İnsanlığa Bir Sitem

Hiddetlenecek olan sindirildi!

Konuşacak olan susturuldu!

İşte, bu düşünce ile yüzyıllar yılı savaşlar yapıldı; kazanıldı. Hükümetler, hükümranlıklar kuruldu; devrildi. Cinayetler işlendi; lakin failleri hükmetmeye devam etti.

Tarih yazıcıları ise; katillerin, devirenlerin, hainlerin ve haksızlığı apaçık ortada olan diğer tüm galiplerin kılıçları altında yazdılar hikâyelerini…

Adil ve haklı olanlar ise ne yazık ki aynı zamanda dürüstlerdi. O vakit kalem kılıçtan keskin oluverdi; adilleri yerden yere vurmaktan çekinmedi…

Ezilenler ise hep Tanrı’ya sığındılar; tıpkı köle tacirlerinden özgürlük isteyen köleler gibi…

İşte, bu anlamsız olaylar içinde demokrasi geldi; ne var ki ezberleri, insanların yakalarını bırakmıyordu. Alışkanlıklarına köle olan insanlar, bu kez, kendilerini ezecek olanları kendileri seçti… İnsanları en çok ezenler, seçmece bir biçimde başlarına geçti…

Kısacası, bu ezme-ezilme ilişkisi en baştan beri değişmedi. Yalnızca değişik biçimlere büründü. En başta güçlü güçsüzü, sonra varsıl yoksulu, güzel çirkini… Yalancı dürüstü ezdi. Her devirde ‘‘insanlığa yapacakları olanlar’’ farklı unvanlarla yaptılar işlerini. Monarşide krallar ve asiller; demokrasilerde başbakanlar, evlerde babalar, kendilerini hep üstün sandılar ve ezdikleri sayesinde üstün kılındılar.

Ey İnsanlar! Siz, sizleri ezenlerin hareketlerine ve sözlerine kulak asmayacak; onlara asıl gücün ne olduğunu gösterebilecek kadar zeki ve yürekli değilsiniz… Aranızdan sizi savunmaya kalkacak birileri çıksa; onları bir ’’böcek’’ gibi ezer, katlediverirsiniz. İşte bu yüzden başınıza gelecekleri hakkettiniz; ediyorsunuz ve bu yürekliliği, incinmeyi gerekirse yok olmayı göze almadıkça edeceksiniz.

 

Leave a Reply