Sofra Sırları, yönetmenliğini ve senaristliğini Ümit Ünal’ın yaptığı, oyuncu kadrosunda Demet Evgar, Alican Yücesoy, Fatih Al, Ferit Aktuğ ve Elit Andaç Çam gibi kıymetli isimlerin yer aldığı 2017’de çekilmiş bir film. Böyle bir girizgahla filmi basitleştirme cüretinde bulunmuş olsam da kesinlikle sıradan bir film değil, iyi ki de değil. Zaten filmin yönetmeni ve senaristi olan Ümit Ünal da en iyi filmlerinden olduğunu söylemiş Sofra Sırları için. Burada bir parantez açarak Ümit Ünal’ın senaristliğinden ve yönetmenliğinden bahsetmek yerinde olabilir bu sayede onun Sofra Sırları’nı kendisinin en iyi filmlerinden görmesinin filmin kıymeti bakımından neden önemli olduğu anlaşılabilir.
Ümit Ünal Kimdir?
Ümit Ünal, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nün 1985 mezunlarındandır. Başlangıçta senaryo üzerine çalışarak çok sayıda önemli esere imza atmış olsa da daha sonra “Sinemada kendine dair dertler anlatmak istiyorsan tek yolu yönetmenlik. Senaryoculukla olmuyor.” diyerek yönetmenliği hayatının merkezine almıştır. Fakat yine de senaristlikten vazgeçememiş, çoğunlukla yönetmenliğini yaptığı filmlerin senaryolarını da yine kendisi yazmıştır. Zaten hak verilecektir ki genellikle yaratıcı zekaların halihazırda yaratılmış olanlarla çok fazla işi olmaz. Ümit Ünal da fikrimce tam olarak böyle bir karaktere sahiptir çünkü eserlerinden de anlaşılabilir ki onun hayal gücünü kısıtlamak olsa olsa bağımsızlığını güçlendirmek olacaktır.
İşte onun bu minvaldeki karakterini görebilmek hem neden senaryodan vazgeçemediğini anlamak hem de bu yazının konusu olan Sofra Sırları’na daha yakından bakabilmek için önemlidir. Parantezi kapatmadan, adet gereği, birkaç senaryosunu ve filmini anmak meraklısı için faydalı olacaktır. Hayallerim, Aşkım ve Sen, Berlin in Berlin, Yaz Yağmuru ve Anlat İstanbul senaryolarını yazdığı meşhur bazı filmlerdir ve 9, Ara, Nar, Gölgesizler ve Ses ise yönetmenliğini yaptığı eserlerdir.
Filme Dair
İşte böyle başarılı bir sinemacının en iyi filmlerinden olan Sofra Sırları’na gelirsek film, bir ev kadını olan Neslihan’a dairdir. Neslihan günlerini, akşam işten gelecek olan beyi Ethem’in karnını en güzel nasıl doyuracağını düşünerek geçiren, biraz saf, çokça anaç, niyetinin güzelliği yüzüne vurmuş bir kadındır. Ancak takdir edersiniz ki bütün bu özellikleriyle dikkat çektiği ve önemsendiği tek mekan Ümit Ünal’ın senaryosudur. Kendi dünyasında ise tamamen silik, görünmeyen, insanların sadece ondan faydalandığı, umursanmayan, en çok da eşi tarafından yok sayılan bir kadındır Neslihan. Artık hayatındaki baskıyı, bunalımı, depresyonu ve renksizliği kanıksayışını dahi kanıksadığı günlerde kafasında bir ışığın çakmasına neden olan tek şey izlediği yemek programıdır. Öyle ki kendisini mütemadiyen programdaki aşçının yerine koyar ve hayatının hicvi niteliğinde ironik monologlarla tarifler anlatır. Bu tariflerin en önemlisi çerkez tavuğudur ve der ki mesela Neslihan “Efendim çerkez tavuğu nefis bir meze. Ethem’e biraz çerkez tavuğu biraz salata ver, doyar…”
İnsan midesiyle tuhaf bir canlı olsa gerek bütün bu masumane görünen sahnelerin ardında kıyametin sesleri işitilse de izlerken insanın canı çerkez tavuğu çekmeden de duramaz. E kıyamet de aslında bundan kopar ya biri yerken birinin bakması hiçbir zaman hayra alamet olmamıştır. İşte bu şekilde film Neslihan’ı ve hayatını seyirciye kısaca tanıttıktan sonra kalanı artık mutfak yaratıcılığına sahip ezilen ve yok sayılan bir kadının isyanı niteliğinde küçük bir kıyametin kopuşunu seyirciye sunar.
Oyunculuklara Dair
Oyuncu kadrosundaki isimlerin başlı başına başarılarına ve yeteneklerine değinmenin şu noktada pek bir katkısı olmayacaktır ama önemli olan bu oyuncuların birbirleriyle yarattıkları sinerjidir. Fatih Al mimikleriyle, duruşuyla, kaçışıyla artık Ethem olmuştur seyirci için. Ancak Elit Andaç Çam da soğukluğu ve tedirginliği ile Fatih Al’ın ayrılmaz bir parçasını oluşturmuştur. Ethem’in dostları Ahmet ve Mehmet olarak Ferit Aktuğ ve Emrah Kolukısa beceriksizlikleri ve utanmazlıkları ile Fatih Al’ı tamamlamışlardır. Ferit Aktuğ zaten böylesi haylaz ve saf karakterleri canlandırmakta çok başarılıdır. Alican Yücesoy ise karizmatik bir komiser olarak Demet Evgar ile bir bütünlük oluşturmuştur yani Neslihan’ın süperegosu niteliğinde özellikler taşımaktadır. Demet Evgar ne kadar aciz görünmekteyse Alican Yücesoy o kadar güçlü görünmekte, Demet Evgar ne kadar soğukkanlı görünmekteyse Alican Yücesoy da o kadar çaresiz görünmektedir. İşte böyle karakterlerin kişisel özelliklerinin başarısının yanına bir de böyle bir cast seçimi senaryoyu da bir adım ileri taşımıştır.
Tüm bunlarla beraber eklemek gerekir ki özellikle Demet Evgar böyle bir psikopat karakteri canlandırmak için biçilmiş bir kaftandır. İyi ki de adı geçen diğer oyuncularla anlaşılamamıştır ki mesela Hülya Avşar bunlardan biridir. Üstelik iyimser yanlarıyla Neslihan karakteri, bugün Bahar dizisine başrollüğünün ayak izlerini oluşturmaktadır fikrimce.
İşte böyle, Sofra Sırları sürreal ögeler içeren kara-komik bir filmdir. Sürreal çabaları Gaspar Noe’nin Enter the Void filmini aratmayacak güçtedir, karalığı Lars von Trier tonuna sahiptir, komikliği ise Demet Evgar’ın şahsına münhasırdır. Ancak daha önemlisi, Sofra Sırları kadının toplumdadaki yerinin, kadına atfedilen değerin sağlam bir hicvi niteliğindedir.
Aman insanoğlu midenizle hareket etmeyin, akıl ve vicdandır sizi aydınlıklara götürecek olan!
Kaynakça:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/akil/issue/37681/404403
https://www.bagimsizsinema.com/umit-unal-sanat-bir-varolma-bicimi-hayatta-kalma-araci.html