Kampüste Her Gün Görüp Tanımadıklarımız – 1

Sevgili GazeteBilkent okurları, bu yazı üslup ve içerik itibari ile diğer yazılarımdan ve hatta Kampüs Birimi’nde okuduğunuz birçok yazıdan da farklı. Sebebi konunun size çok uzak olmasından değil. Aksine hepimizin ya ziyaretçi, ya öğrenci, ya da öğretmen olarak; bazen sırf ders arası bir an önce karın doyurmak maksadı ile bazense uzun soluklu dinlenmeler için uğradığımız kafeteryalarla ilgili. Ancak ne yemeklerin niteliğinden ne de fiyatlarından bahsedeceğim. Bizlere bu kafeteryada hizmet sunan, güler yüzlü emektarlarımızla yaptığımız kısa söyleşileri sizlere sunacağım.

b_0824Hukuk Fakültesinin zemin katındaki Mozart Cafe’de çalışan ve öğrencilere ufak şakalarla takılmayı seven Uğur Bey, bize birkaç dakikasını ayırmayı kabul ediyor. Aslında iş makinesi operatörü olan ve G sınıfı belgesi bulunan Uğur Bey, kendi mesleğini yapabileceği, sigortalı uygun bir iş bulamamış ve biraz da mecburiyetten sekiz yıldır Mozart Cafe’de çalışıyor. Sabah 7:15’de işe başlıyor, akşam 18:30- 19:30’a dek çalışıyor. İşinden memnun musun diye soruyoruz, zaman geçtikçe daha çok zorlandığını söylüyor. Zorlanmasının sebebi ise zamanla yaşının ilerlemesi falan değil. Uğur Bey salon servisinden sorumlu, yani masaların düzeni, temizliği, mekanın havalandırması tek başına ona ait. Zaman geçtikçe öğrenci sayısı artıyor ve aslında iki ya da üç kişilik işi Uğur Bey tek başına üstleniyor. Bu da giderek işini zorlaştırıyor ve onu bir hayli yoruyor. İşler böyle yoğun olunca neredeyse hiç molasız çalışıyor. Beş dakika içinde yemeğini yiyor, günde toplam tahmini on dakika da diğer ihtiyaçlar için molası var. Net bir mola zamanı yok, cafe ne zaman sakin olursa Uğur Bey o zaman mola verebiliyor ve yemeğini bu molaya sıkıştırıyor. Bunların haricinde işi ile ilgi başka bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığını soruyoruz, özellikle Bilkent öğrencilerinden memnun mu merak ediyoruz. “Öğrencilerden yana bir sorunum yok.” diyor. Bilkent öğrencisi biraz şımarık bilinir diyoruz. “Tabii ki burada her çeşit insan var, ancak hiçbiri ile bir sıkıntı yaşamadım.” diyor.

11023160_10205139652427048_2047320572_n

Uğur Bey’e teşekkür ediyor, kütüphaneye doğru yol alıyoruz. İkinci durağımız Coffee Break. Burada Burak Barutçu ile söyleşeceğiz. Yoğunluktan dolayı biraz bekliyoruz, bu sırada Burak Bey bize çay ikram ediyor. Burak Bey iki buçuk yıldır kütüphanemizde çalışıyor ve çalışma koşullarından memnun. Cafe’deki ürünler doğu kampüsten hazırlanmış olarak kütüphaneye geliyor. Hazır gelen tatlıların, sandviçlerin servisinden Burak Bey sorumlu. Sıcak ve bazı soğuk ürünlerin hazırlanması da ona ait. En çok öğle araları ve final dönemleri yoğun olan Coffee Break, vardiyalı bir çalışma yöntemi benimsemiş. Burak Bey öğlen üç gibi çalışmaya başlıyor, akşam on bir gibi cafeyi kapatıyor. Yaklaşık sekiz saat olan bu uzun çalışma sürecinde mola imkanının nasıl olduğunu soruyoruz. “Birkaç arkadaş beraber çalıştığımızdan molalar sorun olmuyor. Birimiz yemek molası veya çay molası verdiğimizde diğeri çalışıyor, nöbetleşe dinleniyoruz.” diyor. İşine ilişkin başka bir sorun yahut sıkıntı var mı merak ediyoruz. “Cafe’de uzun zamandır çalıştığımdan tüm malzemelerin yerini biliyorum, bu da el çabukluğuyla da hızlı bir sunum imkanı sağlıyor. Özellikle içeceklerin servisi çabuk ve kolay oluyor. Sorunsuz ve pratik bir şekilde işleri yürütüyorum.” diyor. Burak Bey de öğrencilerin genel davranış ve tutumlarından memnun. Şimdiye dek tek bir öğrenci ile ufak bir sorun yaşadığını ve saygısızlık meydana gelmediğini belirtiyor, “Böyle şeyler nadir yaşanıyor cafemizde.” diye de ekliyor.

11018256_10205139684947861_2120196899_oKütüphaneden sonra yazı dizimizin ilk kısmının son adresi  olan Marmara’ya geçiyoruz. Servis kısmında sıcak kanlı şirin bir hanımefendiye kendisi ile söyleşi yapmak istediğimizi söyleyince, “Ay durun ben size şefimi çağırayım, onunla konuşun.” diyor. Şefimiz Hamza Yaşar 20 yıldır Bilkent’te Marmara Tabldot Kafe’de çalışmakta. Yemeklerin hazırlanması ve pişirilmesi alt kattaki çalışanlara ait. Yaşar Bey ise yemeklerin yukarıya taşınmasından, hızlı ve hijyenik bir şekilde sunulmasından sorumlu. 11:30-20:30 arası çalışan Yaşar Bey, öğlen iki ve üç arası yemek molası, dört buçuk ve beş arası çay molası veriyor. “En çok öğle araları yoğun oluyoruz, akşam saatleri de nispeten yoğunuz.” diyor. Memnun musun burada çalışmaktan dediğimizde, durumun fena olmadığını söylüyor. Belli ki çok da iyi değil, nerede problem var diye soruyoruz. Maaşlar ve zamların çok da tatmin edici olmadığını öğreniyoruz. 20 yıllık deneyimli şefimizin çalışırken en çok neyde zorlandığını merak ediyoruz. “Ekipman eksikliği olunca işler zorlaşıyor.” diyor. Yoğun saatlerde tabak, çatak gibi ekipmanlar hatta bazen yemekler de yetersiz kalabiliyormuş. Bu durum haliyle zorluk çıkarıyor, ek bir çaba gerektiriyor, hizmeti yavaşlatıyormuş. “Daha çok materyal ve ekipmanımız olsa işler daha kolay yürürdü.” diyor. Öğrencilerden bir şikayetiniz var mı diye soruyoruz, “Öğrenci arkadaşlarımızdan memnunuz umarım onlar da bizden memnundur.” diyor. Tecrübeli şefimize memnuniyetimizi bildiriyor, emeğinize sağlık diyoruz ve bize zaman ayırdığı için teşekkür ediyoruz.

 

 

Leave a Reply

1 comment

  1. Mualla Betül Özkan

    Yazının konu seçimi ve anlatımı çok güzel olmuş, eğlenerek okudum. Dediğiniz gibi gördüğümüz ama tanımadığımız kişiler hakkında bir fikrimiz oldu. Başarılar.