Futbolun Siyasetteki Rolü: Türkiye ve Dünyadan Tarihsel Örnekler

Türkiye’de futbol ve siyaset hiçbir zaman ayrı tutulamaz. Çünkü futbol II. Meşrutiyetin ilanından itibaren Türk toplum yapısında günümüze kadar yerini korumuştur. Bu bağlamda da Türkiye siyasi yapısını şekillendirmiştir ya da siyasi yapı tarafından şekillenmiştir. Futbol sadece futbol değildir gibi artık günlük hayatta neredeyse her gün duyabileceğimiz klişeleşmiş bu cümleden başka bir cümlenin, Türkiye’deki futbol ve siyaset ilişkisini daha iyi açıklayabileceğini düşünmüyorum.

Osmanlı’da Futbol ve Siyaset İlişkisi

Türk toplumu futbolla ancak II. Meşrutiyetin getirdiği özgürlük ortamında tanışabildi. Ancak Osmanlı’daki gayrimüslimlerin futbolla tanışıklığı II.Meşrutiyet öncesine dayanır. Bunun sebebi de II. Abdülhamit döneminin baskıcı istibdat rejiminin müslümanlara kıyasla gayrimüslimlerin sosyal hayatını çok etkilememiş olmasıdır. Çünkü Batı icadı bir sporun müslümanlar tarafından oynanması dönemin otoriteleri tarafından caiz sayılmamaktaydı ve gayrimüslimlerin kendilerine ait birer mahkemelerinin olması, onları bu kısıtlamalardan kısmen muaf tutmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nda gayrimüslim azınlığın futbolla olan erken tanışıklığı haliyle onları İstanbul futbolunda daha söz sahibi ve tecrübeli bir sınıf konumuna getirmiştir. Sırasıyla Rumların, Ermenilerin ve Yahudilerin o dönem başlıca bilinen takımlarına Elpis FC, Dork ve Makkabi SK örnek verilebilir.1

II. Meşrutiyetin ilanıyla Türk gençlerinin de dönemin bu popüler sporu ile tanışması kaçınılmaz olmuştur. Mehmet Ali Gökaçtı, “Bizim İçin Oyna Türkiye’de Futbol ve Siyaset” adlı kitabında bu durumu şu sözlerle açıklamıştır:  “… bu oyunun kitleleri büyüleyici ya da en azından etkileyici bir yanı vardı. Bu oyun kendine has özelliklerinden ötürü bir meydan okumanın aracıydı.”  Futbolun siyasi potansiyelini ise şu sözleriyle dile getirmiştir: “

O günlerin koşullarında ‘düvel-i muazzama’ olarak tanımlanan üstün bir gücün mensuplarına karşı kafa tutabilmenin bir aracı haline gelecektir. Bu kafa tutabilmenin nedeni aslında onlardan üstün olduğunu ispat etmek için değil Batı karşısında yaşanan ezikliği ve geri kalmışlık halet-i ruhiyesini yenebilmenin ve Türkler’in de onlarla eşit özelliklere ve yeteneklere sahip olduklarını gösterebilme çabasıdır.”2

Galatasaray Spor Kulübü’nün kurucusu Ali Sami Bey’in “Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme mâlik olmak, Türk olmayan takımları yenmektir.”3 şeklindeki sözü de bu durumu özetler niteliktedir. Osmanlıcılık görüşünün yaşanan toprak kayıplarından dolayı zayıflaması, İttihat ve Terakki Fırkası mensuplarını Türkçü ve Milliyetçi bir çizgiye çekmiştir. Futbolun toplum nezdinde ciddi bir etkiye sahip olduğunu gözlemleyen partililer haliyle bu popüler sporu milliyetçi politikalarını yaymak için bir araç olarak görmekten çekinmemiştir. Ancak I. Dünya savaşının kaybedilmesi ve İttihat ve Terakki’nin uzun süreli olmayan iktidarının son bulması ile daha sonra bu tarz politikalardan yeni Türkiye Cumhuriyeti yararlanacaktır.

Galatasaray Başkanı Ali Sami Yen

Milli Mücadele Yılları ve Fenerbahçe’nin Rolü

Milli mücadele yıllarında yapılan maçlar ve o dönemdeki bazı takımların tutumları da önem arz etmektedir. Bu döneme en iyi örnek verilebilecek takımlardan biri Fenerbahçe’dir çünkü Fenerbahçe diğer iki İstanbul devine kıyasla işgalci güçlerle yaptığı maçlara çok daha fazla önem vermiştir. Fenerbahçeli futbolcular bu maçları milli iradenin birer yansıması olarak görmüşlerdir. Ayrıca şunu söylemeyi de unutmayalım ki Fenerbahçe o dönem eski İttihatçılar için adeta bir karakol işlevi görüyordu. Bunun sebebi o dönemin Fenerbahçe yöneticilerinin büyük bir çoğunluğunun eski İttihatçılardan oluşması ve işgalci güçlerin ilgisini çekmeden faaliyette bulunabilmek için Fenerbahçe’yi bir paravan olarak görmüş olmalarıdır. Fenerbahçe aracılığıyla milli mücadeleye finansal destek olunmuş ve Anadolu’ya su sporları tesisleri vasıtasıyla silah ve adam kaçırılmıştır.

İzmir takımlarına da gelecek olursak Altay SK ve Karşıyaka SK Milli Mücadele döneminde iki önemli simge kulüptür. Karşıyaka SK’nın renklerinden kırmızı Türklüğü, yeşil ise İslam’ı temsil eder. Altay SK’nın adı ise İttihat ve Terakki’nin futbol ile olan ilişkisi sonucu doğan bir takım adıdır. Ziya Gökalp’e danışılmış ve Orta Asya Türklüğünü esas alan Altay adında karar kılınmıştır.4 Bu iki takım, İstanbul’daki duruma benzer bir şekilde, futbolda söz sahibi olan azınlıklara karşı kurulmuştur. Ek olarak İttihat ve Terakki bu iki takıma da açık açık siyasi ve finansal desteklerini esirgememiştir. Milli Mücadele yıllarına geri dönecek olursak Karşıyaka ve Altay spor kulüpleri Yunan işgali sırasında İzmir’in Rum takımlarına karşı sahaya aynen İstanbul’da olduğu gibi Anadolu’daki milli iradeyi yansıtarak, İzmir halkına ümit tohumları serpmiş ve bir kez daha futbolun sadece futbol olmadığını kanıtlamıştır.

Fenerbahçe Spor Klübü, 24 Kasım 1918

Futbol ve Siyaset Arasındaki İlişkinin Yakın Tarihimizdeki Örnekleri

Futbol, dünya siyasetinde ciddi anlamda etkili olduğunu dünya kamuoyuna kanıtlamıştır. Özellikle gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerde futbol, belki de siyasi otoritelerin en güçlü maşasıdır. Çünkü genellikle demokratik gelişmişlik ile ekonomik gelişmişlik arasında bir korelasyon bulunmaktadır. Yetmişli yılların Arjantin’i, bu tarz ülkeler arasında verilebilecek harikulade bir örnektir; çünkü o dönemin Arjantin’i cunta rejimi tarafından idare ediliyor, siyasi tutukluların büyük bir çoğunluğu uçaklardan denize atılıp infaz ediliyor, her geçen gün rejimin vahşeti katlanarak artıyor ve askeri diktatörlük devraldığı ekonomik enkazı toparlayamıyor; halk günden güne fakirleşiyor. Cuntanın bu tür insanlıktan yoksun hareketleri, dünya kamuoyunun dikkatinden de kaçmıyor. Cuntanın politikası değil, özellikle hareketleri diyorum; çünkü daha sonraki yıllarda bu cunta hükümetini suçlayacak olan savcı Julio César Strassera’nın da dediği gibi: “Sadizm asla siyasi bir politika olamaz.”5 Dünya kamuoyuna da şirin ve demokratik gözükmek isteyen cunta hükümeti, ekonomik darboğazda olmalarına rağmen Dünya Kupası’nın ev sahipliğini Arjantin olarak üstleniyor. Cunta, dünya kamuoyunun gözünü boyamak ve halkın dikkatini ekonomik ile siyasi olaylardan başka bir yere çekmek için futbolu bir silah olarak görmekten çekinmiyor.

1978 Arjantin Dünya Kupası Finali, Arjantin Hollanda’ya karşı

Turnuvaya fırtına gibi başlayan Arjantin’in en büyük rakiplerinden biri olan Brezilya karşısında averajla tur atlayabilmesi için Peru maçını farklı bir galibiyetle sonlandırması gerekiyordu. Dönemin Amerikan dışişleri bakanı olan Henry Kissinger, Jorge Rafael Videla ile birlikte Perulu oyuncuların soyunma odasına gidip “şans diliyor.” Zaten Amerikan desteğiyle gelmiş bir hükümet için, Amerikan dışişleri bakanının böyle bir müdahalede bulunmasına şaşırmıyorum. “Asıl bu maçın sır perdesini aralayan olay ise, yıllar sonra bir devlet memurunun Arjantin’in Peru’ya gerçekten de 35 bin ton buğday ve silah gönderdiğini, ayrıca Arjantin Merkez Bankası’nın Peru’nun dondurulmuş olan 50 milyon dolarlık hesabını serbest bıraktığı itirafını yapmasıdır.”6 Açıkça Peru’nun şike yapması için yapılan bu siyasi müdahale, futbol ve siyaset ilişkisi açısından belki de kayda değer en büyük örnektir.”

Diktatör Jorge Rafael Videla ve 1978 Arjantin Dünya Kupası

Sonuç

Sonuç olarak, futbolun Türkiye’deki tarihsel ve siyasi bağlamda oynadığı rol, sadece bir spor olmanın ötesine geçerek toplumsal ve politik dinamiklerle iç içe geçmiş bir fenomen halini almıştır. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ve günümüze kadar uzanan süreçte futbol, hem bir ulusal kimliğin inşasında hem de siyasi söylemlerin ve stratejilerin bir parçası olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda futbolun Türkiye’deki etkisi, yalnızca bir spor müsabakasının ötesindedir. Toplumsal ve politik mücadelelerin bir aracı olarak işlev görmüştür. Futbolun, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde otoritelerin güçlerini pekiştirmek ya da eleştirel sesleri bastırmak amacıyla kullanıldığı bu tarihsel örnekler, sporun toplumsal ve siyasi yaşam üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Futbolun bu çok yönlü rolü, hem tarihsel hem de güncel dinamikler açısından derinlemesine incelenmesi gereken bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.

KAYNAKÇA

Asist Analiz. (2022, December 17). 1978 Arjantin: “Darbe ve şike sonrası gelen Şampiyonluk” | Aydınlanma Çağı [Video]. YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=5AfqcSgkMl8

Contributors to Wikimedia projects. (2024, August 20). Argentina v Peru (1978 FIFA World Cup). Wikipedia. https://en-m-wikipedia-org.translate.goog/wiki/Argentina_v_Peru_(1978_FIFA_World_Cup)?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=tc

  1. Gökaçtı, Mehmet Ali. “Bizim için Oyna” Türkiye’de Futbol ve Siyaset. İstanbul: İletişim Yayınları, sf. 37. 
    ↩︎
  2. Gökaçtı, Mehmet Ali. “Bizim için Oyna” Türkiye’de Futbol ve Siyaset. İstanbul: İletişim Yayınları, sf. 9. ↩︎
  3. Galatasaray ve Türk sporuna adanan hayat: Ali Sami Yen. (n.d.-b). https://www.aa.com.tr/tr/futbol/galatasaray-ve-turk-sporuna-adanan-hayat-ali-sami-yen/1543372
    ↩︎
  4. Gökaçtı, Mehmet Ali. “Bizim için Oyna” Türkiye’de Futbol ve Siyaset. İstanbul: İletişim Yayınları, sf. 49. ↩︎
  5. Mitre, Santiago, Yön. Arjantin, 1985. 2022; Arjantin, Amazon Studios.
    ↩︎
  6.  Sarıkuş, E. (2020, May 26). Futbol dışında her şey; Arjantin 1978. Independent Türkçe. https://www.indyturk.com/node/159401/t%C3%BCrkiyeden-sesler/futbol-d%C4%B1%C5%9F%C4%B1nda-her-%C5%9Fey-arjantin-1978
    ↩︎

Leave a Reply