FIGHT CLUB / DÖVÜŞ KULÜBÜ (1999)
Daha önceki yazılarımda ünlü yönetmenin 2 filminden (Se7en, The Game) bahsetmiştim. Bu filmlerde yakaladığı başarıların özgüvenini yerine getirdiğini ve sinemadaki yerini bir hayli genişlettiğini de belirtmiştim. Ancak Dövüş Kulübü’nün Fincher’in zirvesi olduğunu söylesek yalan söylemiş olmayız; hatta bazı eleştirmenler tarafından sinema sektörünün zirvesi olduğu bile söylenmiyor değil.
Chuck Palahniuk’ın aynı isimli romanından beyaz perdeye mükemmel bir şekilde uyarlanan kült filmin başrollerinde Fincher’ın vazgeçemediği oyuncusu Brad Pitt’in yanında Edward Norton ve Helena Bonham Carter yer alıyor. Vizyona ilk girdiğinde, içerdiği şiddet sahneleri ve gençliğe kötü örnek olduğu iddiasıyla çok eleştiren film, Fight Club. Fakat sadece şiddet içerikli bir aksiyon filmi midir Fight Club?
Fight Club, hergün hayatımıza gereksiz ihtiyaçlar sokan ve bizi tüketim canavarına dönüştüren bir sisteme başkaldıran, kapitalizmi eleştiren, milenyum insanını uyarmaya çalışan sosyal içerikli bir filmdir aslına baktığımızda.
Dövüş Kulübü’nün birinci kuralı: Asla Dövüş Kulübü hakkında konuşma…Dövüş Kulübü’nün ikinci kuralı: Asla ve asla dövüş kulübü hakkında konuşma…
Jack, hayatın sıradanlığına kapılmış bir sigorta memurudur. Uzun bir süredir ‘insomnia’ yani uykusuzluk hastalığından şikâyetçidir. Kendi psikolojik sıkıntılarından kurtulabilmek adına grup terapilerine katılmaktadır. Terapiler esnasında Marla adında bir kızla tanışır ve bir süre sonra da hayatını değiştirecek olan Tyler Durden ile…
Durden, Jack’in ulaşmak istediği tüm hedeflere ulaşmış olan bir adamdır ve Jack’i asla hakkında konuşulmaması gereken bir organizasyon olan ‘Dövüş Kulübü’ ile tanıştıracaktır. Fincher, mekân bazında da konuyu çok iyi sarmalıyor. Seyirciyi, kapitalizmin kalbinden; ışıklı, şık caddelerden, 1+1 modern stüdyo dairelerden çıkartıp; kirliliğin ve suçun kol gezdiği, eskimiş ve harap olmuş kenar mahallelere itiveriyor.
IMDB’den 8.9 puan alan film, her alanda iyi olduğunu seyirciye hissettiriyor. Aynı zamanda film birçok subliminal mesajı da içinde barındırıyor. David Fincher, her ne kadar bunu inkâr etse de açık bir şekilde görmemiz mümkün. Filmin başından sonuna kadar tam olarak neyin olup bittiğini anlamak çok zor; finalde yine beklemediğimiz bir sonuç bizi bekliyor çünkü. Bunun da ünlü yönetmenin en önemli özelliklerinden biri olduğunu söylemiştim zaten. Fight Club filmini duymayan yoktur ama izlemeyen veya henüz izlemeye fırsat bulamayanlar olabilir. Kesinlikle kaçmaması gereken bir film diye düşünüyorum. Hele ki siz de David Fincher filmlerine özel bir ilgi duyuyorsanız…
Filmin fragmanı için:
http://www.youtube.com/watch?v=SUXWAEX2jlg