Londra: En İyi 5 Kahvaltı

Tüm haftayı hafta sonu sabahı yapacağınız kahvaltıyı hayal ederek geçiriyorsanız, hafta içi 8.40 dersine geç kaldığınız halde cumartesi sabah 9’daki rezervasyonu kaçırmıyorsanız yan sekmede Londra bileti bakacağınız bu yazıya hoşgeldiniz. Kahvaltı, bana göre de açık ara farkla insanlığın başına gelmiş en güzel şey. İzninizle “TGIF” olayını “TGIS” olarak değiştirmek istiyorum. Baştan söylemek gerekirse; öyle sabah istediğim saatte uyanayım güzel bir yerde mis gibi kahvaltımı yapayım şehri değil Londra. Efendi gibi bir iki gün önceden rezervasyonunu yaptırıp sabah alarmını kurup gerekirse de bir saat yol yapıp kendini mis gibi kahve kokusuna teslim ettiğin ve pancakelere sarılıp öpmek istediğin bir şehir. Rezervasyon olayı gerçekten ciddi bir müessese, keyfinize göre “boşalan masa varsa bizi dışarı alın” diyemiyorsunuz. Ama endişelenmeyin ben birkaç restoran şefini rezervasyon hakkında komplike sorularımla etkisiz hale getirdim, isterseniz oralardan başlayayım anlatmaya.

 

  1. NAC

Aslında bunu okuyan yakın arkadaşlarım yazının başlığını neden komple “NAC” yapmadığıma şaşırmış olabilir. 5 saat kahvaltı bahanesiyle bir mekanda oturulur mu derseniz, biz oturduk. Maalesef burayı Londra’dan dönmeme bir hafta kala keşfettik ama bu bir engel olmadı, o hafta üç kere gittik, en az üç saatten hesaplarsanız bize cüzi miktar maaş bile bağlayabilirlerdi. Neyse biz diyelim kahvaltı onlar desin “brunch” (gerçi biz de brunch diyoruz) sadece hafta sonları mevcut. Tabii başta bunu bilmediğimiz için bir defasında hafta içi gidip ısrarla pancake yaptırmaya çalıştık, sonra yapmadıklarına ikna olup tatlı söylemek istedik. Meğer onlarda tatlıyı sadece yemekten sonra söyleyebiliyor ve her masada yemek yiyemiyormuşsunuz. Kusura bakmayın ama bunu düşünecek halde değildim; onlar da buna inandıkları için çok diretmediler. Şimdi söylüyorum burada neler yenir;

Ricotta Pancakes & Acai Bowl

– Ricotta Pancakes. Asla ve asla bunu yemeden dönmeyin, asla! 4-5 kat pancake üzerine döktükleri rüya gibi dulce de leche sosu ve muz dilimleri ile servis ediyorlar. Bu sosu (karamelli süt reçeli diye biliyor olabilirsiniz) bu kadar güzel yapan başka yer görmedim, belki vardır ama umarım yoktur bu kadar övdüm sonuçta. Ayrıca yukarıda da bahsettiğim gibi bu pancakelere göz koyduysanız rezervasyonunuzu hafta sonuna yaptırdığınızdan emin olun.

French Toast ve üstte Mac&Cheese

– French Toast. Şimdi bunu yazıyorum ama bununla doymazsınız, ortaya isteyebileceğiniz ahududulu (raspberries), süt kaymaklı ve fıstıklı servis edilen tatlı mı tatlı bir şey.

 

Poached Eggs Toast

Buradaki de avokadosuz versiyonu

– Poached Eggs&Avocado Toast. Lütfen “neden Türkçe yazmıyorsun?” diyerek kınayan bir ifade almasın yüzünüz, “çılbır yumurtalı avokado tost” desem güzelim yiyeceğe yazık etmiş hissedecektim. Kendisi, kahvaltıda şeker komasına girmek istemeyen avokado severler için birebir.

– Mac&Cheese. Şahsen denemediğim için ara ara aklıma gelir, üzülürüm. Eğer siz deneyip de bana fotoğraf yollarsanız çok güzel olur!

– Acai Bowl. Seveni baya fazla ama ben kütüğümün bulunduğu il sebebiyle kahvaltıda bu tarz şeyler yiyemiyorum, istiyorum ama bir türlü olmuyor. Siz belki seversiniz.

 

  1. BALTHAZAR

Mekan, lezzet ve hizmet olarak bayıldığım başka bir yer. Lokasyon olarak da Covent Garden’ın göbeğinde bulunduğundan içinizin daha çok ısınması mümkün. Her ne kadar rezervasyon sorunsalı burada da karşınıza çıksa da diğer yerlere göre nispeten daha büyük olduğu için daha rahat yer bulabilirsiniz. Unutmadan, kahvaltınızın yanında taze meyve suyu veya kahve almamazlık yapmayın!

Eggs Florentine

– Eggs Florentine. İçerikleri Türkçe’ye çevirirken biraz yüreğim burkuluyor, deneseniz seversiniz. Ispanak, avakado ve meşhur çılbır yumurtalı bir tost; kendileri “hollandaise” sosuyla servis ediyorlar. İsterseniz Eggs Benedict (jambonlu) ve Eggs Royale (somonlu) versiyonunu da tercih edebilirsiniz.

Almond Waffles

– Almond Waffles. Şimdi waffle deyince kafanız karışmasın bu da pancake gibi bir şey; zaten TDK’nın çabası henüz sonuçlanmadığı için Türkçesi şu an için yok. Taze meyve (ahududu, dut gibi), crème fraîche (taze krema) ve akçaağaç şurubuyla servis ediyorlar. Allah!

 

  1. THE WOLSELEY

Daha Londra’ya ayak basmamış olsanız bile fotoğraflardan mutlaka görmüş olduğunuz o meşhur Piccadilly caddesinde bulunuyor. Burada granola, müsli, meyve salatası gibi sağlıklı seçenekler de mevcut; meraklısına. Mekan en az Balthazar’ın ambiansı kadar güzel bir ortama sahip olduğu için buraya gittikten sonra psikolojik sağlığınızı korumak adına Türkiye’ye dönmenizi önermiyorum.

 

– Pancake with berries. Bu yazıyı “Londra’da 5 kg” olarak değiştirmem gerekiyor galiba. Ayrıca bunun French Toast versiyonu da var. Yiyin, yedirin.

– Eggs Florentine. İlk defa duymadınız, Londra’da hemen her yerde yapılıyor. E, burada da güzel. Yine Eggs Benedict ve Eggs Arlington olarak da tercih edebilirsiniz.

 

  1. CHILTERN FIREHOUSE

Diğerlerinden çok farklı şeyler duymayacaksınız ama izninizle burada siparişi ben vermek istiyorum.

– Buttermilk Pancakes. Aslında Balthazar’dakı “almond waffle” olarak düşünebilirsiniz. Bunda yine crème fraîche (taze krema) ve akçaağaç şurubu var ancak meyve olarak sadece yabanmersini ile servis ediyorlar.

– Avocado Toast&Poached Egg. Evet, avokado sevmiyorsanız da artık seviyormuş gibi davranmanız gerek. Ayrıca farkındayım yazı buram buram çılbır yumurta kokmaya başladı iyice.

– Warm Pastries. Bir egeli turnusolü olarak kahvaltıda sıcak sevmekten bahsetmek istiyorum. Tabii bizdeki pişi, poğaça, peynirli börek, gözleme, bazlama (of!) yerini burada croissant (kuru hasan?) alıyor ama olsun siz yanına ev yapımı reçellerden ve tereyağından alırsanız vücudunuzun temel ihtiyaçlarından olan karbonhidrat deposu sıcakların keyfini çıkarırsınız.

 

  1. GRANGER & Co.

Notting Hill, King’s Cross ve Clerkenwell gibi lokasyonlarda bulabileceğiniz bir mekan. Gitmeden önce instagram hesaplarına şöyle bir bakarsanız hemen yola koyulabilirsiniz.

– Ricotta hotcakes with banana&honeycomb butter. Trabzon tereyağı-Rize balı ikilisinin cosplayı galiba kendileri. Lonra’da buraya da geldikten sonra döndüğünüzde sini kahvaltıda bile gözleriniz pancake arayabilecek, kendinizi anneannenize bazlama ile pancake farklarını anlatmaya çalışırken bulabileceksiniz.

– Scrambled Eggs&Sourdough Toast. Yazmakla yazmamak arasında kaldım, bir numarası yok ama “Avrupa Yakası”ndaki Aslı’nın amcası gibi olanlarınız varsa onlara ithafen belirteyim istedim. Verdiği vize parasından çekinmeyip de “Turkish kebap-sish” yazan her yere atlamaktansa burada oturup yumurtanızı yemek istersiniz belki.

– Fresh Aussie. Maydanoz gibi bir bitkinin yetiştirilmesinde ne tür zorluklar yaşıyorlar emin değilim ama yurtdışında nerede yediysem rezalet bir tadı vardı. Size tavsiyem; sipariş veriyorsanız maydanozu çıkarttırın.

 

 

Rezervasyon için bu siteyi kullanabilirsiniz: https://www.opentable.co.uk/london-restaurants 

Göz atmak isteyeceğiniz bazı instagram hesapları: breakfastlondon, nacmayfair, balthazarldn, thewolseley, grangerandco, thebrekkyclub, farmgirlcafe, thedayroomscafe, ivychelsgarden, coppaclub, top_london_restaurants, londoncoffeeshops …

 

 

 

Leave a Reply