Demiryolu Hattı Destek Projesi Koordinatörü İle Proje ve TDP Üzerine Konuştuk

Minik kalpler ve gönüllülerden bir kare

Minik kalpler ve gönüllülerden bir kare

9 Kasım Cumartesi günü, belki de çoğumuz için olağan bir gündü. Ancak kampüsümüzde ağırlanan bazı minik kalpler ve onları ağırlayan Demiryolu Hattı Destek Projesi gönüllülerinin kocaman kalpleri biraz daha hızlı çarpıyordu. Yazarlarımızdan Lara Eral’ın, bu gönüllülerden biri olarak bize o günkü deneyimlerini aktardığı yazısı  geçtiğimiz günlerde gazetemizde yayınlanmıştı.

http://gazetebilkent.com/2013/11/15/kampusun-minik-misafirleri/

Ben de Toplumsal Duyarlılık Projeleri’nin 15 farklı projesinden biri olan ve DHDP kısaltmasıyla bilinen projenin koordinatörü  Bükem Belen ile keyifli bir sohbet için bir araya geldim. Bükem beni kocaman gülümsemesiyle karşıladı. Bir yandan öğle yemeğimizi yerken, bir yandan da Bükem sizin için kendi gözünden TDP’yi ve DHDP’yi anlattı.

Merhabalar Bükem.  Öncelikle bize biraz kendinden bahseder misin?
Ben Bükem Belen. Bilkent Üniversitesi’ne geçen yıl başladım. Fizik Bölümü 2.sınıf öğrencisiyim.

TDP ile yolların nasıl kesişti?
TDP’yi ilk olarak okula kayıt olurken duymuştum zaten. Bize kitapçık veriyorlardı, ama o haftalarda gidememiştim. İlk haftalar, her kulübün bir tanışma toplantısı oluyordu ve benim  pek çok kulübe ilgim vardı. Onlara gitmekten, TDP tanışma toplantısını kaçırdım. Başka kulüplerde görev aldım. Sonra ikinci dönem, bu sefer tamamen TDP’ye odaklanmaya karar verdim ve çok zaman aldıkları için diğer kulüplerle ilgilenmeye biraz ara verdim. İkinci dönem, TDP’nin  tanışma kokteyline gittim. Birkaç proje ilgimi çekmişti. Sonunda DHDP’ye devam ettim.

DHDP Koordinatörü Bükem Belen ve diğer gönüllüler

DHDP Koordinatörü Bükem Belen ve diğer gönüllüler

Sonra bu sene koordinatör oldun. Bu sene senin için nasıl başladı?
İlk dönem bizim için yoğun başladı. Okul eylülde açıldı, ama bizim ekim ayında bir etkinliğimiz olacaktı. Hemen hazırlıklara başladık.Yeni üyeler geldi, ancak hangi üyeler kesin devam edecek belli değildi. O haftalar arasında işler, görev dağılımları derken bir anda kendimizi işin içinde bulduk. Hazırlıklar, yazışmalar, okulla konuşmalar yapıldı. 9 Kasımda’da bu etkinliğimizi gerçekleştirdik.

Nasıl geçti minik kalplerle bir araya gelmeniz?
Çok güzeldi. Şansımıza her şey güzel gitti. Hava güzeldi, etkinlikler tıkır tıkır ilerledi. Bazı talihsizlikler de oldu tabii ki. Mesela  o gün Ankara’da çok trafik vardı ve onu göz önünde bulunduramamıştık. 10 Kasım’dan önceki gün olduğu için miting vardı. Bu yüzden, şehir dışından çok gelen olmuştu. Trafik biraz programda aksamalara yol açtı. Onun dışında güzel bir gün oldu. Çocuklar çok mutlu oldu. Giderken bizlere, “Hayatımda geçirdiğim en güzel gündü.” ve “İyi ki bizi getirdiniz.” dediler. Ancak biz daha fazla çocuğun gelmesini bekliyorduk. 50 kişilik bir kontenjanımız vardı, ama 30 kişi gelebildi. Ona biraz üzüldük. Aileler pek sıcak bakmamış günü birlik Ankara gezisine. Aileler izin vermediği için çocuklar gelemedi. O biraz kötü oldu. Yine çocukların söylediğine göre köyde her ailenin 3 çocuğu varsa sadece 1 çocuğu gönderebilmişler, diğer iki çocuk işlerle ilgilensin diye. O da çok üzücüydü. Yine de gelenler çok mutlu oldular, onlar mutlu olunca biz de mutlu olduk tabii.

Bu projenin bir parçası olmak nasıl bir duygu? O ana kadar çok yoruldun, çok stresliydin  Peki, her şey bittiği zaman ne hissettin?
O stres çok farklıydı. Ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. İlk kez koordinatörlük yapıyordum ve her şey benim sorumluluğumdaydı. Bu yüzden en ufak şeyde strese giriyordum. Ya çocuklar yola çıkarken bir şey olursa? Ya biz o saatte uyuyor olacağımız için  bana ulaşamazlarsa? Herhangi bir sorun çıkarsa? Her şeyin üzerimde ayrı bir baskısı vardı. Sonra o gün geldi, çocuklar geldi ve bir anda her şeyi unutuldu. Sanki o stresi hiç yaşanmamış gibiydim. O an, çocukları eğlendirmeye odaklanıyorsun. Oradan oraya koşuşturmaca derken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun. Sonunda çocukların yüzündeki o gülümsemeyi görmek çok güzel bir duygu.

Peki bu gezinin amacı neydi?
O gün, amacımız sadece Ankara’yı gezdirmek değildi. Daha çok eğitim ve üniversite aşkını, dersleri sevmeyi aşılamaktı. Sabah Bilkent’i gezdirdik. Kütüphaneden başladık.Sınav zamanıydı kütüphane de ders çalışan bir sürü ablaları ve ağabeyleri vardı. Kitap okuma bilincinden, ders çalışmaya kadar konuştuk. Bilgisayar laboratuarlarını gösterdik. Ücretsiz olarak kullanabildiğimizi vurguladık. Ücretsizi vurgulamak önemliydi. “Sizin de burada okumak için bir şansınız var. Burslu okuyabilirsiniz. Birçoğumuz bursluyuz.” diyerek yüreklendirmeye çalıştık onları. Fizik Binası’ndaki sarkaca götürdük. Bilimin de keyifli olabileceğini anlattık. Oradan Güzel Sanatlar Binası’na götürdük. Aralarında resim yapmayı seven bir kız vardı, ama ailesinden çekiniyordu. Ona sevdiği şeyin, bir mesleği de olduğunu anlattık. Spor salonuna götürüp sağlığın öneminden bahsettik. Kampüsü çok beğendiler. “Burası ne kadar büyük.” dediler. Sürekli, buraya gelebileceklerini; üniversiteyi burada okuyabileceklerini anlatmaya çalıştık. Birçoğunun aklına yattı gibi oldu. Gitmeden önce ders çalışacaklarına söz verdiler. “Hayal kurmanın zararı yoktur. Hayal kurun. Çalışın ve gelin.” dedik.

En çok nelerden etkilendiler?
Anıtkabir’i çok sevdiler. 10 Kasım öncesi olduğundan çok büyük bir ilgi vardı.Çocuklardan biri, “Demek ki Atatürk çok sevilen biriymiş.” dedi. Atatürk’ün kıyafetleri ve müze çok hoşlarına gitti. “Gerçekten onun şapkası mı?” veya “Gerçek mermi onlar değil mi?” soruları sürekli soruldu. Tiyatroya da götürdük, ama pek istekli değillerdi. Şansımıza gittiğimiz tiyatro çok profesyoneldi ve çocuklara tiyatroyu çok sevdirdi. İnteraktif bir oyundu. Çocukların çok hoşuna gitti. “Hep televizyonda görüyorduk. İnsanlar gülüyorlardı ama neye güldüklerini anlamıyorduk. Şimdi anladık. Gerçekten komikmiş.” dediler. Daha sonra sirke gittik. Akrobasi hareketlerinden bayağı etkilenmişler, ama sirki tiyatro ve Anıtkabir kadar beğenmediler. Birçoğu hayatlarında hiç tiyatro izlememiş. Bu bağlamda, onlar için çok eğitici olduğunu söyleyebilirim.

Bir de hatıra olarak notlar yazmışlar size?
Giderken hatıra için Buket’in fikriyle elimizdeki kağıtlara hatıra yazdıralım dedik. Herbiri birer cümle yazdılar. Genel olarak hepsinin yazdığı şeyler “Bizi burada ağırladığınız için çok teşekkür ederiz. Çok güzel bir gündü.” oldu. Bir çocuk “İleride ben de Bilkent’e geleceğim inşallah. Sizinle olacağım umarım.” yazmış. “ İyi ki bizi çağırdınız ve bizi unutmadınız.” yazanlar da vardı.

Gönüllülük zaman isteyen bir iş. Sen nasıl dengeliyorsun bunu?
Ben pek dengeleyemiyorum aslında (Gülüşmeler). Biraz derslerimden fedakarlık yapıyorum ama kesinlikle fedakarlıklarıma değiyor. Bir şekilde toparlayacağım dersleri de. O vakti ayırmazsan bir şey gerçekleşmiyor. Özellikle, bizim projemiz diğerlerinden biraz daha farklı. Her hafta gidilen projelerde bir hafta hata yaparsan sonraki hafta toparlayabilirsin. Ama bizim projemiz sadece bir gün ve her şey o gün mükemmel olmak zorunda. O yüzden çok fazla hata yapma lüksümüz yok. Fedakarlık gerektiriyor gerçekten, ama bu konuda gönüllülerim çok yardımcı oldu.Hepsi her işin ucundan tuttu. Ben bir şeyle ilgilenirken, çocukların her türlü ihtiyacına koştular. Herhangi bir sorun çıktığında hemen sorunu çözmeye çalıştılar. Ulaşım konularında da çok yardımcılardı. Onların sayesinde yaptık bu işi. Gönüllülerin çok büyük emeği var.

TDP’ye katılmayı düşünenenlere ne söylemek istersin?
TDP maalesef Bilkent’te çok fazla tanınmıyor. İnsanlara, “TDP” dediğimizde “O ne?”diye soruyorlar. Bu, çok üzücü bir durum. Bilinirliği nasıl artırabiliriz bilmiyorum, ama bu konuda bir şeyler yapılmalı; çünkü bir kere bile gelseler bu işi çok seveceklerine eminim. TDP’de herkese göre bir proje mutlaka var.  İnsan bu projelerin içinde yer aldıkça, kendini bir şeye hizmet ediyormuş; önemli bir şey yapıyormuş gibi hissediyor. Vaktinin boşa gitmediğini görüyorsun. Bu güzel bir şey.

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
DHDP’nin etkinlikleri burada bitmiyor. Bu, dönemin en önemli etkinliğiydi. Şimdi, sonraki döneme hazırlanacağız. Bir sonraki gideceğimiz okul için araştırmalara başlıyoruz. Yine, Demiryolu Hattı üzerindeki bir köye trenle gideceğiz. TDP’nin bütün projeleri,  birbirlerinden farklı ve güzel. Biraz daha farklı bir şey istiyorlarsa, kurumsal ekibine katılabilirler. Orada da genel olarak işleyişe yardım ediyorlar.  Sponsor arıyorlar, yazışmalar yapıyorlar, organizasyon düzenliyorlar. Böyle bir şey arayanlar için de TDP doğru adres olacaktır.

Bize vakit ayırdığın için teşekkür ederiz Bükem.
İlginiz için ben teşekkür ederim.

TDP Facebook sayfası için:
https://www.facebook.com/groups/TDPBilkent/

Leave a Reply