Se7en – (1995)

Aslında klip yönetmeni olan Fincher, ilk film deneyimi Alien 3 ile büyük hüsrana uğradı. Kolay değildi tabii serinin ilk iki filmi Alien ve Aliens, iki usta yönetmen Ridley Scott ve James Cameron tarafından çekilmişti. Bu yüzden beklenti büyüktü. Film, özel efektleri ile Oscar adaylığı aldı ama gişede beklentiyi karşılayamadı ve eleştirmenler tarafından topa tutuldu. “Seven” filminin teklifi ise tam da bu zamana denk geliyordu. Öyle ki senaryonun önüne geldiği dönem ile okuduğu dönem arasında 1.5 yıllık bir zaman vardı. Çünkü Alien 3 ile elde edilen başarısızlıktan sonra Fincher, sinema ile ilgili hiç birşey düşünmek ya da görmek istemiyordu. Hatta “yeni bir film yapmaktansa kolon kanserinden ölmeyi tercih ederim.”  ünlü yönetmenin o dönemlerde söylediği bir söz olarak kayıtlara geçmişti. Ancak senaryoyu okuduktan sonra büyülenen Fincher, kendisine bir şans daha vererek tam anlamıyla IMDB’de tüm zamanların en iyi filmler listesinde 26 sırayı alan bu filmi yaparak küllerinden doğdu.

”İNSANLARIN DİKKATİNİ ÇEKMEK İÇİN ONLARIN OMUZLARINA DOKUNMANIZ ARTIK YETERLİ DEĞİL. ONLARA BİR BALYOZLA VURMANIZ GEREKİYOR.”

Bu film de insanın omzuna sağlam bir balyoz indiriyor; çok iyi formülize edilmiş senaryosu, istediği mesajı verme yolu ve yönetmen başarısı ile zamanında oldukça başarılı olmuş ve hala da önemli bir yerde duran, önemli bir film ‘SE7EN’. Filme yüklenmiş olan “kült ve psikolojik gerilimin en önemli eserlerinden biri” yakıştırmalarını sonuna kadar hak ediyor. Olay örgüsü son derece güzel kurgulanmış. Filmin girişinden itibaren verilmek istenen gerilim insanı ilk andan itibaren etkisine almakta. Ağır ama kesinlikle sıkmayan bir tempo, film boyunca ıslak, yağmurlu bir şehir, emekliliğine 1 hafta kalmış bir cinayet masası dedektifi ve yeni gelen çaylağın işe başladığı anda, ortaya çıkan seri ve dinsel temalı cinayetler: İncil’de bulunan 7 ölümcül günah sırasıyla işleniyor; 1) Oburluk 2) Açgözlülük 3) Tembellik 4) Öfke 5) Kibir 6) Şehvet 7)Kıskançlık…

Hikaye temel olarak yedi ölümcül günahı işliyor ama esas vurgulamak istediği ölümcül günahlar olarak adledilen şeylerin günlük yaşantının içerisinde sıradanlaşması, hayatın ritminin içerisinde kamufle olmasıdır. Ayrıca filmin depresif, karanlık ve klostrofobik yapısı kendine yabancılaşmış, izole olmuş 20. yy insanının durumunu başarılı bir şekilde simgeliyor.

Polisiyelerden aşina olduğumuz dedektif ortaklığı şemasını kullanıyor SE7EN. Yaşlı, tecrübeli ve soğukkanlı bir dedektif ve ona yardım etmesi için görevlendirilen genç, bütün karanlıkları aydınlatabileceğini düşünen ve kendini kanıtlamak için yanıp tutuşan başka bir dedektif. Birbirlerinin tam anlamıyla zıttı ama birbirlerini tamamlayan iki karakter. Polisiye film türünün bu klişesini Fincher filmde çok iyi kullanmış. Tabii bunda Brad Pitt ve Morgan Freeman’ın kimyasının tutması da önemli bir etken. Filmdeki oyuncular da rollerinin hakkını vermişler doğrusu. IMDB’den 8.7 puan alan film, getirdiği başarıyla da birlikte adını efsanelerin arasına yazdırdı desek yalan olmaz. David Fincher’ın sinemadaki başarısının ilk basamağı sayılan bu filmle  kendisi Alien 3’teki başarısızlığını tamamen unutturmuş ve gelecek filmlerine dair sağlam bir temel atmış diyebiliriz. Eğer siz de hala izlemediyseniz bu başyapıtı kaçırmayın derim.

Fragmanına göz atmak isteyenler buradan ulaşabilir;
http://www.youtube.com/watch?v=t–H7jRA_00

 

Leave a Reply

1 comment

  1. adem

    DAVID FİNCHER FİLMLERİNİZİ ÇOK BEĞENİYORUM VE SİZİ ÇOK SEVİYORUM ÖMRÜNÜZ UZUN OLSUN EFENDİM TÜM EKİBİNİZE İÇTEN TEŞEKKÜR EDERİM SAYGILARIMLA