Flash Tv: Bu Halayların Bir Anlamı Olmalı

Not: Bu yazı çok da sağlıklı sayılamayacak dozda Flash TV izlendikten sonra yazılmıştır. Bünyesi alışık olmayan okurların yazıyı okumamaları onların faydasına olacaktır.

images1

Flash Tv’nin günümüz değerleriyle anlaşılamayacak bir yayın felsefesine sahip olduğu aşikar. Ya günümüzün çok gerisinde, ya da çok ilerisindeler. Etraflıca düşündüm ve karar verdim, bu halayların bir anlamı olmalı!

Gelin biraz beyin jimnastiği yapalım, bir televizyon kanalının eğlence amaçlı günde maksimum 3-4 saat halay yayınlamasını bir şekilde anlayabiliriz diye tahmin ediyorum. Bundan daha uzun süre halay izlemenin hipnotik ya da travmatik sonuçlar doğuracağı açıktır. Kaldı ki sadece normal müziklerle değil, “Titanic’in film müziğinin oryantal versiyonu” ile halay çekebiliyorlar. Peki, Flash TV bunu bilerek neden bir yayın gününün yarısını halaya ayırıyor. Çok ama çok etraflı düşüncelerim bana şunu söylüyor; bize bir şey anlatmaya çalışıyorlar.

Çok değer verdiğimiz sıkıntılarımız hiç bitmiyor bizim; hiç bitmeyen sınavlara çalışıyoruz, iş arıyoruz, para kazanmaya çalışıyoruz, aşık oluyoruz, acı çekiyoruz, sevdiklerimizi kaybediyoruz, tartışıyoruz, kavga ediyoruz, açlık çekiyoruz, depresyonlara giriyoruz, yoruluyoruz ve ölüyoruz. Flash TV’nin güzel insanları ise biz tüm bunları yaparken sadece halay çekiyorlar. Sahip oldukları bu ölçüsüz, fütursuz ve sebepsiz neşe ilk başlarda sinirleri bozsa da daha sonraları bize bir hayat görüşü sunuyor.

images

Flash TV’nin birçok konuya karşı aldığı bu umursamaz, spontan ve mağrur tavrı örneklerle açıklamak istiyorum. Türkiye’de bir yolcu uçağı kaçırıldı geçenlerde, tüm kanallarda bu yolcu uçağı hakkında flaş haberler vardı. Sonra, Flash TV’ye denk geldim, uçakla alakalı bir haber vermiyorlardı. Tüm ekranda bir nesnenin fotoğrafı duruyor, Yalçın Abi de izleyenlere o nesnenin ne olduğunu soruyordu. Bekledim, “köpeğe benzeyen limon” çıktı.

Bir ara da Flash TV’nin evlilik programına denk geldim. Hatice Hanım var orada, zannımca Flash TV’nin sembol karakteri. Hatice Hanım’ın çok güzel olduğunu söyleyemem ama o mağrur tavrı ile dakika başına üç tane talibini reddediyor. Karakterinden asla ama asla ödün vermeyen Hatice Hanım henüz kimseyle çay içmedi. Geçenlerde biri aradı programı, “metrobüsten arıyorum, oraya nasıl gelirim? Yolu tarif edin” dedi. Daha sonra, programın sunucusuyla birlikte uzun çözümlemeler sonucu programın bitişine yetişemeyeceğine karar verdiler. “Yarın sabah gel” dedi sunucu “oradan yetişemezsin sen”. Böyle bir spontanlık, böyle bir samimiyet…

sarı-bıyık_397325

İzleyenler bilir, Flash TV sık sık Yeşilçam filmleri yayınlar. Dikkatle izleyenler de farketmiştir, bazen filmi yarıda bölüyorlar, bir grup insan halay çekiyor daha sonra gece filmin devamını yayınlıyorlar. Bu bir yayın planı dahilinde olmuyor tabii ki, paşa gönülleri öyle isterse yapıyorlar bunu. Bazen de film bitiyor, arkasından aynı filmi tekrardan yayınlıyorlar. Gelin düşünelim, bize ne anlatmaya çalışıyorlar?

Sadece Flash TV için çekilmiş filmler var bir de, gece 12 civarı ibret almak isteyenler için. Geçen Nohutlu Pilav diye bir film izledim. Kadının biri yaptığı her iyilik için bir nohut biriktiyor. Sonra, kadın ölüyor. Kadın öldükten sonra ailesi nohutları pişirip yanına da güzel bir pilav yapıp yemeye karar veriyor. Bir bakıyorlar ki, nohutlar yerinde yok. Filmin bu dakikasından sonrası tam bir gerilim filmi… Kadın duvarlarda, geceleyin evin salonunda, yetişkinlerin ve çocukların rüyalarında nohutlarla alakalı bol yankılı konuşmalar yapıyor. Bana cevap verin, kim, neden nohutlu pilavla alakalı bir film yapmak istesin. Eğer burada da bir mesaj olduğunu idrak edemiyorsak, vay halimize.

35cq4j4.jpg

Gelelim gece haberlerine… Eğer söyleyecekleri bir şey varsa evirip çevirmiyorlar, direk söylüyorlar. Mesela türbanla kamu alanlarına girme yasağını eleştireceklerse, haberi sunan adam haberi türban takarak sunuyor. İnternet yasağını eleştireceklerse, ekranda görünen laptopu zincirliyorlar, Gezi Olayları sırasında haberi gaz maskesi ile sunuyorlar ve daha niceleri…

Albert Camus’un “Yabancı” romanındaki baş karakter Meursault’nun hayat görüşünün günümüzün televizyonundaki karşılığının Flash TV olduğunu söyleyebilirim. Spontan, samimi ve umursamaz yayın felsefesinden asla ödün vermeyen Flash TV bizim için henüz çözemediğimiz bir bilmece. Yaptıkları çağın çok ötesindeki yayını umalım ki çocuklarımız anlayacak ve onlar belki hayatın anlamına bizden bir adım daha yakın olacaklardır.

Leave a Reply