“O dünyanın en ünlü adamı. Sorun şu ki, Dünya’da değil.”
Andy Weir’ın ilk romanı olan ‘Marslı’, 12 Aralık 2014’te İthaki Yayınları tarafından dilimize kazandırıldı. Merakla beklediğim bir kitaptı ve hayal kırıklığına uğratmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Goodreads okurlarına göre 2014’ün en iyi bilimkurgu romanı, bana göre de öyle!
Hermes ekibi kum fırtınasında Watney’in öldüğünü sanıp, fırtına araçlarına zarar vermeden gitmek zorunda kalır. Watney ise aslında şans eseri hayatta kalmıştır. Bu hayatta kalışın, başka bir gezegende sınırlı araçlar ve yiyeceklerle, ne kadar süreceği elbette zor bir sorudur; ama bu kişi Watney ise durum değişir. Kitabı okurken, “Yok artık, bu da olmasın ama.” ya da “Şimdi ölür artık.” diye düşüneceğiniz o kadar çok yer olacak ki; bazen okumaya dayanamayıp ve kitabı kenara koyup, kendi kendinize oyunlar oynayacaksınız. Acaba nasıl kurtuldu, bu sorunu nasıl çözdü gibi düşüncelere çok dalmıştım okurken. Çok eğlenceli oluyor, tavsiye ederim. Bir gün Mars’ta yalnız kalırsanız, yanınıza bir adet Marslı koyun. Watney yardımcınız olsun!
Nefes bile alamadığınız bir gezegende bir buçuk yıl geçirmek nasıl olurdu? Watney bilimin sınırlarını zorladı. Botanikçi oluşu, onu açlıktan kurtardı. O Mars’ta patates yetiştiren ilk insan; yani Mars’ın ilk çiftçisi. Mars toprağını, kendi ürettiği atıkla verimli hale getirdi. Şükran gününde yemeleri için konulan patatesleri ekti ve kendi ürettiği suyla onları suladı. Evet, su üretti! Hatta kendine oksijen bile üretti! Neyse…
Tek eksiği dünyayla iletişim kuramamasıydı. Kurtarılamasa bile, bir veda etmek istiyordu. Alınan görüntülerle Watney’in hayatta olduğunu anlamıştı NASA. Watney de iletişim kurmak için eski bir uzay aracı olan Pathfinder’a gitmek için yola koyulmuştu bile. Mark Watney ölmemek için o kadar ısrarcıydı ki… Ama Mars da, en az onun kadar ısrarcı ve katıydı. Teknik problemler sürekli canını sıkıyordu. Pathfinder dünyayla iletişimi sağlamıştı ama; bu da kutsal matkabın yüksek devresi yüzünden bozulmuştu. Watney gene tek başınaydı. Sadece kayaları kullanarak, Mors alfabesiyle tek taraflı kısa iletişimler kurabiliyordu. Hiçbir şey onu öldürmese, can sıkıntısı öldürebilirdi; ama o kadar neşeli ve komik bir adamın intihar etmesi çok heves kırıcı olurdu. Kitabın, Ridley Scott tarafından filme çekildiğini de söylersem; Marslı’yı almak için koşarak yola çıkacağınızı tahmin ediyorum. Kitabın yanında bir de astronot kıyafeti verseler hiç de fena olmazdı; çünkü okurken kendinizi Mars’ın kızıl topraklarında hissediyorsunuz!