GazeteBilkent Moda birimi olarak All Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Aslıhan Lodi ile çalışma hayatı ve moda üzerine konuştuk.
Pınar AYTAŞ: Bize kendinizden, eğitiminizden ve çalışma hayatınızdan bahseder misiniz?
Aslıhan LODİ: Ankara’da doğdum. İlkokuldan sonra müzik eğitimi almaya başladım. Üniversitede müzikoloji bölümünde okurken yazı yazmaya ilgi duyduğumu fark ettim. İlk dergi deneyimim Zip İstanbul adında ücretsiz dağıtılan bir yayındı. Sonrasında İstanbul Life dergisinde tabiri caizse “çömez” olarak çalışmaya başladım. İşi öğrenmek adına buradaki süreç çok önemliydi; çünkü sonuçta mesleğimin eğitimini almadım. İlk deneyim insanda önemli izler bırakıyor. Orada çalıştığım sekiz yıl zarfında sırasıyla muhabirlik, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptım. Daha sonra, Sabah grubu bünyesinde yayımlanan Cosmopolitan dergisinde yazı işleri müdürü olarak göreve başladım. Orada da yaklaşık üç yıl çalıştım. İki yıl önce yazı işleri müdürü olduğum ALL dergisinin son bir yıldır yayın yönetmeniyim.
“Farklı alanlarda yayın yapan dergilerde çalışmak beni zenginleştirdi. Değişik sektörlerden çok insanla tanıştım, birlikte çalıştım. Yaklaşık 15 yıldır bu işi yapıyorum ve bu farklılıklar sayesinde öğrenmeye hala devam ediyorum.”
Pınar AYTAŞ: Müzik eğitimi almışsınız ama şu an bir moda dergisinde çalışıyorsunuz. Bu değişikliği değerlendirmenizi istesek?
Aslıhan LODİ: İnsanlar bunu ilk duyduklarında şaşırıyor ve zaman kaybettiğimi düşünüyorlar. Oysa farklı alanlarda, farklı konularda, farklı insanlarla çalışmak bir dergici için gerçek bir şans. Kulağınız, algılarınız refleks olarak pek çok farklı alana doğru açık kalıyor. Üstelik bulunduğum yerde memurlaşmak yerine yeniliklere uyum sağladığım için sürekli geliştiğimi düşünüyorum. Şu an iyi bir müzik meraklısıyım bu da bana yetiyor…
“Kişisel olarak marka takıntım yok açıkçası; ancak köklü markaların geleneklerinin kalite ve değer yarattığını biliyorum. Sektörün gidişatına çalıştıkları tasarımcılarla birlikte onlar yön veriyor. Hayranlıkla takip ediyoruz.”
Pınar AYTAŞ: Kendi stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Aslıhan LODİ: Rahat bir stilim var, bu benim için her zaman ön planda oldu. Tabii uzun ve zorlu çalışma saatlerimiz de bunda etken olmuştur mutlaka. Pantolon giymeyi seviyorum. Özellikle yaz aylarında elbiselerden vazgeçemiyorum. Lüks marka takıntım yok açıkçası. Öğrencilik yıllarımdan itibaren kendi paramı kazandım ve her zaman belli bir bütçe çerçevesinde yaşadım. Ancak tabii köklü markaların geleneklerinin kalite ve değer yarattığını biliyorum. Sektöre onlar yön veriyor, yarattıkları zamansız parçalarla tarihte iz bırakıyorlar.
“Dergicilik ilk bakışta çok rahat ve dertsiz, tasasız bir iş gibi görünüyor ama arkasında çok emek, uykusuz geceler ve dönem dönem yaşanan büyük stres var.”
Gözde ÖZSÜMER: Medya sektöründe genelde televizyondan gazeteye ya da dergiden gazeteye geçişleri görmeye alıştık. Siz de ilerde böyle bir değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz? Veya hep dergicilikte kalmakta kararlı mısınız?
Aslıhan LODİ: Şu an mutluyum ve işimi çok seviyorum. Zaten sevmeden alınabilecek bir sorumluluk değil. Ama yeniliklere açığım, yarın öbür gün ne olacağını kestirmek zor. Özellikle bizim işimizde… Kimbilir belki bir noktada durmak da isteyebilirim. Dergicilik ilk bakışta çok rahat ve dertsiz, tasasız bir iş gibi görünüyor ama arkasında çok emek, uykusuz geceler ve dönem dönem yaşanan büyük stres var.
Gözde ÖZSÜMER: Peki özellikle son yıllarda Türk kadının stilini ve modaya olan yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslıhan LODİ: Yeni nesil, sektörün de ilerlemesi sayesinde bugün çok daha bilgili. Ayrıca kendi vücudunu tanıyor. Rahatlığı ön plana alarak, şık olmanın yollarını arıyorlar. Üstelik bunu yaparken bütçelerini de mantıklı yönetiyorlar. Bunun bir bütün olduğunu düşünüyorum. Yani stil sahibi olmak günümüzde artık hesapsızca para harcamak değil; tam tersine iyi bir bütçe yönetimi yapmak anlamına geliyor.
Pınar AYTAŞ: ALL nasıl bu kadar geniş bir okur skalasına hitap edebiliyor? Bunun sırrı ne?
Aslıhan LODİ: Dergimizin bu kadar sevilmesini farklı beğenilere hitap eden iyi bir içeriğe sahip olması dışında okurlarımızın bütçesini gözetmesine bağlıyorum. Aslında dergicilik genel anlamda bir “hayal dünyası” üzerinde ilerliyor. Hepimiz belli konseptler çerçevesinde belli hayaller kurguluyoruz. Bu da zaman zaman insanların okudukları derginin sayfaları altında ezilmeleri riskini barındırıyor. Orada gördükleri şeylere ulaşamayacakları hissine kapılıyorlar belki de. Bizim hedefimiz uygulanabilir önerilerle ulaşılabilir hayaller yaratmak. Okurlarımızla sağlam ve samimi ilişkilerimiz var; gelen e-postalara mutlaka cevap yazıyoruz. O iletişimi önemsiyoruz. Her ay ortalama bin kişinin katıldığı bir kombin yarışmamız var, o da aramızdaki iletişimi güçlendiriyor.
Gözde ÖZSÜMER: Online yayıncılığın dergilerin sonunu hazırladığı konuşuluyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Aslıhan LODİ: Evet, dünyada bu anlamda ciddi bir kaygı var. Günümüzde insanlar internetle çok içli dışlı olsa da tamamen web üzerine kurulu bir düzen için biraz daha zamanımız var bana kalırsa. Ayrıca tekstil sektörü başta olmak üzere firmalar ilan verdiği sürece dergiler yaşayacak. En önemlisi de insanların okudukları dergilerle bağ kurduğunu düşünüyorum. Bu da o süreci erteleyecektir bir süre daha.
Gözde ÖZSÜMER: Bu sezonun en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz trendleri neler?
Aslıhan LODİ: Grafik desenleri sevmeme rağmen kalın çizgilere alışabildiğimi söyleyemem. Favorim ise feminen ve sportif parçaların birlikte kullanılması.
Pınar AYTAŞ: ‘Bu sezon alışveriş listeme ekledim’ dediğiniz ürünler neler?
Aslıhan LODİ: Aslında hangi mağazada ne olduğunu gayet iyi bilsem de ironik bir şekilde çok fazla alışveriş meraklısı değilim! Yılda birkaç kez aldığım kurtarıcı parçalara güveniyorum açıkçası. Yargıcı, Koton ve H&M’in yeni koleksiyonlarında almak istediğim birçok parça var. Mapa ve Machka’yı beğeniyorum. Klasik ve zamansız parçalar içinse indirimleri takip ediyorum.
Gözde ÖZSÜMER: Son olarak bu alanda çalışmak isteyenlere önerilerinizi öğrenebilir miyiz?
Aslıhan LODİ: Bir işe başlarken heyecan duymak önemli ama maalesef yeterli değil. Bugün kimse çıraklık yapmak istemiyor. Ofiste hamallık olarak düşünülen şeyler aslında müthiş gözlem olanağı sunuyor ve işin A,B,C’sini öğrenmeyi sağlıyor. En önemlisi o aşamada sabırlı olmak. Soru sorarak, sabırla kendilerine sorumluluk verilmesini beklemelerini öneriyorum.
Pınar AYTAŞ&Gözde ÖZSÜMER: Gazete Bilkent Moda birimi olarak, Aslıhan hanıma değerli vaktini bizlere ayırdığı için çok teşekkür ediyoruz ve iş hayatında başarılarının devamını diliyoruz.