Geçen sabah okula gelirken, radyodan Ankara’da havaların 7–8 derece düşeceğini duydum. Aklıma ilk gelen şey, güneşli havalarda en çok haz alarak yaptığım aktiviteydi: Kampusun herhangi bir yerinde, kahvem ve arkadaşlarımla çimlere serilmek. Bu benim için tam anlamıyla bir aktivite oldu artık. Bitmek bilmeyen uzun ders aralarında, ne yapacağını bilemeyen benim gibi nice insan da bunu aktivite olarak görmeye başlamış olmalı. Bugünlerde kara kışın gelmekte olduğunu sezenler, kendilerini çimlere atmaya başladı. Merkez Kampus’teki Cafe Break’ten yurtlara doğru çıkarken, sağlı sollu tam bir şenlik havası esiyor. Özellikle öğle aralarında, bu hava kendini daha çok hissettirmeye başlıyor. Gruplar halinde şarkılar söyleyenleri mi ararsınız, son güne bıraktıkları sınava çılgınca çalışanları mı, yoksa doğallığın seyrinde ve aşkın seyre durduğu yerde sarmaş dolaş sevgilileri mi…

Geçtiğimiz günlerde her zaman gördüğümden farklı olarak, çok ilginç birkaç manzarayla karşılaştım. İlk tablonun kahramanları, bu güzel havanın son kez tadını çıkarmak isteyen iki arkadaşımızdı. Bu iki arkadaşa, İşletme Binası’nın yan tarafındaki çimlerde yoga yaparlarken rastladım. Yanlarına gittiğimde beni fark etmediler. O an kim bilir hangi dağın yamacında ya da hangi bulutun üzerinde geziyorlardı. Onları biraz izledikten sonra oradan ayrıldım.

Bir diğer ilginç rastlantımı ise tüm bu manzaraları, çekmekte olduğu kısa filminde kullanmak isteyen amatör bir yönetmen arkadaşımızla yaşadım. Olay, öğle arasında Radyo Bilkent’in önündeki çimlerde gelişti. Bu arkadaşımızı ilginç kılan, filmi çekerken elinde megafonunun olmasıydı. Rollerine hiç çalışmamış olduğu belli olan çimlerdeki insanlara, gerçek bir yönetmen edasıyla durmadan komutlar veriyordu. Ne olup bittiğini anlamaya çalışan onca arkadaşımız, aniden kendilerini bir film setinde buldular. Kimi yağmur gibi yağan komutlara uymaya çalışıyor, kimi oralı bile olmuyordu. Sonunda film için gerekli olan sahneyi çektiğine inanan yönetmenimiz megafondan, “Herkese geçmiş olsun.“ diyerek son noktayı koydu. Oradan ayrılmaya hazırlanırken, izinsiz olarak yaptığı çekimden rahatsız olan bir arkadaşın, yönetmenimizle tartıştığını gördüm.

Havalar iyice soğumadan bu şenlik havasından nasiplenin derim. Kahvenizi alın ve ciğerleriniz bayram edene kadar bu bahar havasını doyasıya içinize çekin.

Leave a Reply