O sadece bir zombi değildi. Düşünebiliyor, konuşabiliyor hatta aşık olabiliyordu.
Hepimizin bildiği üzere son yıllarda özellikle genç nesli etkisi altına alan bir sinema akımı ortaya çıktı diyebiliriz. Doğaüstü varlıkların yer aldığı bu akım, gitgide güçlenip sinema tarihindeki yerini belirginleştirmeye çoktan başladı bile. Vampirlerin ve kurt adamların yanı sıra bu filmin konusunu oluşturan zombi figürüne de alışılmamış bir bakış açısı kazandırmış. Sadece anlamsızca hırıldayan, etrafa çarparak yürüyen ve insan yemekten başka eylemi olmayan zombilerden çok daha fazlasını ortaya koyan bu film, aynı ismi taşıyan Isaac Marion’ın yazarlığını üstlendiği kitabın da uyarlamasıdır aslında. Başrollerini sinemanın genç yıldızlarından Teresa Palmer ve Nicholas Hoult’un mükemmel bir şekilde canlandırdığı filmin yönetmen koltuğunda ise Jonathan Levine oturuyor. Zombi deyince hepimizin aklına ilk olarak korku geliyor fakat “Sıcak Kalpler” kafamızdaki zombi figürünü yenilemeye yetecek gibi.
Eminim şimdiden içinizde bir merak olmuştur, biraz gidermek adına filmin konusundan bahsedecek olursak: İnsanoğlu yaklaşık 8 yıl önce başlayan ve nedeni, nasıl yayıldığını artık hatırlanmayan bir zombi salgınının esiri olmuştur. Zombilerin sayısı, hayatta kalmayı başaran bir grup insandan çok daha fazladır; insanlar ellerindeki tüm silah teknolojisine rağmen kendilerini ancak yüksek duvarların ardına hapsederek emniyete almışlardır. Zombilerin pek çoğu gibi havaalanında yaşayan R, bir gün arkadaşlarıyla beslenmeye çıktığında, kendisini öldürmek isteyen Julie ile karşılaşır. Onu ısırıp beslenmesi gerekirken ona aşık oluyor bundan sonra da kaybettiği insani özellikleri teker teker ve yavaş yavaş yerine gelmeye başlıyor. Julie’ye hissettiği aşk kalbinin yeniden atmasını sağlarken, adını ve nasıl öldüğünü dahi hatırlamayan karakterimiz hislerini geri kazandıkça iyileşiyor üstelik bu iyileşme etkisi salgından etkilendiğine inanılan diğer zombileri de olumlu yönde etkiliyor… Tabii insanlığın geri kalanını inandırabilirlerse!
5 Nisan’da beyaz perdede gösterime giren “Sıcak Kalpler” IMDB’den de küçümsenemeyecek bir puan olan 7.3 ve olumlu eleştirileriyle kendini kanıtladı diyebiliriz. İnanılmaz bir aşk hikayesine şahit olduğumuz film bana öyle geliyor ki Alacakaranlık’ın yerini alacak gibi. Daha çok romantik komedi tadında geçen film yer yer seyircisinde tatlı tebessümler bırakıyor ve başrol oyuncularının eşsiz uyumu filmi daha da keyifli bir hale getiriyor. Filmde eleştirilebilecek bir şey varsa o da görsel efektler olabilir. Biraz daha üstünde çalışılabilseydi daha iyi efektler çıkabileceği kesin. Eğer sizinde doğaüstü varlıklara veya romantik komedi tarzına ilginiz varsa bu film tam size göre sakın kaçırmayın derim. Öncelikle fragmanına göz atmak isteyenler ise buradan ulaşabilirler;
