Hayat çok yekpare, bir ya da iki sorudan sonra bitiyormuşçasına sıkıcı. Belli
seçenekleri tercih ettikten sonra da yaşanacak çok farklı bir şey kalmıyor. Sabahım aynı,
akşamım aynı; günlerim aynı, aylarım aynı… Ömrüm aynı günlerin varyasyonundan
oluşuyor. Tekdüze bir döngüde tıkılı kaldım. Bu döngüde mutluyum sanırım, bunu düşünmeye vaktim yok. En azından dar bir döngüdümde rahatım. Sanırım rahattım, rahat olup olmadığımı sorgulayacak zamanım yok.

Hayat durmadan, çok hızlı bir şekilde ilerliyor. Elimde olan sınırlı zamanın içini önemli
bir şeyler ile dolduramıyorum ve bu zaman kum misali elimden kayıp düşürüyor. Hep daha
fazlasını yapmak, daha fazlası olmak ve bir şeyler başarabilmek istiyorum ama sadece elimde biri
diğerinin aynısı olan beş günüm var. Elimde olan beş günümü altı yapmak için yapabileceğim bir şey
yok. Sayılı günlerimin sayısını artırmak için yapabileceğim yok ve açıkçası bu sayıyı artırmak gibi bir niyetim de yok.

Daha hayatımı yaşamadan hayatımın çoğunun bittiğini ve önümdeki yolların daraldığını düşünüyorum.
Geçmişimde elimde olan tüm olanaklarımı israf etmiş, savurgansızca kullanmışım; tercihlerimi hep yanlış yönde yapmışım sanki. Şimdi ise elimde kalanlarla yetinmeye çalışır gibiyim ama elimde kalanlar bana yetmeye çalışmıyor. Yine de tüm bu sözlerden sonra gelecekten de ne beklediğimi bilmiyorum hatta hayattan ne istediğimi, hayatımda neyi arzuladığımı bilmiyorum. Bildiğim hiçbir şey yok. Neden geçmişi sevmediğimi, neden geleceği beklerken aynı zamanda içimde bir korku dalgasının oluştuğunu bilemiyorum. Bu soruları kendime soramıyorum, oku kendime çeviremiyorum. Kendimi ve istediklerimi
anlamadan, anlayamadan beş günüm geçecek ve bitecek.

Hayatta amaçsızca savruluyorum. … Şunu yapmalıyım ama aynı zamanda bunu da yapmalıyım. Durup düşünmeye, bir şeyler hissetmeye, bir şeyleri anlamaya vaktim yok. Kısacası hiçbir şeye zamanım yok.

Sadece var olan beş günümün elimden kayıp gitmesini izleyeceğim. Günlerimin kayıp gitmesini
izlemenin dışında elimden gelen tek şey umut etmek. Elimde kalan tek şey ummak olduğu
için ben de umacağım. Farklılığı umacağım, döngümün kırılmasını umacağım; soru sorabilmeyi, oku kendime çevirebilmeyi umacağım ama yalnızca ve yalnızca umacağım. Yalnızca umacağım çünkü eyleme geçemem, seçeneklerim tükendi ve kalan yollarım var olsa bile sınırlı sayıda.


Zamanın hızlı aktığını, vaktimin sınırlı olduğunu biliyorum ve bu bilgi hiçbir işe yaramadan beni düşünceler sarmalına itiyor. Sarmaldan çıkmak istiyorum, çıkamıyorum. Var olan beş günüm de bu sarmal ile üçe düşüyor zaten. Beşten üç…Yapılacaklar çok fazla, gidilecek yol çok uzun ama yapılacaklar yapılmış ve gidilecek yollar aşılmış gibi hissediyorum. Kalanlar sadece kalıyor ve ben öylece bakıyorum. Durmuş bekliyorum, üç günümün de bitmesini. Diğer günlerimle aynı akışa sahip olan üç gün, farklı olamayacak olan üç gün ve sonra iki ve de bir…


Hayatta daha fazla yapabileceğim hiçbir şey kalmadı sanki ama yapılacak çok fazla
şey var, hissedilecek tüm duyguları hissettim gibi ama daha hissetmediğim yeni duygular var.
Her şeyi deneyimledim ama daha hayatımın başındayım. Hayatımın başında tecrübesizce
bekliyorum.

Leave a Reply