Bilkent: Teoride Kusursuz Uygulamada Yetersiz

Bilkent_Universitesi_LOGO_TRANSPARAN_VEKTÖR_PNGHer Bilkent Üniversitesi öğrencisi ya henüz okula gelmeden önce tanıtım ofisinden ya da ilk yıllarında akademisyenlerinden okulun işleyişi, standartları ve kalitesi hakkında muhakkak çok şey işitmiştir. “Burası Bilkent” ile başlayan bu cümlelerin kimi zaman ne denli doğru olduğu ise tartışılır değil artık tartışılmaktadır. Bir diğer ifade ile Bilkent öğrencilerinin birçoğu ve bazı akademisyenlere göre, Bilkent vaat edilenin çok gerisinde kalmış ve buna sebep olan aksaklıkları çözememiştir ya da çözmemektedir.

Kampüs birimi yazılarında yer yer değindiğimiz bir takım eleştirileri ve tespitleri bu yazıda toplu olarak belirtmek ve bu sayede büyük fotoğrafın görülmesine bir nebze katkı sağlamak istedik.

 

Ders Seçim Sistemi ve Fakülte Sekreterlikleri

Screen Shot 2015-12-16 at 2.41.21 PMBirçok okuldan farklı olarak Bilkent öğrencileri kendi ders programlarını kendileri oluşturur, sınıflarını (section) kendileri seçerler. Dersi veren akademisyen, dersin verildiği saat gibi kriterler bu seçimlerde etkili olmakta. Ders programını kendileri oluşturan Bilkentliler, elbette müfredatı da kendileri hazırlamıyorlar. Yani almak zorunda olduğunuz, aksi taktirde mezun olamayacağınız bir ders listesi de mevcut. Derslerinizi düzenli olarak, okulun verdiği sıra ile almayı tercih edebilirsiniz. AMA bu almak zorunda olduğunuz dersler birbirleri ile çakışır, ya da programınıza uyan nadir seçmeli derslerin kotası biterse vay halinize. Bölüm sekreterinizden şu cevabı alabilirsiniz; “Aman canıııım, bu dönem seçmeli almayıver, bir dahaki dönem iki tane seçmeli alırsın”. Ne kadar da profesyonel ve çözüm odaklı bir yaklaşım(!). Farz edelim ki sekreteriniz insafa geldi ve sizin gibi mağdur öğrenciler için seçmeli dersinizin kotasını yükseltti. Ya çakışan zorunlu dersleriniz? Aman canıııım, bir dahaki dönem alırsınız…

Ders seçimi konusunda öğrenciler için sorun yaratan bir diğer husus da yaz okulunda yeteri kadar dersin verilmemesi. Dönemlik ders sistemi nedeni ile özellikle son sınıf öğrencileri için bu durum vahim sonuçlar doğurabiliyor. Örneğin bir son sınıf öğrencisi, yalnızca ikinci dönem verilen bir dersten başarısız olduğunda ve bu dersi yaz okulunda alamadığında mezuniyeti bir yıl gecikiyor. Tek bir ders nedeni ile kendisini iş hayatına hazırlayan okulunda, bir yıl daha öğrenci olarak kalıyor.

 

Öğrencilerinin Sorumluluk Sahibi Olamayacağını Düşünen ve Onlar Adına Karar Veren Bir Üniversite

Bilkent Üniversitesi’nin öğrencilerine genel anlamda bakışı da oldukça ilginç. Öğrenci her ne kadar üniversiteye gelmiş olsa da derslerde nasıl başarılı olunacağını, hatta kimlerin sporla ilgilenmeyi hak ettiğini ve nicelerini okul yönetimi bilir ve tüm bunlara o karar verir.

200-kişilik-amfide-tek-tek-yoklama-alan-hoca_91461

Mesela Bilkent Üniversitesi için derse devam, derste başarı için olmazsa olmazdır. Bu nedenle derse belli oranda devam göstermeyen öğrenci o dersten kalır, daha doğrusu dersin finaline dahi girmeye hak kazanamaz. Ara sınavlarda aldığı yahut finale girmesine müsaade edilmiş olsa alabileceği notun hiçbir önemi yoktur. Bu uygulama Hukuk Fakültesi gibi kalabalık sınıflarda ders yapılmasını gerektiren fakültelerde eğitim kalitesini oldukça düşürmektedir. Dersi dinleme niyeti olmayan bir öğrenci, devam zorunluluğu nedeni ile derse gelir gelmesine ama imzasını attıktan sonra amfiden çıkar ya da uyur ya da arkadaşı ile sohbet eder ya da telefonu ile uğraşır ya da….. Özetle dersi dinlemeye niyeti olmayan ve 18 yaşını geçmiş yani reşit olmuş bu insanlar zaten dersi dinlemezler. Devam zorunluluğu nedeni ile sadece sınıfın atmosferini tüketirler ve bazen de ister istemez diğer öğrencilerin ve akademisyenin dikkatinin dağılmasına, dersin kalitesinin düşmesine sebep olurlar.

Bu dönem üniversite yönetiminin ders ortalamaları belli bir sınırın altındaki öğrencilerin spor takımlarında bulunamayacağına yönelik aldığı karar da, bu anlayışın ürünü olarak karşımıza çıkmakta. Derslerinde başarılı olamayan bir öğrencinin sporda başarılı olmasına ve takımda yer alarak okulu temsil etmesine imkan yok mudur? Bu öğrenci oturup ders çalışmalı, spor yapacaksa da yine yapmalı ama hobi olarak mı yapmalıdır?!

Spor takımlarının yeterince desteklenmemesi de acaba öğrencilerin önceliklerinin ders olması gerektiği fikrinden mi kaynaklanmaktadır? Zira geçen sene Uni Lig turnuvasında finale kalan masa tenisi takımı bu sene turnuvaya katılmak ve okulumuzu temsil etmek adına yine kendi okulumuzdan izin alamamıştır. Takım oyuncularına ise buna dair hiçbir açıklama yapılmamıştır.

 

Laboratuvarlardaki Ekipman Yetersizliği

Moleküler Biyoloji ve Genetik gibi bölümlerde bazı dersler laboratuvar uygulamaları içermekte. Bu derslerin sınıf mevcudu yirmi civarında ancak örneğin ders esnasında kullanılacak mikroskop sayısı yetersiz ve öğrenciler mikroskopta sıra beklemekte. Ya da bazı ekipmanlardan yalnızca bir tane olması nedeni ile aslında öğrencilerin deney esnasında kullanması gereken bu ekipmanları, akademisyenler kullanmakta ve öğrenciler yalnızca seyirci kalmakta. Durum böyle iken bazı bölümlerin kontenjanları seneye artacak, kimilerininki ise iki katına çıkacak.

 

Yabancı Öğrencilerin Hayal Kırıklıkları

english-onlyOkulumuzda Erasmus ve diğer değişim programları ile gelen öğrencilerin yanı sıra, dört yıllık lisans eğitiminin tamamını almak için gelen yabancı öğrenciler de bulunmakta. Dünyanın farklı yerlerinden gelen bu öğrencilerin Bilkent’i tercih etmelerindeki başlıca sebeplerden biri eğitim dilinin İngilizce olması. Kural, Hukuk Fakültesi hariç diğer fakültelerde derslerin 100% İngilizce işlenmesi. Ancak fiili durum maalesef böyle değil. Bazı bölümlerde, öğretim görevlileri dersleri Türkçe – İngilizce karışık, ya da doğrudan Türkçe işlemekte. Dersliğe gelen kimi akademisyenlerin ilk yaptığı, derse yabancı bir öğrenci gelmiş mi diye kontrol etmek ve gelmediğine kanaat getirirse dersi Türkçe anlatmaya başlamak. Ancak akademisyenin açıkça sınıfta yabancı öğrenci olmadığını sormadan, sınıfa göz gezdirerek bu kontrolü yapması durumunda, gözden kaçan yabancı öğrenciler mağduriyet yaşıyorlar.

Diğer yandan, lisans eğitimini Bilkent’te alan yabancı öğrenciler, diğer Türk öğrenciler gibi GE 250 ve 251 derslerinden sorumlu. Fakat klüp etkinlikleri arasında film geceleri hariç yabancı öğrencilerin katılacağı bir İngilizce etkinlik yok. Öğrencilerin sosyalleşmesi, etkinliklere aktif katılım sağlaması ve kendilerini geliştirmesi amacı ile planlanmış GE 250-51 dersleri, yabancı öğrenciler için yalnızca bir puan toplama mecburiyetine dönüşmüş. Konusunu yalnızca afişteki İngilizce açıklamalardan anlayarak gittikleri Türkçe etkinliklerden elde ettikleri tek kazanım, kartlarını okutarak aldıkları GE puanları.

 

Eleştirilere Kulak Tıkayan Bir Yönetim Anlayışı

Her kurumda olduğu gibi Bilkent Üniversitesinde de olan aksaklıklar farklı kanallar aracılığı ile ilgililere bildirilmekte. Yer yer öğrenciler, yer yer akademisyenler tarafından yapılan yapıcı eleştirilerin yanı sıra, GazeteBilkent Kampüs biriminde de bu aksaklıklara değinen yazılar yayınlanmakta. Peki yapılan eleştiriler ne derece dikkate alınıyor? Biz örnekler verelim, sorunun cevabını sizler verin.

 

  • 76 Bilka Çilesi ve Konfordan Uzak Yurtlar

1dc2ab0541f23c99eaf60a39dcc59aa8Eğer yurtlarda kalan bir öğrenciyseniz, kampüs sadece derslere geldiğiniz değil, yaşadığınız bir mekan. Yurt hayatı tek başına zaten bir hayli yorucu; tek bir odaya sığmak, adeta bir odayı eviniz yapmak zorundasınız. Kanepe, koltuk, sandalye gibi bir ayrımınız yok. Ders çalışmak istiyorsanız bir sandalyeniz var. Dinlenmek, oturmak, uzanmak, uyumak içinse bir yatağınız. Lüks sayılabilecek yurt seçeneklerinden birini tercih etmediyseniz ya da edemediyseniz kat aralarındaki yani bir çeşit yol üstündeki kanepelerden başka (ki kanepe yanında ders çalışma masaları olduğundan bu burada sessiz olmak zorundasınız) dinlenebileceğiniz, arkadaşlarınızla sohbet edebileceğiniz bir alan yok. Ders çalışmak için çalışma odaları elbette ki var, ya da mutfakta birkaç sandalye ve bench. Yemek yediğiniz yerin, televizyon izlediğiniz yerin, dinlendiğiniz ve sohbet ettiğiniz yerin hep aynı yer olması sizi rahatsız etmez ise, buyurun mutfağa.

b_76kantinDiyelim ki bu durum sizi rahatsız etti ve sıkıldınız (ki yüksek bir olasılıktır), akşam üzeri bir dışarı çıkayım da arkadaşları göreyim dediniz. Akşam belli bir saatten sonra kampüste tek açık mekan olduğu için, bir diğer ifade ile tekel olduğu için, 76. Yurdun altındaki Bilka’ya mecbursunuz. Bitmez tükenmez şikayetlere ve GazeteBilkent’te birçok yazıya konu olan (bkz.) ve okul yönetimi hariç herkese aşikar görünen Bilka’nın durumunu ayrıntılı açıklamadan özetlemek gerekirse; fiyatları çok fahiş, hijyenik olmaktan çok uzak, çalışanları bırakın güler yüz göstermeyi genelde öğrenciyi azarlar bir tavra sahip. Tüm bunlardan okul yönetiminin haberdar olmaması 21. yüzyılda cep telefonundan haberdar olunmaması kadar olası.

 

  • Bir Türlü Düzelemeyen İnternet Problemleri

Okul tanıtım araçlarında (broşürlerde, videolarda vs.) belirno-wi-fi-signaltilen ve tanıtım ofisinin de ziyarete gelen lise öğrencilerine övünerek söylediğine göre, Bilkent Üniversitesi kampüslerinde her yerden kablosuz internete bağlanma imkanı mevcut. Ancak kampüsün birçok yerinde internete bağlanmak imkansızken, diğer yerlerde de internet hızı yavaş ve olan bağlantılar da genellikle sorunlu. Sorunlu yerlerin en başında yurtların gelmesi ise durumun vahametini göstermeye kâfi. Geçen yaz yaptığımız ve beş yüzden fazla katılımın olduğu anket sonuçlarına dayanarak yayımladığımız Bilkent’in Bağlanılamayan Kablosuz Ağı adlı yazımızda (bkz: http://gazetebilkent.com/2015/01/20/bilkentin-baglanilamayan-kablosuz-agi/) bu soruna ayrıntıları ile değindik ve Bilkent’in bu konuda ülke içinde ve dünya çapında yarıştığı (!) okulların ne kadar gerisinde kaldığını belirttik. Ancak o günden bu güne, okulumuzun sağladığı internet hizmetinin kalitesinde ve yaygınlığında bir gelişme görülmemekte.

 

  • Hukuk Fakültesindeki Akla Ziyan Uygulama: İki Ara Sınav

Çeşitli konularda yapılan bu eleştirileri dikkate almayan okulumuz, yaklaşık dört sene önce yapılan ilginç ve pek de sağlam temellere dayanmayan bir serzenişi dikkate aldı. Diğer dönemlik ders sistemine sahip tüm hukuk fakülteleri gibi, 2011-2012 bahar dönemine dek Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde de her dönem bir vize ve bir final sınavı yapılmakta idi. Ancak bazı öğrenciler, finallerin ağırlığının %60 ve kimi zaman daha fazla olması nedeni ile dersi geçip geçememelerinin final sınavına bağlı olduğunu ve bundan şikayetçi olduklarını bildirdiler. Bu şikayet üzerine Hukuk Fakültesine adeta bir mühendislik fakültesiymiş gibi iki vize zorunluluğu getirildi. Daha doğrusu yönetim, final sınavının ağırlığı 40%’ı aşamaz dedi.

imagesBunun üzerine akademisyenlerden bazıları iki vize sınavı yaparken, kimileri tek vize iki quiz ya da tek vize, bir ödev gibi uygulamalara başladılar. Özellikle birinci ve ikinci sınıftaki öğrencilerin zaten alan dışı aldıkları Beşeri Bilimler ve Tarih bölümlerine ait dersler, İngilizce, Felsefe gibi derslerin ödev yoğunlukları yeterince fazla. Bunlara ek olarak vize sayısının artması neticesinde öğrenciler ikinci ders haftasından itibaren sürekli ödev yetiştirme, sınava çalışma telaşı içindeler.

Bilkent’te sınav haftası uygulamasının olmaması da tüm bu telaşa tuz biber ekmekte. Öğrencilerin akşam beş buçuğa kadar derse girdikten sonra, uzun süreli sınavlara girmesi beklenmekte. Akşam geç saatte sınavı olan öğrencilerin bir kısmı, saatlerce ders dinledikten sonra akşam girecekleri sınavlarının kötü geçmemesi için, sınavların yoğun olduğu haftalarda birçok derse girmemekte. Akademisyenler de herhangi bir dersin sınavı olduğu günlerde derslere katılımın düşmesinden şikayetçi.

Ders konularının bir bütünlük arz etmesi nedeni ile sınav kapsamını belirlemenin bazen zor ve hatta anlamsız kalması, öğrenci sayısının çok olması gibi nedenlerle hukuk fakültesi öğretim görevlileri de birden çok ara sınavı gerektiren mevcut sistemden şikayetçi. Öğrenci sayısının çok fazla olması nedeni ile akademisyenler sınav kağıdı okumaktan başlarını kaldıramamakta. Muhtemelen bundandır ki akademisyen değerlendirme formlarında bu dönem ‘sınavlarınızın yüzde kaçı açıklandı’ seçeneği bulunmamakta.

Bu sistem; hukuk tarihi ve felsefesi bilen, bol okuyan, eleştiren, dünyada olup biteni takip eden hukukçular yetiştirmek yerine; uyku ve yemek düzenine sahip olmayan, sınavların sıklığı ve sınav haftası olmaması nedeni ile kısıtlı zamanında öğrenmek yerine ezberlemeyi tercih etmek zorunda kalan hukuk fakültesi öğrencileri yetiştirmekte.

Bırakın öğrencileri, fakültedeki hemen hemen tüm öğretim görevlilerinin eleştirileri her daim kulak ardı edilmekte ve senelerdir adeta herkese eziyet olan bu sistemde ısrarcı olunmakta.

 

Bilkent Üniversitesi, Türkiye’nin en gözde üniversitelerinden biri olmaya devam etmeyi hedefliyor ve hatta dünya çapında belli bir seviyeyi yakalamak istiyor ise bu eleştirilere kulak vermeli ve eksikliklerini gidermelidir. Aksi taktirde okulun, ne öğrenciler ne de akademisyenlerce tercih edilmesi için pek bir sebebi kalmayacaktır.

Leave a Reply

5 comments

  1. Selim Tepeler

    İrem’in yazısını okudum. Pek çok sorundan bahsetmiş. Ben de bu yazıdan ilham alarak Rektör beye aşağıda sıralayacağım çözüm önerilerimi sunmayı arzu ediyorum.
    1. Ders Seçim Sistemi ve Fakülte Sekreterlikleri
    Çok haklı. Feci haklı. Bence her öğrenciye 1 hoca+ 1 asistan düşecek şeklinde hoca, asistan istihdamı yapılıp; çakışan program, kotası biten seçmeli ders sorunu ortadan kaldırılsın. Hocalar programımıza göre evimize gelsin, kar yağınca gitmek zor oluyo frown ifade simgesi
    2. Öğrencilerinin Sorumluluk Sahibi Olamayacağını Düşünen ve Onlar Adına Karar Veren Bir Üniversite
    Devamsızlık kalkmakla kalmasın, derse gidenlerden puan kırılsın.(derse gidip not vermeyenlerin bursu kesilsin, bursu yoksa da FX verilsin)
    Spor takımları destekten mahrum. Gelecek sezon öncesi futbol takımına henüz bitmeden Eto getirilsin.
    3. Laboratuvarlardaki Ekipman Yetersizliği
    Kayıt yaptıran her öğrencinin adresine bir adet ışın mikroskobu gönderilsin. Öğrenciler derslere kendi mikroskobu ile gelsin. Burası bilim okuluysa(bilim-kenti: bilkent), biraz paraya kıyacaksın.
    4.Yabancı Öğrencilerin Hayal Kırıklıkları
    Kampüste Türkçe konuşmak yasaklansın.
    ”Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda İngilizce’den başka dil kullanılmayacaktır. ”
    Antepli Abdullah Bey
    5. 76 Bilka Çilesi ve Konfordan Uzak Yurtlar: HAKLI
    6. Hukuk Fakültesindeki Akla Ziyan Uygulama: İki Ara Sınav –
    Aklım ziyan halde. Sağlıklı yorum yapamayacağım. Hukuk öğrencilerini mühendislerle aynı kefeye koyanlar utansın.

  2. Fatih

    Bir de ders anlatma yeteneği olmayan, kafasına göre derse gelen gelmediği zamanlarda ise asistanını öğrencilerinin başına salıp süre dolduran, okulun makaleleri ve araştırmaları için elinde tuttuğu, öğrencileriyle iletişim kurma yoksunu temel bilimler hocaları var (bkz. Fizik). Bundan müzdarip olduğunuzu dile getirince ise üniversitede kendi kendinize bir şeyler öğrenmeyi bilmeniz lazım şeklinde demogoji yapılıyor. Eğer öylese bu tarz hocalar yoklama almasın, attendance quiz yapmasın. Bir sınavda tüm okulun ortalaması 70 çıkıyorken belli hocaların sectionlarında ortalama 50-60 larda çıkıyorsa bütün suçu öğrencilere yüklemek ne kadar doğru ve samimi.

  3. İrem Abul

    Merhaba Selim,

    Anlamsız derecede alaycı tavrını görmezden gelerek yorumu cevaplayayım.

    1. Bu konuda sekreterlerin daha duyarlı ve çözüm odaklı olması gerektiğinden bahsettim. Öncesinde de kendi ders programımızı yapabilme ‘imkanımız’ olduğundan. Yani bunun aslında iyi bir şey olduğundan fakat daha da iyi ve işler bir hal alması gerektiğinden.

    2. SENİN ÜSLUBUNLA CEVAP VERMEM GEREKSEYDİ ŞÖYLE DİYEBİLİRDİM: Devam zorunluluğu yetmez. Hatta her birimizin alarmlarını hocalar önceki günden kursun. Tek tek arasın herkesi dersten bir saat önce. Haydi yavrum kahvaltını et ve hazırlan, aman geç kalma derse desin. Sonra sınıfta bir yarım saat yoklama alınsın. Ardından yaşlı başlı, tecrübeli, değerli hocalarımız bir kere daha mevcut ile imza sayısını kontrol etsin. Düzenli olarak durumu sisteme girsin. AMA BENCE REŞİT OLMUŞ İNSANLAR DERSE GİDİP GİTMEME KARARINI KENDİLERİ VEREBİLECEK, VE SORUMLULUĞUNA/SONUCUNA DA KATLANABİLECEK YAŞTALAR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

    Takımlarda okulu temsil edecek yeterince öğrenci var, Eto kalsın yerinde. Ortada takım var ise lige gitmeli, gitmeyecekse de boşu boşuna takım kurup da antrenman yaptırmaya gerek yok. Buna ek olarak öğrencinin sporda başarısını derslerdeki başarısı ile beraber değerlendirmek anlamsız. Özetle o iki paragrafta bahsetmek istediğim buydu.

    3. Herkesin mikroskobu olsun diyen yok elbet ama 20 – 25 kişilik lab dersinde 2 mikroskop kullanılması da eğitim kalitesini olumsuz etkileyecek bir durum.

    4.Öğrenciye İngilizce eğitim vaat edersen, öğrenci de buna güvenerek ülkesini ve evini bırakıp da bilmem kaç mil yol gelirse; bir zahmet anlatılan dersi anlama ‘LÜKS’ üne sahip olsun.

    5. Burda mutabıkız galiba.

    6. Hukuk öğrencileri ile mühendisler aynı kefeye konulamaz. Bunun sebebi birinin birinden üstün olduğu değildir. Ders konularının ve sayılarının fazlalığıdır. Derslerin bir çoğunun sözel içerikli olduğu, okuma ve anlamaya yönelik bir fakülte hukuk fakültesi ve bizim okulumuzda dönemde ortalama ders yükü 7. İki vize uygulaması ile 15-16 haftada, 21-24 sınava giriyor öğrenciler. Bunun yanında ödevler ve sunumlar da oluyor. Biz proje yapmıyoruz, soyut kavramlar üzerinden kuramlar öğreniyoruz. Gerçekten anlamak ve ezberlememek ise saatlerce, başka başka kitaplardan okumayı gerektiriyor. Ama bu sistem öğrenciyi ders notu ve kanunu ezberlemeye itiyor. Hukuk formasyonunda bilginin kendisinden ziyade, bilgiyi nereden elde etmesi gerektiğini ve nasıl yorumlaması gerektiğini öğrenmeli öğrenci. Ancak bu sayede değişen hayat koşullarına ve dolayısı ile de mevzuata ayak uydurur. Ancak ezberlemek zorunda kalan bir kişi hukuk fakültesi mezunu olsa da, maalesef hukukçu olamaz.

  4. Ömer Faruk İşler

    Sanırım İrem’in üslubu kadar nazik veya saygılı bir cevap verilemezdi yazına karşı ancak yorumunu ne yazık ki okumuş bir insan olarak aklıma bazı sorular geldi sadece.
    1. Bilkent Üniversitesi’nin Türkiye’nin en iyi dört üniversitesinden biri olmasına karşı sıkıntıları veya uygulama problemleri olamaz mı?
    2. Bu problemler varsa böyle bir yazı ile dile getirilmesi yapılabilecek en güzel eleştiri yöntemi değil midir?
    3. Bu problemlerin varlığına inanmıyorsan kendi görüşlerini en az bu yazı kadar mantıklı açıklaman gerekmez mi?
    4. Söylediğin sözlerin tepki çekmek dışında bir işe yarayacağını gerçekten düşündün mü?
    5. Öğrenci olarak başka bir öğrencinin yazısına karşı böyle bir alaycı yaklaşım sergilerken hangi amaca hizmet ettiğini düşündün mü?
    6. Yazdıklarının absürt komedi veya ilgi çekici olduğunu mu düşünüyorsun?

  5. Perihan

    illaki ingilizcé çok iyi olması gerekiyor mu