İnanırsan ve istersen her şeyi yapabilirsin…
Kendine inanmaktır bütün mucize ve en önemlisi; hayatını değiştirebilmektir, kendini kendin yapmak, özüne kavuşarak bakış açını değiştirmektir. Hayata karşı bakış açını değiştirebilmek için, önce kilit noktaları bulmak gerekir. Bu kilit noktası; bazen bir resim, bir anı, bir kişi, bir kitap, bir şarkı, belki de bir rüyadır.
İşte ben, bu düşüncelerimi anlamlı bir filmle birlikte geliştirdim. Geçtiğimiz hafta vizyona giren ve yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak’ın yaptığı ‘8 Saniye’ filminin detaylarına inelim biraz…
Film, Berlin’de doğup büyümüş olan Esra İnal’ın çarpıcı hayat hikayesini anlatmakta; yani senaryo gerçekte yaşanmış. Aslında; İnal’ın hayat hikayesinden çok, rüyalarının gerçek dünyaya taşmasıyla yaşadığı gel-gitleri anlatıyor. Kendi hikayesini, filmde de o oynuyor.
Esra İnal’ın oyunculuk anlamında ilk deneyimi olmasına rağmen, oldukça başarılı olduğu gözlerden kaçmıyor. Filmi izlerken, büyüleyici rüyalardan gerçek hayata geçişlerin de ne kadar profesyonel bir şekilde kurgulanıp iyi bir teknik kullanılması da, ilgimi çeken bir başka noktaydı. Ayrıca, filmin çekimleri Berlin’in yanı sıra; İstanbul, Mardin ve Tuz Gölü’nde de gerçekleştirilmiş. Esra İnal’a filmde; Fırat Çelik, Fahri Yardım, Mehmet Kurtuluş, Salih Kalyon gibi isimler eşlik ediyor. ‘Derviş’ rolüyle sürpriz bir isim de karşımıza çıkıyor: Yılmaz Erdoğan.
Peki Esra nasıl bir karakterdir?
Esra özel bir kişidir ve hikayesi Berlin’de yaşayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geç gelmesiyle başlar. Esra, ablalarının yardımıyla büyütülür. Fakat; daha küçükken görmeye başladığı ilginç rüyalarla, uykuları kaçmaya başlamıştır. Yıllar geçerken Esra büyür ve artık özel ilişkilerinde de sorun yaşamaya başlar. Başkalarının Esra’nın hayatında söz sahibi olmak istemesi ve kısıtlama istekleriyle çatışır Esra; gün geçtikçe hırçınlaşır, huzuru kaçar. Aslında esas sorun ilişkileri değil, kendi içinde yaşadığı çıkmazdır ve özgür ruhunu yansıtmak istemesidir. Sürekli olarak çok derin rüyalar görür ve bu rüyaları anlamlandırmaya çalıştıkça, günlük yaşamda daha büyük sorunlar yaşar. Küçüklüğünden beri gördüğü rüyaların ortak bir noktası vardır. Daha önce hiç tanımadığı bir adam tarafından sanki hep korunuyordur. Her rüyasında bu durum, Esrayı ürkütse de; bir yandan da nedenini bilmediği bir şekilde rahatlatır. Sonunda Esra bir karar verir ve kilit noktayı bularak peşinden gitmeye başlar…
İzlerken tüylerinizin diken diken olacağı bu filmde, aslında birçok kişi kendinden de bir şeyler bulabilir. Hiç beklemediğiniz anda; yüzünüzde tebessüm oluşurken, gözleriniz de dolabilir. Bence içerik olarak oldukça ağır olan film; aynı zamanda da hayatın özünü çok basit bir şekilde çözümleyerek size sunmakta. Film bitiminde, birçok farklı düşünceyle ayrılacaksınız salondan ve belki de sorgulamak artık sizin de bir özelliğiniz olacak. “Neden?” diye sorarken, bir yandan da kendinize sözler vereceksiniz. Kiminiz tutacak kendine verdiği sözleri ve hayatını anlamlandıracak, farklı bir boyut kazandıracak. Kiminiz ise, anlamlandırmayı bile istemeyerek aynı şekilde yoluna devam edecek. Benim kişisel görüşüm, filmden etkilenmek ve hayatımızda birşeylerin değişiminde filmin etkilerini yansıtmak için duygusal, hassas, detaycı ve bunlara karşı da ruhen güçlü olmak gerekir. İnsanların genelde yanlış yaptığı şeyleri de göz önüne seren film, yeni bir bakış açısı oluşturuyor izleyicinin kafasında. Bir şeylerden memnun değilsek ve değiştirmek istiyorsak hayatımızda ya da değişmesi şartsa; önce kendimizi değiştirerek yola başlamamız gerekir. Sonra zaten güzel şeyler bizim peşimizden gelecektir. Ancak kendimize inandığımız sürece var olabilir ve bu dünyadaki görevimizi tamamlayabiliriz. Bu yolda nasıl bir tutum sergileyeceğimiz de çok önemli bir rol oynuyor sonuçların değişiminde. Affedilen değil de, affeden taraf olmayı unutmadan hayatımıza devam edersek; sorunların aslında azalabileceğini, kinle, nefretle yol katedilemeyeceğini vurgulayan ‘8 Saniye’; ana karakterimiz üzerinden insanın kendi hayatına bir iç yolculuk yapmasını sağlıyor. Bana göre film; affetme, kendine inanma, gücünün farkına varma, değişim kavramlarıyla; güçlü bir yapım olmuş. Zaten; bir insanın hayata bakış açısını ve aslında kaderini değiştirebilmesi için, bunlardan başka ve daha iyi hangi kavramlar kullanılabilir ki?
Son olarak, filmin adı neden ‘8 Saniye” diye merak edenler mutlaka vardır; fakat ben bu konuda bilgi vermek yerine, cevabı sizin filmde bulmanızı isterim. Çünkü; cevabı oldukça ilginç ve beklenmedik…
Eğer, biraz da olsa merak uyandırabilmişsem ve filme gitme isteği yaratabilmişsem; ne mutlu bana. Ben, hemen hemen her hafta bir filmi beyaz perdede izleyen ve büyük bir ilgiyle vizyonu takip eden bir izleyici olarak, 8 Saniye filmini oldukça tavsiye ederim arkadaşlar. İmkanınız varsa, ilk fırsatı değerlendirerek filmi izleyebilir, Esra ile birlikte iç yolculuğunuza başlayabilirsiniz. Mutlu seyirler!!!