“Mayıs ayında 51 Üniversitenin katıldığı atletizm yarışmasında MATH öğrencisi Doruk Uğurer 200m’de ikinci, 400m’de üçüncü oldu.”
Aramızda uluslararası yarışlara katılan milli bir atlet olduğunu biliyor muydunuz?
Bir gün Twitter’ımı karıştırırken Rektörümüz Atalar’ın Bilkent öğrencisi milli atlet Doruk Uğurer hakkındaki tweetine rastladım ve fark ettim ki biz Bilkent mensupları olarak aramızdaki profesyonel sporculardan pek haberdar değiliz. Doruk bu kişilerden sadece biri. Bilkent’te spor olanaklarının ne kadar yeterli tartışılır ama Doruk gibi daha nice profesyonel sporculara sahip olduğumuz farkında olmadığımız bir gerçek.
Rektörümüz Atalar’ın tweetinden yola çıkarak aramızdaki ismi duyulmamış ama büyük övgüleri –üniversite okumak ve profesyonel şekilde spor yapmak pek bir arada gidecek şeyler değil- hak eden bu spor insanlarını su yüzüne çıkartmaya karar verdim. Doruk’tan başlayarak sürpriz isimlerle devam etmeyi düşünüyorum. Sıcak muhabbetler şeklinde gelişecek bir yazı dizisi sizleri bekliyor.
Bilkent çimlerinde Bilkentli milli atlet Doruk’la eğleceli bir sohbetimiz oldu.
GazeteBilkent: Doruk öncelikle benim senin adını nereden duyduğumu biliyor musun?
Doruk: Atalar tweet atmış oradan olabilir.
GB: Evet, doğru cevap! Üniversiteye başlıyorsun, geçen yıl senin ilk yılındı ve Twitter’da rektörümüz senin hakkında bir tweet atıyor. Nasıl bir duygu bu?
Doruk: Anca tweet atıyorlar yani! Ben geçen yıl yarışmalara gittim ve haliyle hazırlıkta kaldım. Son kurdaydım, belki devamsızlıktan kalmasaydım şuan bölümde olacaktım. Federasyondan yazı getirdim ama belgemi kabul etmediler. Hiçbir çabam işe yaramadı.
GB: Peki, rektörümüz senden haberdar ama arkadaşların ya da çevren ne kadar senin farkında?
Doruk: Evet, arkadaşlarımın hepsi biliyor.
GB: Mesela seni durdurup “Aaa sen Universiade’ta koşan çocuk değil misin?” diyorlar mı?
Doruk: Yok o kadar değil. Daha var ona herhalde.
GB: Bu yazıdan sonra öyle olacak Doruk :) Peki, Doruk bize biraz atletizme nasıl başladığından bahseder misin?
Doruk: 6. sınıfta okullar arası bir yarışa katıldım gizlice, o yarışla atletizm hayatım başlamış oldu.
GB: Genelde atletizm pek çocukların gençlerin seçtiği bir spor değildir. Seni koşmaya, atletizme iten faktör neydi? Mesela Husain Bolt hiperaktif bir çocukmuş. Sen nasıldın?
Doruk: Türkiye’de öyle pek tercih edilen bir spor değil; aslında atletizm bir nevi tüm sporlara temel olabilecek bir spordur. Evet, ben de hiperaktif bir çocuktum.
Koşmak onun için bir tutku!..
GB: Çalışma tempon nasıl Doruk? Antrenman sistemin nasıl?
Doruk: Tüm yıl kamptayım. Okul çıkışları Ulus’a geçip hafta içi her gün antrenman yapıyorum. Antrenman sonrası kaldığım otele geçip yemeğimi yiyorum. Orada uyuyup sabah kalkıp okula geliyorum. Hafta sonları ise çift antrenman yapıyorum. Antrenmanlarım 3.30-4 saat sürüyor.
GB: Sana sunulmuş bu olanakları kim karşılıyor peki?
Doruk: Federasyon karşılıyor. Milli takımdaki iyi sporculara kamp veriyor.
GB: Çok yoğun bir tempon olmalı. Kendine zaman ayırabiliyor musun? Otelde kaldığını söylüyorsun, ailen tepki göstermiyor mu?
Doruk: Yılda iki hafta tatilim oluyor. Ne kendime ne de derslerime zaman ayırabiliyorum. Hayatım okul ve antrenman şeklinde geçiyor. Ailemi de haftada bir iki defa görmeye gidiyorum tabi. Otelde kalmak benim için daha kolay. Onlar şikâyetçi değiller. Zaten bir başlıyor sezonum, Türkiye’ye ayak basmadan ülke ülke geziyorum. Onlar beni destekliyorlar.
Doruk bu yaz Bilkent’i Universiade’ta temsil etti.
GB: Branşlarda başarıların nelerdir?
Doruk: Akdeniz Oyunları’nda ikinci olan bayrak yarışı takımdaydım. Gençler Avrupa Şampiyonası’nda 8. oldum. Büyüklerde Balkan 3.lüğüm var; gençlerde Balkan Şampiyonluğum var. Bu yıl okulumuzu Universiade’ta temsil ettim. Orada bayrak takımı ile 4. olduk. Seneye Büyükler Avrupa Şampiyonası var, onun için hazırlanıyorum.
GB: Doruk sen kısa mesafe koşucususun. Peki, kısa mesafe koşucusu olmanın uzun mesafe koşucusu olmaktan farkları nelerdir? Avantajları dezavantajları nelerdir?
Doruk: Kısa mesafe koşucuları daha yapılı, kuvvetli. Daha kuvvetli olmanız lazım. Adım boyunuzun (fule boyu) yüksek olması gerek. Aynı zamanda frekans çok önemli. Ayrıca kısa mesafe koşuları oksijensiz koşulur. Yani ağzınızı kapatıp hiç nefes almadan 100 metre koşabilirsiniz. Uzun mesafede oksijenli solunum var, idmanlar da ona göre değişiyor. Uzun mesafe koşucusunun haftalık ya da aylık koşacağı miktar belirlenir. Bizim ne kadar ağırlık kaldıracağımız belirlenir sıçramalar, kuvvetlendirmeler…
GB: Dünya atletlerinden idollerin var mı? Mesela Usain Bolt’tan bahsettik.
Doruk: Jeremy Wariner’i beğeniyorum. Branşı 400 metre.
GB: Yarışırken ne motive eder seni? Bu Cumhuriyet altınları bu konuda etkili olmalı?
Doruk: Hiç öyle düşünmüyorum. Para için yapmıyorum ben sporu. Yarıştan önce düşündüğüm tek şey şu. Ben 45 saniyelik tek bir yarış için dokuz ay antrenman yapıyorum. Dokuz ayın karşılığı bu 45 saniye. Burada koştum koştum diyerek yarışmaya çıkıyorum. Aynı zamanda yarışmayı da seviyorum.
GB: Yarışırken kendinle mi yarışırsın yoksa rakiplerine karşı mı yarışırsın?
Doruk: Yarıştan yarışa değişir. Eğer Türkiye’de koşuyorsam kendi en iyi derecemi yapmaya çalışıyorum ama Avrupa Şampiyonası’nda koşuyorsam kendi en iyi derecemin hiç önemi yok. Avrupa şampiyonu olmak daha önemli.
Doruk’un hedefi bir gün olimpiyatlarda koşmak…
GB: Kendine koyduğun bir hedef var mı?
Doruk: Olimpiyatlara gitmek. Daha Türkiye’de 400 metre branşında hiç giden olmadı ama neden olmasın.
GB: Eklemek istediğin bir şeyler var mı Doruk?
Doruk: Belki okulumuzda spora daha çok önem verilebilir. Buraya bir atletizm sahası yapılabilir. Abdullah Atalar hocamız geçen yıl oryantasyonda Bilkent’te olimpiyatlara gidecek sporcular yetiştirmek için yaptıracağım demişti. Burada olimpiyatlara gidecek sporcusu var ama hiç destek yok yani.
GB: Doruk çok teşekkür ederim bana zaman ayırdın bu yoğun temponun arasında. Hedeflerine ulaşacağın konusunda hiçbir şüphem yok inşallah okulumuzdan da istediğin desteği görürsün. Başarılar diliyorum.
