gs_haberici_Z6VU9

Galatasaray Liv Hospital, Euroleague’in 7.haftasında deplasmanda Olympiakos ile karşı karşıya geldi ve maçtan 72-54 lük skorla mağlup ayrılarak ayrılarak C Grubundaki üçüncü mağlubiyetini almış oldu.

Basketbolun oyun temelinde oyunu ellerle oynamaktan önce akılla oynamak yatar. Ancak sadece bu iki bileşene sahip olduğunuz zaman da iyi oynayamazsınız. Bunun için aynı zamanda güçlü de olmak zorundasınız. Bu üç done arasında bir sıralama yaptığımız zaman basketbolu ilk olarak aklınızla, sonra bacaklarınızla, en son ellerinizle oynarsınız. Hatta Oktay Mahmuti’nin iki sene önce Galatasaray’ı çalıştırırken buna benzer bir açıklaması vardı. Bu kavramdan yola çıkarak Olympiakos karşısındaki Galatasaray’a gelelim. Bundan beş hafta önce oynanan maçta Galatasaray tam kadro sahada yer alıp, zorlu bir maçtan mağlup ayrılmıştı. Hatta bu mağlubiyetin Galatasaray’a ilerisi adına çok şey kazandırdığını da söylemiştik. Ancak bu beş haftanın sonunda tamamen farklı bir tablo var ortada. Sakatlıklar yüzünden oyun planını değiştirmeye çalışan Galatasaray, Euroleague’in en iyi takımına karşına sahada neredeyse yoktu.
Maç önünde Olympiakos takımının ne yapacağından çok Galatasaray takımının ne yapacağı önemli olan taraftı. Çünkü Olympiakos takımı 4-5 rotasyonu dediğimiz uzun pozisyonunu undersize diye nitelendirdiğimiz atletik oyuncular ile geçmeyi seviyor ve iç saha maçlarında uyguladıkları yüksek tempolu oyunu benimsiyor. Şimdi bu noktada top kayıplarının adedi çok kritik bir hal alıyor. Top kayıpları hanesine baktığımız zaman Galatasaray’ın 20 adet top kaybı yaptığını görüyoruz. Bu çok yüksek bir sayı. Eğer bu kadar top kaybediyorsanız, oyunu dengelemek adına ribaundlarda üstünlük kurmalısınız. Ancak o alanda da 40-36 gibi Olympiakos üstünlüğü var.
Olympiakos takımı maça İstanbul’da olduğu gibi 4 numarada Agravanis ile başladı ancak istedikleri düzeni yakalayamayınca Printezis’i oyuna alan Bartzokas, Erceg üzerinden Printezis’in post oyunlarını kullanmaya başladı. Bilindiği üzere Printezis’in sırtı dönük oyunundan önce yaptığı bazı ezber hareketler var. Topu eline aldığı zaman şut fake’ini gösterdikten sonra drive etmeye başlıyormuş gibi yapıp aniden sırtını rakibe veriyor ve alçak post oyununa başlıyor. Bunun yanında ilk adımının Erceg’den hızlı olması Printezis’i etkili kullanmasını sağladı Olympiakos’un. Zaten Olympiakos takımı sahaya yerleşim konusunda usta olduğu için bütün oyuncularını efektif bir şekilde kullanabiliyor. Öte yandan Olympiakos’un Avrupa’nın en iyi spacing yapan takımlarından biri olduğunu biliyoruz. Öncelikle çok hızlılar ve atletik uzunları ile bu hızlı oyunu daha da hızlandırıyorlar. Rakibin zaaflarını çok iyi biliyorlar ve hücumlarını bunun üzerinden şekillendirmeyi de ustaca yapabiliyorlar. Erceg’in bulunduğu yerden penetre edip, ikili oyunu kovalamaları, forvette oynanan pick&roll lerden sonra ters taraftaki boş oyuncuyu bulmaları ve ters taraftaki uzun oyuncunun perdelemesi ile şutu bulmaları, Spanoulis ve Sloukas’ın penetreyi kesip orta mesafelerini kullanmaları… Olympiakos’u kısaca böyle özetleyip maç içerisinde spacing ve set temposundaki hızlarıyla buldukları bir sayıya bakalım.
2013-11-28-23-30-41
Spanoulis tepede Dunston ile ikili oyunu oynuyor. Furkan ve Arroyo, sol tarafa drive eden Spanoulis’i köşeye sıkıştırmak istiyor ama Spanoulis topu tepedeki Acie Law’a çıkarıyor. Acie Law ekstra bir pas ile Printezis’e topu geçiriyor. Printezis şut imkanı olmasına rağmen üstüne doğru gelen Erceg’i görüp tekrar Law’a veriyor topu. Law tepede Dunston ile tepede bir pick&roll daha oynuyor ve içeriye penetre ederken dip köşeden forvete gelen Lojeski’ye çıkıyor top ve o da hücumu üç sayılık isabet ile noktalıyor.
Olympiakos’un set temposu ne kadar hızlıysa Galatasaray’ın hücumdaki set temposu ve savunmadaki görüntüsü o kadar yavaştı. Birçok pozisyonda rakibe karşı undersize ve yavaş kaldı Galatasaray. Olympiakos’un istediklerini tamamiyle sahaya yansıtmasına izin verdi Galatasaray. Topun sirkülasyonu, çembere gitme ve her hücumda boyalı alanı zorlayan bir Olympiakos vardı. Hatta Galatasaray’ın, Olympiakos’u zorlayamamasını Olympiakos’un maç boyunca 4 kez serbest atış çizgisine gelmesinden rahatça anlayabiliriz. İki takım arasındaki tempo farkı Galatasaray’ın hücumlarını da kötü yapmasına sebep oldu. Arroyo’nun yüksek tempoda bir türlü istenileni veremediğini biliyoruz. Bu nedenle çembere atak yapmak gerekiyor. Bunu da mevcut kadro içerisinde Sinan ve Ender yapabiliyor ama onlar da bir yerden sonra tıkanıyorlar ve rakip savunmalar önlemini alıyor. Bu noktada da Galatasaray’ın Jamont Gordon’ı aradığı çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Gordon’ın solak olmasının avantajını kullanıp, sağdan sola doğru kavis çizerek yaptığı penetreler takımın elini rahatlatan önemli bir faktördü.

Leave a Reply