53 yaşında, 4 çocuk annesi ve 30 yıldır aynı işi yapan bir kadının hikâyesi, normal şartlarda ilgi çekici olmaktan çok uzak görünse de, o kendini her zaman tüm ilgilerin odağı haline getirebilmeyi başarabilmesiyle, hikâyesinden en az bir 30 yıl daha bahsettirecek gibi görünüyor. Kimden bahsettiğimi anlamak zor değil; çünkü o kendi sözleriyle “İsa’dan ünlü olana kadar” durulmayacağını peşinen söyleyen, Madonna.
Madonna’nın 30 yıllık profesyonel müzik kariyerinin 12. stüdyo albümü MDNA, piyasaya çıkmadan, sadece ön satışlarda bile tam 51 ülkede bir numara olmayı başardı. Madonna, iyi bir sahne performansının yanı sıra, adından nasıl söz ettirebileceğini iyi bilen bir iş kadını aslında. Albümün adı, insan beyninde aşk öforisini artırıcı etkiye sahip, “MDMA” denen bir ekstazi türünü çağrıştırdığı için pek çok tartışmaya sebep oldu.
Yıllar boyunca onlarca sansasyon yaratan Madonna, fazla konuşulmanın sadece dikkatleri arttıracağını ve tartışmaların çoğunlukla kendi lehinde sonlanacağını iyi bildiğinden, albümünün adını duyurduktan sonra hiçbir suçlamaya cevap vermeyip tartışmaların alevlenmesini bekledi. Madonna bir kez daha haklı çıktı ve ön satışlarla 51 ülkede sağladığı büyük başarının üzerine, yayınlandığı gün 30 ülkede tekrar bir numarayı gören albümüyle tartışmalara cevabını vermiş oldu. İlk hafta sadece Amerika’da toplam 359,000 adet satan albümü, 2012’nin en iyi “ilk hafta satışı” listesinde birinci sırada yer almayı ve İngiltere’de Elvis Presley’in sahip olduğu “en çok bir numara albüme sahip olma” rekorunu da kırmayı başardı. Tüm bu rekorlara ve satışlara hiçbir televizyon programında görünmeden, hiçbir dergiye röportaj vermeden, yani hiç tanıtım yapmadan ulaştı. Peki, 53 yaşında bir kadının, onu hep zirvede tutan ve dünyanın her yerinden insana sunabildiği şey neydi?
MDNA, Madonna’nın durulmaya hiç niyeti olmadığını duyurduğu bir manifesto adeta. Hemen herkes Madonna’dan daha durgun ve 3 yıl önce yaşadığı boşanmanın da etkisiyle daha duygu yüklü şarkılar beklerken, o sahnelere çıktığı ilk gün yaptığı gibi, yine dinleyicilerini dans pistine davet etti. Albüm Madonna’nın 1998 yılında yayınladığı albümü Ray of Light, 2000’de yayınladığı Music ve 2005 yayınladığı Confessions on a Dance Floor albümlerinin bir sentezi gibi, elektronik ve disko müziğine bir methiye niteliğinde.
Albümde, genel tınıyı oluşturan yüksek tempo dans şarkılarının yanı sıra, Falling Free ile yönettiği son filmi W. E. için hazırladığı ve Altın Küre kazandığı Masterpiece gibi balatlar da mevcut. Albümün ilk teklisi Give Me All Your Luvin’ ‘de Madonna, M. I. A. ve pek çok pop şarkıcısıyla yaptığı düetlerle adını sıkça duyduğumuz Nicki Minaj ile birlikte söylüyor. Bu yıl 46.sı düzenlenen ve Amerika’nın en önemli spor etkinliklerinden biri olan Super Bowl’un devre arasında, provaları yaklaşık 320 saat süren; 20 ponpon kız, 17 dansçı, 200 kişilik kilise korosu, Nicki Minaj, M.I.A., LMFAO ve Cee Lo’Green’den oluşan bir ekiple sergilediği 6 dakikalık performansıyla ilk teklisini, eski şarkılarıyla potpuri yaparak tanıtan Madonna, yine bir rekor kırdı. 114 milyon kişinin izlediği devre arası performansı, tarihin en çok izlenen devre arası gösterisi oldu. Albümün başı çeken şarkılarından biri Girl Gone Wild ise ikinci tekli oldu. Teklinin klibini ünlü moda fotoğrafçısı ikili Mert ve Marcus yönetti. Albümün gizli hiti, Madonna’nın klibini Quantin Tarantino’nun yönetmesini istediği ve sözlerini Mika’yla beraber yazdığı Gang Bang. En az bir Tarantino filmi kadar şiddet içerikli şarkıda; Madonna, sevgilisini nasıl öldürdüğünü, neredeyse bir katilin soğukkanlı sesiyle anlatıyor. Özellikle Ray of Light dönemini hatırlatan I’m A Sinner, dini referanslarıyla konuşulacak şarkılardan biri olacak gibi görünüyor. Albümün üçüncü teklisi henüz kesinleşmese de büyük bir ihtimalle, yine bir dans parçası olan Turn Up the Radio olacak ve radyolarda sıkça yankılanacak. Yüksek tempolarıyla dinleyiciyi ilk saniyeden yakalayan ve ona hareket etmek dışında bir seçenek sunmayan Love Spent, I’m Addicted ve Some Girls’e de dikkat çekmekte fayda var. Evliliğindeki iniş çıkışları anlattığı ve yine Nicki Minaj’ı ağırladığı şarkı I Don’t Give A, özellikle Madonna’nın rap yaptığı bölümleriyle American Life dönemini hatırlatıyor. MDNA’in bana göre zayıf halkası Superstar: Madonna, sevgilisini sanat dünyasından beğendiği isimlere benzeterek onları övüyor; bu şarkıda yıldıza, kızı Lola eşlik ediyor. Albümün özel baskılarında yer alan ve şimdiden favorilerimden olan Best Friend Madonna’nın eski eşi Guy Ritchie’ye bir açık mektup gibi. Madonna şarkısında “Her an kusursuz değildi ama hep de kötü değildi.” diyerek evliliği hakkında çıkan dedikoduları da cevapsız bırakmıyor aslında. Duru ve oynanmamış bir sesle söylediği I Fucked Up’ta ise başarısızlıklarını ve pişmanlıklarını içtenlikle anlatıyor. Özel basımlarda yer alan üçüncü ekstra şarkı Beautiful Killer ise orta tempoda başarılı bir dans şarkısı.
Madonna, geleneksel kitle iletişim kanallarıyla tanıtım yapmak yerine, tüm zamanını haziranda başlayacak turnesi “MDNA World Tour” için prova yaparak harcıyor. 19 yılın ardından tekrar İstanbul’u da ziyaret edeceği turnesinin biletleri pek çok ülkede ilk gün, ülkemizdeyse satışa çıktığı dördüncü gün tükendi. Ben de heyecanla, 7 Haziran Perşembe akşamı Türk Telekom Arena sahnesinde devleşecek Madonna’yı görmek için geri sayıma başladım.
Yaşayan en büyük yıldızlardan biri olan Madonna’nın bir saniye bile durmaya niyeti yok. Benny Benassi, William Orbit ve Martin Solveig’i bir araya gelerek yarattığı MDNA, en önemli müzik dergi ve eleştirmenlerinden olumlu yorumlar toplamayı başardı. Hem eski hayranlarını hem de elektronik müziğin en geniş dinleyici kitlesi olan gençleri bir kez daha kendine hayran ettiği albümü MDNA, Madonna’nın önümüzdeki on yıllara da adını yazdıracağının bir kanıtı adeta.