-Umudun Yurttaşları’nın isimsiz kahramanlarına ithafen…
“Sizin bu yaptığınız şey, dünyanın diğer yarısının yapmadığı şey…”
Bilkent Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri alt birimi olan Umudun Yurttaşları Projesi (UYP), sürdürdüğü gıda yardım kampanyasını, 27 Mart günü yardımları Önder mahallesinde yaşayan Suriyeli mültecilere birinci elden dağıtarak nihayete erdirdi.
Dünyanın dört bir tarafından gelen öğrenciler, Ankara’da yaşamlarını idame ettirmeye gayret eden, savaş mağduru Suriyeli aileler için bir araya gelerek Bilkent’te “Umudun Yurttaşları Projesi” adlı gönüllüler grubunu 2015 Eylül ayında kurmuştu. Asya’dan, Amerika’dan, Avrupa’dan, Afrika’dan, Ortadoğu’dan ve dünyanın çeşitli yerlerinden farklı düşünce, inanç ve etnik gruba ait insanlar, mağdur Suriyeli aileler için bir nebze “umut” olmak adına Bilkent’in tarihinde eşine az rastlanır bir kampanya yürüttü.
2015 güz dönemi gerçekleştirilen ilk gıda kampanyasının hedefi 30 aile iken 60 ailelik yardım toplanmıştı. 2016 bahar dönemi ise hedef büyütüldü ve 100 ailenin yüzünü güldürmek amaçlandı. Hedefin oldukça yüksek olması, ulaşılamayacağına dair endişeleri de yükseltmiş görünüyordu. Fakat gelen yardımlar ile hedef aşıldı ve tam tamına 130 ailelik gıda kolisi oluşturuldu. Her bir koli, bir ailenin 2-3 aylık gıda giderini karşılayabilecek ölçüdeydi. Mart ayında gerçekleştirilen bu başarılı proje, birçok yetim, yoksul ve mazlum ailenin yüzünde tebessüme vesile oldu.
UYP ekibi 26 Mart gecesini yüce ve mukaddes bir heyecanla geçirmiş ve ertesi günkü dağıtımda yardımları esas sahiplerine ulaştırmayı hedeflemişlerdi. Yaklaşık 1 aylık çalışma neticesini verecekti, gönüllüler heyecanlanmakta haklıydı. Gıdaları büyük bir titizlikle yerleştirdikleri depoda sabah 08:00 gibi toplanmaya başlayan gönüllülerin gözlerinden heyecan, sevgi ve umut okunabiliyordu. Günlerce gece gündüz demeden gösterdikleri çaba o gün meyvesini verecekti.
Koliler kamyona yüklendi ve Önder mahallesine doğru yola çıkıldı. Dağıtımın yapılacağı yere gidildiğinde karşılaşılan tablo gönülleri titretmişti. Daha önceden muhtaç ailelere haber verildiğinden; çoluk-çocuk, erkek-kadın sabah saat 07:00’den itibaren dağıtım noktasında toplanmaya başlamış ve heyecanla “umudun yurttaşlarını” beklemeye koyulmuşlardı. Aileler birkaç poşetlik yardım için sabahın köründe kalkarak, dağıtım için belirlenen yerde toplanmış ve saatlerce beklemeye koyulmuşlardı.
UYP gönüllülerinin heyecanı, böyle bir tabloyla karşılaşmalarının akabinde yerini hüzne bıraktı. Sabah dağıtımdan önce yardım sürecine destek olan bir Arap gönüllü yaptığı konuşmada “Sizin bu yaptığınız şey dünyanın diğer yarısının yapmadığı şey..” diyerek hüznü bir kat daha arttırdı. Dünyanın duyarsızlığına terk edilen insanlık dramı; bu küçük vücutlarda, sıcak yüreklerde makes bulmuş ve insanlığı diriltecek bir fikirle harekete geçilmişti.
Savaş mağduru mazlum ailelerin gözlerinden patlayan bombaların ürkütücü resmi ile beraber umut da gözlemlenebilmekteydi. Çocuklar, neler olduğundan habersizce ürkek ve utangaç bir havada hayatta nelerle yüzleşeceklerinden bihaberlerdi. Çocuklar, savaşta babalarını, amcalarını, kardeşlerini kaybettiklerinin farkında olmanın verdiği hüzün ve çekingenlikle davranıyorlardı. Her şeye rağmen o gün, yetimlerin pak simalarında göğün bile ağlamasına sebep olacak bir tebessüm neşet etmişti.
Sonunda dağıtım başlamış, ailelere teker teker paketlenen gıdalar verilmeye başlanmıştı. Sırada öncelikle küçük bir poşet, daha sonra ise kalan ürünler veriliyordu. İlk önce içerisinde sadece bal ve peynir olan bu küçük poşetler verildikten sonra aileler, büyük bir mahcubiyet hissiyle “Allah razı olsun!” diyerek yardımı bu kadarla sınırlı sanmakta ve minnetlerini ifade etmekteydi. Bu kadarcık yardıma bile razı olabilecek kadar muhtaç olduğu her hallerinden gözlemlenebiliyordu.
O gün dağıtıma katılan gönüllüler, günün sonunda ortak bir hisse sahiplerdi: “Bir eli yağda bir eli balda olan bizlere duyarsızlığımızdan dolayı yazıklar olsun! Vahim olan, o mazlumların içinde yaşadığı durum değil, bizim içimizde bulunan gayriinsani durum.”
Bu insanlık dramına karşı gelerek, bu yardım seline bir nebze olsun dahil olan herkese teşekkürü bir borç biliyorum.
Eminim ki, o gün yardımları büyük bir sevinç ve “umut” ile evlerine götüren yetim ailelerindeki temiz yüzlü çocuklar, annelerine bu insanların neden kendilerine yardım ettiklerini sordu. Annelerinin cevapları ise;
“Onlar, bizim kötü zamanlarımızda yanımızda olan meleklerdir, yavrum. Sen burada açlıktan kıvrandığında onlar kalplerinde senin hıçkırıklarını hisseder ve rahat bir şekilde uyuyamazlar. Onlar, “umudun kahramanları”dır. Sevginin ve insanlığın diliyle konuşurlar.”
Dünyanın dört bir tarafından gelerek bu işe sahip çıkan gönüllülerin bazıları ile yaptığımız röportajlar:
UYP Genel Koordinatörü Serkan Horoz: Türkiye Cumhuriyeti, tarihindeki en büyük mülteci kriziyle karşılaşmıştır. Ülkemiz sadece devletin hizmetleriyle yardım faaliyetlerini sürdürmedi, ayrıca halkımız da üzerine düşen ev sahipliğini dünyaya insanlık dersi vererek gösterdi. İhtiyaç sahibi ve yorgun Suriyeli mazlumlara evini açtı, onlarla ekmeğini bölüştü ve çocuklarını giydirdi. Tarihin getirisi olan ortak kültür ve değer birikimi bizleri komşumuz Suriyeli savaş mağduru ailelere karşı şefkatli ve yardımsever kıldı. UYP gıda kampanyası, böyle bir şuurun ve merhametin damıtılmasıyla hedefe ulaştırıldı.
UYP Gıda Kampanyası Koordinatörü Imen Romdhane (Tunus): Ben Tunus’ta iken hep Türkiye’deki Suriyeliler ile ilgili haberler duyardım. Geçen eylül ayında Bilkent’e geldiğimde UYP’yi keşfettim ve bir an önce projeye katılmaya karar verdim. Amacım mültecilere yardım ederek, onların hayatında biraz olsun bir değişiklik yapabilmekti. Fakat UYP’de çalışmaya başladıktan sonra bu projenin onlardan çok benim hayatımı değiştirdiğini fark ettim. Yardımlarımızla bir çocuğun yüzünde tatlı ve masum bir gülüşe sebep olmak bütün bir haftamı neşelendirmeye yetiyordu. Ayrıca UYP sayesinde Türkiye’de yeni bir aile olarak kabul ettiğim harika insanlarla tanışma fırsatım oldu. Bu yüzden, UYP’ye ne kadar teşekkür etsem azdır. Bence insanlara yardım etmek, hayatta alınabilecek en iyi karardır.
Nisha Zaadhy (Maldivler): UYP’ye katılmadan önce zaten mültecilerle ilgili çalışıyordum. Bilkent’in bana bu konuda yardımcı olabileceğini düşünerek UYP’ye katıldım. İnsanlar her zaman yardım etmek istediklerini söylüyorlar, dolayısıyla gıda yardım kampanyası bu isteklerinde ciddi olup olmadıklarını gözlemlemek için çok önemli bir fırsattı. Bu kampanya ile amacımız mülteci ailelere biraz olsun rahatlama imkânı sunmak ve insanlara yardımlarını mültecilere doğrudan sunacakları bir kanal açabilmek. Dürüst bir şekilde söylemeliyim ki, terör saldırılarının akabinde gerçekleşmesine rağmen kampanyamızın çok başarılı olması beni oldukça şaşırttı. Bu durum beni olumlu bir şekilde etkiledi. Mülteci arkadaşlarımı, diğer insanların durumlarına ilgili gösterdiğini ve onları umursadığına inandırmak hayatımda yapmaya çalıştığım en zor işti, fakat gıda yardım kampanyası bunun somut bir örneği oldu. Bu açıdan bu kampanya, ciddi önem arz ediyor. Başta mültecilerle ve özellikle de mülteci çocukların gittiği liselerle ilgili bilgi toplamam gerekiyordu. Onlar süreç içerisinde gittikçe benim için “mülteci” değil, ailem gibi oldular. Selfie de çektik, birbirimizin doğum günlerini de kutladık, filmlerden de konuştuk. Fakat temel mesele, benim yaşantımla ilgili değildi. Onların yaşamı, her gün nasıl hayatta kalınabileceğinin mücadelesidir. Gelecekle ilgili planlarım var. Ama onların böyle bir gelecek planı kurma gibi bir lüksleri yok ve bunları düşünmek onlar için korkunç bir his. Eğer onların hayatlarının sürmesi için zaman içinde planlar yapılmazsa, ne kadar süre daha makul ve mantıklı düşüncelere sahip olacakları konusunda endişeliyim.
Kyle Doria (ABD): Türkiye’ye gelmeden önce böyle bir proje içerisinde yer alacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Birleşik Devletler’de yaşarken televizyonda gördüğüm resimlerden dolayı sempati beslemeye başladım, fakat yapabileceğim bir şey yoktu. Projeye katıldım, çünkü bu proje sonuçlarını kendi gözlerimle görebileceğim bir organizasyona katılım fırsatı sunmaktaydı. Bir çocuğa oyuncak verdiğimde yüzünde oluşan sevinci asla unutamam. Klişedir ama bu projede çalışmak hem Suriyelilerin yaşadığı dramla ilgili hem de insanların din, millet veya ırk farkı gözetmeksizin müthiş şekilde bir arada çalışması gözlerimi açtı.
Alice Lohmus (Estonya): Türkiye’de verdiğim en iyi kararlardan birisi UYP’de çalışmak oldu! Benim için projenin başlangıca kıyasla geldiği noktayı görmek ve projenin hızla geliştiğine şahitlik etmek oldukça duygusaldı. Gerçekten UYP’nin bir gönüllüsü olduğum için çok memnunum. Suriyeli ailelerin ilham veren ve çeşitli ufuklar açan hikayeleri bana ve hepimize çok şey öğretti. Mültecilerle Suriye’deki iç savaştan henüz bir hafta önce nasıl kaçtıkları ya da ne şartlar altında IŞİD’den korundukları ile ilgili konuştuğumuzda bu durumu açıklayamadım ve gerçekten onlara hayran kaldım. UYP’ye katıldığım için çok mutluyum. Bundan eminim ki, bu proje hayatımı değiştirdi ve yardım ettiğimiz birçok insanın, eğitim projesi için bir arada olduğumuz çocukların yüzlerinde bir tebessüm oluşmasını sağladı. Geçenlerde gerçekleştirdiğimiz gıda kampanyasının başarısını görmek oldukça memnun ediciydi. Bu dönem yeni gönüllülerimiz, Önder mahallesindeki 130’dan fazla aileye yardımcı olmak için çok kararlı ve istekliydiler. Bundan gurur duyuyorum. UYP’yi, Ankara’daki Suriyeliler’e yardımcı olma amacıyla gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerle ilgilenen kuruluşlarla beraber çalışarak bu dönem daha da büyüttük. Bu sene Bilkent’ten ayrılırken içim çok rahat, çünkü projemiz gelecek dönemler için oldukça emin ellerde, umut verici gönüllülerimiz projemize sahip çıkacaktır.
Noura Al-Bassam (Suudi Arabistan): UYP hakkında ilk kez bir şeyler duyduğumda ve projeye katılmaya karar verdiğimde, bu projenin hayatımda bu kadar önemli bir farklılığa sebep olacağını düşünememiştim. Suriyeli mülteci aileleri ziyarete gittiğimi ve onlarla diyaloglarımı Arapça bilmeyen arkadaşlar için tercüme ettiğimi hatırlıyorum. Beni en çok şaşırtan şey, her şeyini kaybetmiş olmalarına rağmen hayatta kalabilme arzularıydı. Bu, bana iki şey öğretti: insanın dayanma gücü ve empati. Onların gözlerine baktığımda, marzu kaldıkları dehşetli acıyı görebiliyordum, fakat onlar halen her gün yaşama çabalarını sürdürüyorlardı. Dediğim gibi beni en çok etkileyen olay, onların saçtıkları kalp ısıtan iyilikleri ve hala devam eden yaşamak için bir diğer şansa sahip olma arzularıydı. Bundan dolayı, ben onlardan daha dayanıklı, güçlü ve daha iyi olmayı öğrendim ve kesinlikle bu duyguları, proje içinde özenle işleyebildiğimiz için çok mutluyum. Tüm bu yaşadıklarımızdan dolayı, böyle projelerde çalışmaya sürdüreceğim.
Haider Malik (Pakistan): Başlarda birisi bana neden mültecilere yardım eden bir projede çalıştığımı sormuştu. Projeye katıldım, çünkü inancım oydu ki çocuklarının sağlığı konusunda endişeli bir dul kadına, ailesini savaşta kaybetmiş bir yetime, ailesine bakamayacak durumda olan bir babaya ve insanlığa inancı gittikçe azalan bir topluma umut olabiliriz. O insanlar bize baktığında yüzlerindeki ışığı görmek beni kalben çok memnun ediyor. Onlara baktığımda, evlerini ziyaret ettiğimizde, çok memnuniyet ifadesi ile karşılaşmak beni çok mutlu ediyor. Ayrıca bu proje için çalışan çok farklı etnik gruplardan insanların çabalarını saymakla bitiremeyiz. Bu çabalar, insanlığın umudunu diri tutmaktadır. Onlar gösterdi ki renk ya da inanç bizleri ayırmaz, ancak bizim hareketlerimiz ve davranışlarımız bu ayrıma sebebiyet verir.
Marin Krause (ABD): Türkiye’de iken en sevdiğim hatıralarımdan birisi Bilkent UYP’de çalışmaktı. ABD’de yaşarken dünyadaki önemli meselelerden uzaklaşmak kolaydır. Suriye meselesinde bizim hükümetimiz muhalif savaşçıları desteklemekten başka bir çözüm çabası göstermedi. Bu, ciddi bir göçmen krizine yol açtı. UYP ile Suriyeli mültecilerin yaşamaya çalıştığı Önder mahallesine gittiğimde, Suriye’de 5 yıl süren savaşın yol açtığı yıkımı çok daha iyi anladım. Bu insanlarla ilgili Avurpa ve ABD’de yanlış anlamlandırmalar ve fikirler dolaşıyor. Bu proje, yanlış fikirleri ve gerçeği ayırt edebilmeme yardım etti. Mültecilere yardım kampanyasına artan katılımı, gördükçe mutlu oluyorum, özellikle yabancı öğrenciler için. Çünkü yabancı öğrenciler ülkelerine döndüklerinde mülteciler için güçlü bir ses çıkarma gücüne sahip olacaklar.
Not: Bu yazının hazırlanmasında emeği geçen tüm UYP çalışanlarına en içten teşekkürlerimi sunuyorum.