“Eğitimdir ki; bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.”
M.Kemal Atatürk
Atatürk’ün eğitime verdiği önemin, bir ulusun kurtuluşunun ancak ve ancak “eğitim” ile olabileceği düşüncesinin yansımalarını bu sözde görmek mümkün.
Atatürk İstanbul Üniversitesi’nde ders dinlerken
O, sadece askerlik, politika veya devlet konularında değil; aynı zamanda eğitim alanında da öncü olmuş, eğitimi bir ulusun kalkınmasındaki en büyük anahtar olarak görmüştür. Ülkenin eğitim alanındaki eksikliklerini ve geri kalmışlığını görebilmiş, bu alanda yeniliğe gidilmenin zorunlu olduğunu vurgulamıştır.
Atatürk, eğitim sisteminin laik, ulusal, her türlü ayırımcılıktan uzak, araştırmaya ve sorgulamaya teşvik edici, bireyi geliştirmeye yönelik temeller üzerine inşa edilmesi gerektiğini savunmuş; yaptığı devrimler ile bu düşüncelerini uygulamaya geçirmiştir.
Eğitimde birliğin sağlanmasını hedefleyen Tevhid’i Tedrisat Kanunu ve yeni Türk harflerinin kabul edilmesini öngören Harf Devrimi bu alanda atılan ilk adımlardır. 15 Nisan 1931 yılında kurulan Türk Tarih Kurumu ve 12 Temmuz 1932’de açılan Türk Dil Kurumu da bu adımda yapılan çalışmalara eklenmiş, ‘araştırma’ temelli eğitim anlayışını pekiştirmiştir.
Osmanlı döneminde yüksekokul adı ile kurulan Darülfülun’un kapatılarak, 1 Ağustos 1933 tarihinde İstanbul Üniversitesi’nin kurulması, yalnızca Türkiye Cumhuriyet’inde kurulan ilk üniversitenin açılması bakımından değil; 1933 Üniversite Reformunun çalışmalarında atılan en önemli adım olma açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu tarihten sonra, İstanbul, Ankara ve daha sonra diğer illerimizde de çeşitli üniversiteler açılmıştır.
Atatürk İstanbul Üniversitesi’nde ders dinlerken
Atatürk üniversiteleri, bireylerin her alanda kendilerini geliştirebilecekleri birer eğitim ve öğretim yuvası olarak görmüş; aydınlık, araştırmacı, bilim ve sanat dallarında öncü bireylerin yetişmesinin hedeflenmesi gerektiğini vurgulamıştır. O, ülke geleceğinin bu gençler ile şekilleneceğinin her fırsatta dile getirmiştir.
Aydınlık Türk gençleri olarak bize düşen görev ise Atatürk ilkeleri öncülüğünde bize emanet edilen bu ülkeye sahip çıkarak, onu her daim ileriye taşımaktır.