Wizards Welcome!
Şaka şaka. Harry Potter Fan Club onursal başkanı olarak bu yazıyı ve bu kafeyi sizlerden mahrum bırakamazdım. Öncelikle 1995 yılında açılan bu kafenin, kendisiyle herhangi bir alakasının olmadığını; bütün havasının J. K. Rowling’in Edinburgh’nun soğuk ve kasvetli havasından uzaklaşarak sıcacık bir kafede kendisine ve bizlere açtığı bambaşka bir dünya yüzünden olduğunu söylemek istiyorum. Açıkçası kendileri de bu gerçeğin farkında diye düşünüyorum, neden mi? Eğer ki bu kafe bizde olsaydı bilumum sokak köşelerinden ok işaretleri, tabelanın sağ alt köşesine “Öz Harry Potter” gibi yazılar, mekanın içerisinde mumluğundan kalemine Harry’sel bir sürü eşya, çalışanların sırtlarında “since 1995” ve haklı gururlarını gözümüze gözümüze sokacak daha birçok işaret bulunurdu. Bunlarsa kendilerinden gayet eminler ve içerde de sanki Harry Potter ile uzaktan yakından bağları yokmuşcasına bir hava hakim.
Yeterince gözünüzde canlandırabildiysem; bütün bu çabamın kapıda dakikalarca beklediğim kuyruktan sonra içeri girince “ay sormadan etmeden niye hop diye sıraya girdin kızım sen, neresi burası şimdi?” hesaplaşmasıyla bir ilgisi olduğunu düşünmenizi istemem(!). Yurt dışı gezilerinden üzerime yapışan bir huy varsa o da herhangi bir kuyruğa yaklaşan Asyalı görünce onların arkasında kalmayayım diye sıraya atlamak oldu. Yani anlayacağınız, vaktimi neye harcadım gerginliğiyle karışık hayal kırıklığımsı hissi yaşadıysanız doğru adrestesiniz.
Hayır, yine de emin olamadım diyorsanız bir koşu gidip tuvalete bakıp gelin. Kafenin alakasızlığından sonra içindeki hıncı tuvalete püskürten Harry Potter hayranlarının size vermek istediği bir mesaj olabilir.
Ama bitmedi…
Ben ki güzel bir tatlı yemişsem onu nasıl en az 5 farklı kişiye yedirtmeden rahat uyuyamıyorsam, hüsranla ayrıldığım işletmenin yanına da bırakmam. Tüm kararlılığımla hayatımda yediğim en anlamsız Velvet Cake’i burada yediğimi söyleyebilirim (ve kafe kapanır). Kekcağız velvet cake olduğundan bihaber, keki yapan kimse şekeri ne kadar koyduğundan veya ne kadar karıştıramadığından bihaber… Ben mi güzel olmayanı seçtim bilmiyorum, diğerleri güzeldir belki ama ne olursa olsun böyle turist akını bir yerde güzel yapamama lüksleri olamaz. Uygun bulmuyorum!
Gelelim siparişe…
The Elephant House’da kahvaltı, öğlen yemeği veya akşam yemeği tercihinde bulunabilirsiniz. Bunların yanında çeşitli çay ve kahve seçenekleri, kendi yaptıkları kek ve pastalar da mevcut. Vejetaryen veya glutensiz yiyecek tercih edenlere de hitap ediyorlar.
– Darjeeling. Geleneksel çaylarından biri, oldukça sert(miş) ben denemediğim objektif olamıyorum.
İngilizlerin çayı sütle veya limonla içmelerinin ne kadar gurmevari bir gelenek olarak göründüğü ama konuyla bir o kadar uzak olduklarından da bahsedeyim yeri gelmişken. Siz çelik demlikte çayı saatlerce fokur fokur bırakın sonra da çıkıp “5 çayı” diye ortalığı birbirine katın, oh be. Çaya sinen o metalimsi tadı hafifletmek için süt veya limonla aroma katmaya çalışıyorlarmış; çaydan anladıklarından değil yani. Çok mu yükleniyorum bilmiyorum umarım vize verirler tekrar.
– Hot Chocolate Orange. Cointreau olarak adını Fransa Angers’ten duyuran portakal likörüyle ve krem şantiyle hazırladıkları sıcak çikolatanın seveni oldukça fazla.
– Mallow Delight. Sıcak sıcak italyan çikolatasını marshmallow ve kremayla birlikte düşünebilirsiniz.
– Hot Flavored Moo. Sıcak süte dilerseniz vanilya, tarçın, Irish cream olarak bilinen kremalı İrlanda viski likörü, amaretto-İtalyanların badem aromalı likörü, hindistan cevizi, karamel, çikolata soslarından birini ekleyebilirsiniz.
– Brie and mango panini
– Hazelnut and Nutella cake
– Coffee cake
Adres: 21 George IV Bridge
Edinburgh EH1 1EN
Tel. 0131-220-5355
Not: Evet Ediğnbğrah olarak okuyoruz, galiba.
Kaynakça:
http://www.elephanthouse.biz/
https://www.zomato.com/tr/edinburgh/the-elephant-house-old-town
The Elephant House Cafe, Edinburgh