Bursa’da bir imza gününde yakaladığım, ünlü oyuncu ve çiçeği burnunda yazar Murat Tavlı ile keyifli bir röportaj gerçekleştirme fırsatımız oldu. ‘Hanfendi Bi’ Bakar Mısınız?’ adlı kitabı, yayımlandığından beri raflardan inmedi ve biz de hakkında onu en iyi bilen kişiden, yani yazarından bilgi aldık sizler için. Kendisi de bizi kırmadı ve en içten tavrıyla kabul etti. Bu keyifli röportaj için kendisine teşekkür ediyoruz; bir sonraki kitabını dört gözle beklemekle beraber, başarılarının devamını diliyoruz.
GazeteBilkent: İlk önce sizi biraz tanıyalım, sizin ağzınızdan; Murat Tavlı kimdir, nasıl biridir?
Murat Tavlı; sanatın her dalında kendini bulan, sanattan ve duygudan kopamayan, genç bir oyuncu, taze bir yazardır. Hayallerinin peşinden gitmekten vazgeçmeyen, zorluklardan yılmayan, hayatını; kendini ve duygularını ifade edebilmeye adamış bir garip…
GazeteBilkent: Kariyerinize oyunculukla başladınız ve sanırım bu kararı almanızdaki en büyük etkenlerden biri de, hocanızın size vermiş olduğu bir ceza; bu ceza sayesinde mi oyunculuk yeteneğinizi keşfedip o alana yöneldiniz?
Evet, hocama çok şey borçluyum. Kendisinin taklidini yaparken yakalandım ve o da beni, ceza olarak okulun tiyatro kulübüne gönderdi. Keşke, her ceza böyle kutsal olsa…
GazeteBilkent: Oynadığınız karakterler her zaman farklılık gösterdi; gerek tiyatroda olsun, gerek dizilerde (Hıyanet Sarmalı’nda Tarık, Aşksın Sen’de Engin, Nerde O Yeminler’de Engin). Benimsemediğiniz bir karakteri oynadığınız oldu mu veya tam tersi, kendinizle özdeşleştirdiğiniz bir karakteri?
Farklı karakterleri oynamak, her oyuncu için bir nimettir. Benim canlandırdığım karakterlerin hepsi, birbirinden çok uzak adamlardı. Kendimle özdeşleştirdiğim karakter yoktu ama; Tarık benim için çok özeldir. Zengin bir adamın, aslında ruhen ne kadar fakir olduğunu ve ne kadar çocuk olduğunu görmüş olduk. Tarık’ın saflığını seviyordum.
GazeteBilkent: Oyunculukta önemli başarılara imza attınız, birçok dizide yer aldınız. (Hıyanet Sarmalı, Nerde O Yeminler, Yahşi Cazibe, Farklı Desenler ‘Feride’, Aşksın Sen, Küçük Kıyamet vs.) Üstüne üstlük bir de Twitter fenomeni oldunuz, yaklaşık 70.000 takipçiniz var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben işimi yaptım, insanlar beni sevdi. Ben kendim oldum, insanlar beni sevdi. Ben işimden dolayı, kendimi ayrı bir yere koymadım. Doğup büyüdüğüm çevrede hayatımı devam ettirdim. Aslında fazla bir şey yapmadım, olduğum gibi oldum. Sevgiyi kazanmak zor değildir, sevdirmemek zor olan. Sosyal medyayı aktif kullanıyorum. Bir gün, sosyal medya olmazsa da hayatımda bir şey değişmez. Hayat nefes aldığın sürece devam ediyor.
GazeteBilkent: Gelelim asıl konumuza; bir kitap yazdığınızı duyunca açıkça söylemek gerekirse, biraz şaşırdım. Böyle bir planınız olduğunu okumamıştım herhangi bir yerde ve merak ettim, önceden planladığınız bir şey miydi, yoksa bir anda mı karar verdiniz; o süreç nasıl gelişti?
Kendime ait bir blogum vardı. Blogun okunma sayısı arttıkça, kitap yazma fikri daha da cazip geldi. Kariyerime kitaplar sığdırmak istiyordum; fakat süreç beklediğimden hızlı gelişti. Trend Yayınevi ile güzel bir yol arkadaşlığı yaptık, ortaya sıcacık bir kitap çıktı. Şimdi nasipse ikincisini çıkartacağız; fakat ‘Hanfendi Bi’ Bakar Mısınız?’ dan çok farklı bir eser olacak.
GazeteBilkent: Kitabınızda kadınların, hatta özellikle Türk kadınları desek bana göre daha doğru olur, günlük hayattaki davranışlarını gözlemleyerek aktarmışsınız. Kitabın konusunu ilk okuduğumda biraz önyargılı yaklaşmıştım, yaşınızın (27) küçük olduğunu düşünüp; ne kadar yaşanmışlık olabilir ki demiştim. Fakat kitabınızı okuduğumda, yanıldığımı anladım ve bu kadar doğru tespitleri yaparken, sadece tecrübelerinizden mi yararlandığınızı merak ettim?
Oyuncu olduğum için çok gözlem yaparım. Aslına bakarsanız, önemli olan duygu yaşıdır. Kaç yaşında olduğunuzu, ne kadar olgun olduğunuzu duygularınız belirler. Kendi tecrübelerim ve çevremde yapmış olduğum gözlemlerimi aktardım. İnsanlar kitapta kendini buldu ve kitabı daha da sevdiler. Ben aslında farklı bir şey yazmadım, sadece onlara ayna oldum. “Kral çıplak.” dediğimde de, herkes günlük hayatında neler yaptığının farkına vardı…
GazeteBilkent: Özellikle kitaptaki bir bölüm, okurken beni baya şaşırttı doğrusu; o bölüm “kadının günlüğü” oldu. Bir kadının günlüğünü, kendi kaleminizle ele almışsınız. Peki, bunu yazarken bir kadından yardım aldınız mı veya daha önce bir kadının günlüğünü hiç okudunuz mu?
Yazarken en zorlandığım konu da, kadının günlüğü oldu. Hayır tabii, kimseden bir destek almadım ama; o konuyu yazdıktan sonra “Vay be, baya çözmüşüm.” dedim. Gerçekten bir kadın gibi düşünüp, kadınsal duygulara empati yaparak yazdığım bir konuydu. Okuyan herkes, “Bunu bir kadın mı yazdı?” dedi ama hayır, biz erkekler de istediğimizde kadınları çok iyi anlayabiliyoruz. Sadece işimize gelmiyor…
GazeteBilkent: Bu kitabın arkasından bir tane daha gelir mi?
Evet, geliyor. Nisan ayı gibi ikinci kitabımız çıkacak. Şuan TRT1’de ‘Yeşil Deniz’ adlı dizide oynuyorum. Bu yoğun tempodan bulduğum zaman diliminde, kendimi yazarken buluyorum. Bir kere döktünüz mü sayfalara hislerinizi, bir daha vazgeçemiyorsunuz.
GazeteBilkent: Halihazırda bir senaryo üzerinde çalıştığınızı okudum. Bir de sizden duymak isterim, hayata geçirmek üzere böyle bir planınız var mı?
Kendime ait bir uzun metraj senaryom var. Hayallerimden biri de, onu çekmek. Hissediyorum, çok az bir zaman kaldı…
Son olarak; beni seven, destekleyen ve her daim yanımda olan herkese; MTFC ailesine çok teşekkür ediyorum. Herkese saygılar, sevgiler…