciddiye alınmadı. Hatta Love, bu açıklamasından sonra bazı kişiler
tarafından “kara listeye” alındığını ve sektör dışına itildiğini de söylemişti. Ancak 2017’de
skandal patladığında, bu video yeniden gündeme geldi ve herkes Courtney Love’ın aslında
yıllar önce söylediğini fark etti. Ama esas mesele şu soruda yatıyordu: çoğu oyuncu, yapımcı,
hatta ünlü dünyasında ki herkes biliyorsa neden çoğu susmayı tercih etti? Aslında bunun
cevabı da yine aynıydı, sistem sadece istismarı değil, sessizliği de örgütler. PR şirketleri,
avukatlar, basın danışmanları; hepsinin görevi gerçeği değil, imajı korumaktı. Weinstein
yıllarca işine devam etti. Kadınlar ise yalnız bırakıldı.
EPSTEIN
Jeffrey Epstein skandalı, Hollywood’un güce nasıl boyun eğdiğini gösteren en çarpıcı
olaylardan biri oldu. Epstein herkesi örgütlemişti, bağlantıları çok kuvvetliydi. O yüzden
insan aklına gelemeyecek kadar iğrenç şeyleri, büyük bir özgüvenle yapabiliyordu. Genç
kızlara kariyer, burs hatta sadece “ünlü insanlarla tanışma” vaadiyle yaklaşan Epstein, bu
kızları ilk etapta masaj işine yönlendiriyor, ardından sistematik istismara başlıyordu. Bu
sürece çoğu zaman başka genç kızlar da aracı ediliyor, zincir bu şekilde büyütülüyordu.
Epstein, bu kızları çoğu zaman lüks vaatlerle kandırıyor, bazılarını özel uçağıyla Little Saint
James adlı özel Karayip adasına götürüyordu.
Adada Epstein’ın yanında kaldığı bilinen isimler arasında iş insanları, akademisyenler,
politikacılar ve bazı Hollywood figürleri vardı. Uçuş kayıtlarında yer alan isimler arasında
Kevin Spacey, Chris Tucker, Bill Clinton ve hatta Stephen Hawking yer alıyordu. Bu
ziyaretler kimi zaman “özel seminerler”, “sosyal etkinlikler” ya da “bilimsel toplantılar”
olarak gösterildi. Ama o adada ne olduğu, yıllar sonra kurbanların anlattıklarıyla gün yüzüne
çıktı.

Epstein’in satın aldığı ada: Little Saint James
Bazı kızlar 14-15 yaşındaydı.
Bazıları pasaportlarına el konularak adada tutuldu.
Bazıları yalnızca birkaç saatlik “toplantılar” için getirildi.
Kimi susturuldu, kimi satın alındı, kimi yıllarca konuşamadı.
Epstein’ın kurduğu bu ağda yer alan kurbanların çoğu hâlâ konuşamıyor. Bazıları susturuldu,
bazıları kendi içlerine gömüldü. Kim bilir, bu travmaların ardından kaçının hayatı altüst oldu,
kaçının zihninde onarılması mümkün olmayan izler kaldı. İki kurbanın intihar ettiği biliniyor.
Ve 20 yıl boyunca, bu adamlar (bu sistemin içindeki elitler) hiçbir bedel ödemeden, güle
oynaya o adada istediklerini yaptılar. Kimi jetine bindi, kimi “etkinliklere” katıldı, kimi
sadece izledi. Ama hiçbirinin adı, kurbanlar kadar zarar görmedi.
BROOKE SHIELDS
Brooke Shields için özel bir başlık açtım çünkü bana göre Hollywood’da en çok istismara
uğramış kişilerden biri. Henüz 11 yaşındayken rol aldığı Pretty Baby filminde annesi
tarafından oynatıldığı sahneler, bugün hâlâ tartışmalı. Bir çocuğun kameralar önünde
yetişkinleştirilmesi, cinselleştirilmesi ve bunun “sanat” adı altında meşrulaştırılması,
Hollywood’un ne kadar uzun süredir istismarı normalize ettiğini gösteriyor. Shields daha
sonra Blue Lagoon gibi filmlerde de aynı şekilde kullanıldı. O yaşta bir kızın vücudu dünya
genelinde posterlere basıldı, televizyonlarda dolaştırıldı, pazarlama nesnesine dönüştürüldü.
Annesi onun menajerliğini yapıyordu. Ama onu korumak yerine, sektörün istediği şekle
sokmaya çalıştı. Brooke Shields bu süreçte ne hissettiğini yıllarca söyleyemedi. Gerçekleri
yetişkinliğinde, artık sistemin dışında kalabildiğinde anlatabildi. Travmalarının uzun vadeli
etkilerinden, beden algısının nasıl çarpıtıldığından ve aslında çocukluğunu nasıl hiç
yaşayamadığından bahsetti.

Brooke Shields, Calvin Klein Reklamı,1980
Onun hikâyesi, Hollywood’un çocukları nasıl erkenden büyüttüğünü, onları nasıl kullanıp
sonra “unutulmuş yıldızlar” kategorisine attığını anlamak için en çarpıcı örneklerden biri.
Genel olarak baktığımızda çok fazla insan istismar edilmiş, susturulmuş, unutulmuş. Bazıları
hayatta kalmayı başardı ama hiçbir zaman eski hayatlarına geri dönemedi, bazıları ise
sessizce kayboldu, arkalarında kimsenin sormadığı sorular bırakarak. Herkesin izlediği ama
kimsenin durdurmadığı bir sistemin içinde geçip gitti hayatları. Ne hissettikleri, ne
yaşadıkları tam olarak bilinmedi; çünkü anlatmalarına ya izin verilmedi ya da anlattıklarında
kimse dinlemedi. Ve belki de en acısı, tüm bunların normalleşmiş olmasıydı.
KAYNAKÇA:
https://www.tmz.com/watch/0-ka2jzxot/
https://www.npr.org/2023/05/04/1173956903/jeffrey-epstein-island-sold-st-james
https://fashionmagazine.com/style/brooke-shields-still-calvin-klein-icon/


