Tek Rakibimiz Türk Hava Yolları

Need For Speed serisi yeni oyunu The Run ile karşımızda. Hız tutkunlarını sevindirecek niteliklere sahip olan The Run, kaçırmamanız gereken oyunlardan bir tanesi.

Need For Speed: The Run aslında bir maraton yarışı. Oyunun en önemli ve en güzel yanlarından biri oynadığımız karakteri bu sefer görebiliyoruz ve hatta araba dışında da yönlendirebiliyoruz. Jack Rourke isimli bir yarışçıyı oynuyoruz The Run’da. Mafya ile bir borç sorunu yaşayan Jack’in kontrolünü elimize aldığımızda, mafya tarafından öldürülmek üzere. Son anda kurtulup bir arabaya atlayıp  kaçıyoruz. Mafyadan aldığımız borcu tek seferde ödememiz gerek ve bu borç epey bir fazla.Bu yüzden Jack yasal olmayan yollardan bir yarışa katılıp bu borcunu tamamiyle kapatmaya karar verir. San Francisco’dan başlayıp New York’a kadar süren bu yarışta 200 kişilik bir liste var ve bu listenin 1 numarası olmak zorundayız. Bir de Jack’a bu uzun yolculukta yardım eden güzel ve alımlı Sam var. Yasadışı yarışın olduğu yerde polis olmazsa olmaz tabii ki. Bu yarış esnasında bir sürü kovalamaca sahneleri ister istemez oluyor tabi.

Konu ABD’yi uçtan uca geçmek olunca, karşımıza birçok farklı parkur da çıkıyor. Rocky dağlarından tutun, Chicago’nun mahallelerine, ABD’nin güneyindeki uzun düzlüklere, farklı birçok parkur NFS: The Run’da mevcut. Yarıştığınız her yerin, kendisine göre bir hava şartı ve yol tipi bulunmakta. Bu da farklı parkurlarda farklı araçlar kullanmanızı gerektirebiliyor. Bu arada bu oyunu güzel kılan bir başka özellik ise FrostBite 2.0 grafik motoruyla hazırlanmış olması.

Yukarıda da belirttiğim gibi The Run’da karakterimizle araba dışında da oynuyoruz. Polislerden ve kazalardan hoplayıp, zıplayıp kurtulmamız gereken bölümler var. Yollarda ilerlerken trafiğe dikkat etmeli, uçurumlardan aşağı yuvarlanmamalısınız. Eğer sert bir şekilde trafikteki araçlara çarpar, uçurumlardan yuvarlanır ya da ağaçlara kafadan girerseniz, bu kaza yapmanızla sonuçlanıyor. Kazalardan bir önceki kontrol noktasından devam etmeniz içinse beş hak tanınıyor. Bazı bölümlerde ise yuvarlanan kayalar ve benzeri engeller, aniden karşınıza çıkabiliyor. Bu da adrenalin oranını yüksek tutmak için birebir. The Run’da geniş bir araç seçeneği sunulmuş. Spor araçlardan beygir gücü kuvvetli araçlara birçok seçenek mevcut. Ancak yarışlar genellikle hızınızı dengelemenizle ve doğru yerlerde fren yapmanızla ilgili. Uzun bir süredir Need For Speed serilerinde göremediğimiz McLaren marka otomobiller ise tekrar aramızda ve gerçekten takdire şayan modeller var. Ayrıca yarışlarda her araç geçtiğimizde ya da her yol engelini aştığımızda belli oranda bir tecrübe puanı kazanıyoruz.

Oyunda önemli detaylar atlanmamış ve gayet göze hitap edecek şekilde işlenmiş. Örneğin trafikteki araçlar bu sefer bildiğimiz markalı, modelli otomobiller. Porsche, Audi, Nissan gibi markalar bunlardan sadece birkaçı.

Konuyu özetleyecek olursak Need For Speed serisi, yepyeni grafik motoruyla ve yeni bakış açılarıyla etkili bir dönüş yapmayı başarmış. Hız, heyecan, kovalamaca, otomobil, hikaye ve özel efektleri ve sahneleri ile Need For Speed: The Run adından uzun bir süre söz ettirecek gibi görünüyor ve geleceğin araba yarışı oyunları için sağlam öneriler sunuyor.

 Şimdiden oyun severlere iyi eğlenceler.

Leave a Reply