GÜLÜMSE ÇEKİYORUM AMA BİR KEZ

Sözde bir kazanç elde etmeden, elimde ulaşılabilir ve kamerası çok iyi çalışan bir telefon olmasına rağmen neden analog fotoğraf makinesi? Çevremden aldığım bu tepkilerle kör ve sağır olursam bu hobide ilerlemem mümkün olabilir. Evet, henüz fotoğrafçılıkta çok ilerlediğim ve bundan bir kazanç sağladığım söylenemez fakat elde ettiğimiz kazançlara yalnızca maddi gözle bakarsak ama bir hobi olarak insanın kendisine kattığı bir kazanç olarak değerlendirirsek kazancım paha biçilemez. Dijital fotoğrafçılıktan farklı olarak ise “anı yakalamak” sözünün büyüsünden epeyce etkilenen, analog fotoğrafçılık kazalarından hoşlanan, yapılan hatanın geri dönüşünün olmadığı ve sizi gülümsetecek tatlı anları ortaya çıkaran insanlar için bir hobi olabilir. Cebimdeki telefonla kusursuzu elde edene kadar istediğim kadar fotoğraf çekebilme özgürlüğüne sahipken analog fotoğraf makinemde bir limit var: film! Evet yalnızca 36 poz içeren bu filmleri her defasında yeniden satın almam gerekiyor. Bir de yanında fotoğrafları çektikten sonra onları banyo ettirmek için ödenen ücret var.

Bu analog fotoğrafçılık denen hobiyi biraz daha aşağılamak adına sizi ikna etmem gerekirse, acemilik süresinin uzun sürebileceğinizi, acemiliğinizi kullanan ve fotoğrafçılıktan anlamayan birinin sizi dolandırması veya satın aldığınız tüm filmlerin yanarak boşa gitmesini öne sürebilirim. Acemilik döneminizde filmlerinizin ışık gördüğünde yanacağını bilmiyorsanız tüm pozları yanık bir filmde çekmiş ya da pozları çektikten sonra filmlerinizi sarmadan makineden çıkardığınız için “Tebrikler, 36 tane hiçbir şey içeren yeni pozunuz oldu, üstelik hem filme hem banyosuna para da ödediniz” cümlesini duymanız muhtemel.

O zaman bu noktada akıllara ve bana çokça gelen bir soru: “O zaman neden analog fotoğraf ?”. Anı yakalamak ve anda kalabilmek gibi ifadelerin peşinde koşarken neden analog fotoğrafçılığı yargılıyorsunuz diye farklı bir soruyla bu soruya karşılık vermeyi seçiyorum ben genelde. Nerde o eski bayramlar yakınmalarını sıkça dillendiren insanlar şimdi bu nostaljik hobiyi dışlamaya çalışıyor, halbuki kenarda köşede kalmış birkaç emektar fotoğrafçının sürdürdüğü bu meslek ya da hobi bizi yıllar öncesine götürebilecek bir zaman makinesi gibi adeta. Fotoğraflardaki tüm kusurlar, o tanecikli ve yıllar öncesinde çekilmiş gibi görünen o fotoğraflar bana daha çok keyif veriyor. Her zaman söylerim fazla imkanımız olması her zaman çok iyi değildir diye çünkü zamanımızı değersiz kılan ve istediğimiz her şeye ulaşabilme yetisi veren bu imkanlar bizi hayatımızdan tatmin olmaktan uzaklaştırıyor. Ama analog öyle mi? Filmin bilinmeyen kalitesi, ışığın öngörülemeyen açısı ile karşınıza ansızın çıkan bir sürpriz gibi filmler banyodan geldikten sonra geçmişe özlem ve anı yakalamış olmanın verdiği hazla bırakıyor sizi. Belki de filmimin en ucu biraz yanmış ve arkadaşımın gülen suratının ucuna denk gelmişti o yanık. O kadar estetik bir görünüşü oluyordu ki bazen bilerek filmlerin bir ucunu yakma isteğim oluyordu. Benim için en büyük eğlence ise o bilinmezlikte saklı çünkü telefondan çektiğim tüm fotoğrafları anında kontrol edebiliyorum ama bu mucizevi makinede çektiğim fotoğrafları kontrol edebilmem için sabırla beklemem gerekiyor.

Peki nereden başlayabilirsiniz? Fotoğraf makinesi bulmakla elbette. Eğer ki eski eşyaları saklamayı ve korumayı seven büyükleriniz varsa ilk adresiniz onlar olsun. Geçmişte kullandıkları fotoğraf makinelerine artık kullanılamaz gözüyle bakanlar oluyor ama şu an az bulundukları için aslında epey değerliler. Eğer bu kadar şanslı değilseniz de şehrinizde kurulan antika pazarlarını veya yine şehrinizde kalmış olan birkaç eski fotoğrafçıyı ziyarete gidebilirsiniz. Teknik özellikleri ve kalitesi her bütçeye hitap edebilecek şekilde değişiyor. Filmlerin fiyatları de yine bütçeye göre değişiyor ama piyasada daha ucuza satılan bayat filmleri epey öneriyorum. Daha değersiz görülebiliyor ama bayat filmler daha tatlı kazalara sebep olduğundan beni daha çok mutlu ediyor. Buradan sonrası ise yalnızca deneyime kalıyor sanırım, ilk filminin banyosundan sonra yalnızca 3 veya 4 tane doğru dürüst fotoğraf elde edebilen biri olarak düşe kalka öğrenmeyi tercih ve tavsiye ediyorum.

Leave a Reply