Bazıları için bir işkenceye bazıları içinse mükemmel bir fırsata dönüşen yaz stajları hemen hemen her Bilkent Üniversitesi öğrencisinin özellikle yılın ortalarına gelindiğinde aklından çıkmayan bir durum haline geliyor. “Hangi alanda staj yapılmalı, başvuru koşulları neler?” gibi sorular herkesin aklında dönerken, GazeteBilkent Kampüs Birimi olarak başlattığımız Staj Günlükleri yazı dizimizle bu sorulara bir parça da olsa cevap bulmak ve farklı bölümlerden farklı staj tecrübelerini sizlere sunmak istedik. Yazı dizimizde bu haftaki röportaj konuğumuz Veysel Yiğit Erden.
G.B. : Merhaba, öncelikle bize kendinden bahseder misin biraz? Siyaset Bilimi öğrencisisin ve gazetemizin Politika biriminde yazıyorsun. Politika hayatın boyunca ilgili olduğun bir alan mıydı, nasıl karar verdin bu bölümü okumaya?
Veysel Yiğit Erden: Adım Veysel Yiğit Erden. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 4. Sınıf öğrencisiyim. Açıkçası politika küçüklükten beri maruz kaldığım bir alandı. Yakın çevremde insanlar sürekli olarak siyaset tartışıyordu. Benim politikayla ilgilenmem ise lise yıllarında başladı diyebilirim. Ancak bu ilgi her zaman bireysel bir ilgiydi. Bilirsiniz lise yıllarında ideoloji farketmeksizin bir grubun içerisinde yer almak çekici gelir. Ben kendimi bu tarz grupların dışına çekerek daha fazla geliştirebileceğime inandım. Fakat bir noktadan sonra gerek etrafımda tartışan insanların gerekse de politikacıların yetersizliğini fark etmemden olsa gerek bu işi meslek edinebileceğimi düşündüm. Gördüğüm birçok hatayı ben ve benim gibi düşünenler düzeltebilir diye düşünerek bu bölümü okumaya karar verdim. Geldiğim noktada ise pişman olmadığımı hatta bu tercihimden mutlu olduğumu söyleyebilirim.
G.B. : Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü için önceleri zorunlu staj yokken daha sonradan bu zorunluluk getirildi. Sence bu gerekli miydi, katkıları olduğunu söyleyebilir misin?
Veysel Yiğit Erden: Kişiden kişiye değişebilir tabii ki ancak bana kalırsa oldukça gerekli. Ben akademik yaşam ile iş yaşamı arasında büyük farklılıklar olduğunu gözlemliyorum. Bu nedenle de çoğu üniversite öğrencisi mezuniyet sonrası döneme adapte olmakta zorlanıyor. Bana kalırsa zorunlu staj ile birlikte hem bu adaptasyon döneminin sancıları hafifliyor hem de staj sayesinde iyi bir network oluşturabiliyorsun. Bu da mezun olduktan sonra kendine daha fazla fırsat yaratabilme imkanı sağlıyor.
G.B. : TOBB gibi büyük bir kuruluşta staj yapmak için neler yapılması gerekiyor? Başvuru sürecini anlatabilir misin?
Veysel Yiğit Erden: Öncelikle kendi yeteneklerinden ve gelecekte başarılı olabileceğin alandan emin olmak gerekiyor. Ben siyasetin araştırma bölümüne çok ilgi duyan birisiyim. Saha çalışmaları, veri analizi ve politik ekonomi alanlarında kendimi daha fazla geliştirmek için uygun bir yer araştırıyordum. Daha önce yakınlarımın ve bazı hocalarımın bazı projelerinde görev yaptığı TOBB’a bağlı bir kuruluş olan TEPAV’ın(Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı) benim için biçilmiş kaftan olabileceğini düşündüm. Bu noktada TEPAV’ın program yöneticisiyle orada çalışmış olan yakınlarım vasıtasıyla ilişki kurdum ve bir CV yolladım. Ardından birkaç hafta sonra mülakata çağrıldım ve Starbucks’ta 1 saate yakın bir mülakat gerçekleştirdik. Sonrasında ise staja kabul edildim.
G.B. : Bölümün için zorunlu staj süresi için 20 iş günü yeterliyken sen stajını 2 ay yapmışsın. Bu senin tercihin miydi? Sence ideal staj süresi nedir?
Veysel Yiğit Erden: Bu hem benim hem de beni staja kabul eden yöneticinin tercihiydi diyebilirim. Aslında kendisi 2 aylık süreci dahi yeterli bulmamıştı. Daha fazla kalmam gerektiğini söylemişti fakat ben 2 aylık bir sürecin yeterli olacağına karar verdim. Bana kalırsa 2 ay, staj süresi için ideal fakat yine de bu oldukça göreceli bir kavram.
G.B. : Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencileri için sence bir staj yeterli mi yoksa birden fazla staj çok büyük farklar yaratır mı? Önünde farklı stajlar yapma zamanı bulunan öğrenciler için bu konudaki tavsiyelerin neler?
Veysel Yiğit Erden: Bu konuda tecrübeli yakınlarım birden fazla staj yapmam konusunda beni defalarca uyardı. Fakat bazı özel sebeplerden dolayı buna maalesef zamanım olmadı. Bana kalırsa farklı yerlerde staj yapmak hem tecrübe edinebilmek hem de nerede daha çok mutlu ve verimli olduğunu anlayabilmek adına oldukça faydalı. Özellikle akademik hayatına yeni başlayan öğrencilere tavsiyem zorunlu staj dönemini beklemeden, yaz dönemlerini fırsat bulabildikleri ölçüde bu tarz tecrübelerle değerlendirmeleridir.
G.B. : Birçok Bilkentli ile beraber çalışma fırsatı bulduğundan bahsetmişsin, nasıl bir histi? Çalışma ortamından bahseder misin biraz? Bilkent Üniversitesinde okuyor olmak sana yeni kapılar açtı mı?
Veysel Yiğit Erden: Harika bir histi. Ben başladıktan birkaç gün sonra 7-8 kişilik bir grup geldi. Okullarını sorduğumda büyük çoğunluğu Bilkentliydi. Kurumun ekonomi ağırlıklı olması sebebiyle de genelde İktisat bölümündeydiler. Kısa sürede samimi olduk zaten. Özellikle iş yükünün olmadığı zamanlarda baya güzel zaman geçirdik diyebilirim.
Çalışma ortamına gelince; oldukça rahat bir ortam vardı. Gerek stajyerler gerekse de orada çalışan araştırmacılar bana kalırsa verimlerinin üst düzey olabileceği bir ortamda çalışıyorlar. Çalışmalar genelde proje bazlı olduğu için işin bitiş tarihi, nasıl ve ne zaman çalışıldığından çok daha fazla önem arz ediyordu. En azından benim gözlemlediğim kadarıyla böyleydi. Ancak projelerin aksaması, gecikmesi gibi durumlara fazla tahammüllü olduklarını söyleyemem.
Yönetici ve araştırmacı kadronun içerisinde birçok Bilkentlinin bulunması bana oldukça fayda sağladı. En basitinden aynı dilden konuşuyorduk. Bu da bana hemen adapte olabilme fırsatı tanıdı. Ayrıca staja başladığım ilk gün beraber çalıştığım araştırmacının Bilkent’te doktora öğrencisi olduğunu öğrendim. Ertesi gün ise beni sorguya çekerek hangi hocadan hangi dersleri aldığımı ve hangi notlarla geçtiğimi sorması ilginç bir durumdu.
G.B. : TOBB’a bağlı bu kuruluşta staj yapmak sana neler kattı? Hem kişilik olarak hem de ilerideki hayallerin açısından seni değiştirdiğini düşünüyor musun?
Veysel Yiğit Erden: Önceki sorularda da bahsettiğim gibi benim için kurumun büyüklüğü, küçüklüğünden ziyade yeteneklerimle kurumun iş yaptığı alan önemli. Ben araştırma yapmayı, istatistiki verileri analiz etmeyi seven birisiyim. GazeteBilkent’te de yazılarımın birçoğu bu tarz yazılardan oluşuyor zaten. İleride de bir think-thank kuruluşta çalışmayı hedeflediğimden dolayı benim için iyi bir tecrübe oldu diyebilirim. En azından farklı teknikler öğrendim ve bu tarz yerlerin işleyişi konusunda fikir sahibi oldum. Açıkçası samimi bir ortamda, verimli bir şekilde çalıştıklarını gözlemlediğimde bu tarz yerlerde çalışmak için daha da heveslendiğimi söyleyebilirim.
G.B. : Son olarak bölüme yeni girmiş öğrencilere hem okul hayatı hem de okul hayatının önemli bir parçası haline gelmiş ve ileride kariyer için de çok iyi referanslar oluşturabilen staj dönemi için tavsiyelerin nelerdir?
Veysel Yiğit Erden: Öncelikle şunu söylemem gerekiyor. Bilkent zor bir okul. İster hazırlık olsun ister bölüm olsun. Yeni gelen öğrencilerin öncelikle bu zorluğun bilincinde olarak akademik başarılarını hayatlarının önceliği noktasına getirmelerini tavsiye ederim. Fakat bu zorluğun yanında Bilkent size sosyal imkanları da fazlasıyla sunuyor. Düzenli spor yapsınlar, bahar şenliklerine katılsınlar, öğrenci kulüplerinde aktif rol alsınlar. Ancak tüm bunlara kendilerini de fazla kaptırmasınlar.
Staj dönemi için tavsiyem ise asla ve asla yapmak zorunda oldukları için yapmasınlar. Bir şeyler öğrenebilecekleri, ilgi duydukları bir alanda staj bulabilmek için çabalasınlar. Belki 1-2 aylık süre çok kısa fakat yine de muhtemelen 1 sene sonra karşılaşacakları hayatla erken karşılaşmak ve o tempoya alışmak adına stajı ciddiye almalarında fayda görmekteyim.
GazeteBilkent olarak staj deneyimlerini ve düşüncelerini samimi bir şekilde bizimle paylaşan Veysel Yiğit Erden’e teşekkür ediyoruz.