Bilkent Senfoni Orkestrası, 11 Ekim Cumartesi günü sezonu açarak dinleyicileriyle tekrar buluştu. Avustralyalı şef Matthew Coorey yönetiminde, iki konuk sanatçı ve orkestra birlikte harika anlar sundu. İlk konuk yirmi üç yaşındaki “Büyük Yetenek” Rus viyolonsel sanatçısı Alexey Stadler, diğeri ise enstrümanı ile her yaştan dinleyiciyi büyüleyen ve dünyaca tanınan trompet sanatçısı Gabor Tarkövi’ydi.
Konserin birinci bölümünde, ilk olarak; orkestra, çellist Alexey Stadler ile beraber, Avusturyalı besteci J.Haydn’a ait olan “Viyolonsel Konçertosu, Do majör, Hob.VIIb:5” isimli eseri seslendirdi. Ardından, Gabor Tarkövi sahneyi aldı ve orkestra ile, gene aynı besteciye ait olan “Trompet Konçertosu, Mi bemol majör, Hob.VIIe:1” eserini sundu. Böylece Bilkent Senfoni Orkestrası, sezon açılış konserine muhteşem bir giriş yaptı.
Haydn’ın beş adet olan viyolonsel konçertosundan üçü, ne yazık ki, kayıptır. Esterhazy döneminde yazılan diğer ikisi, neyse ki günümüze ulaşmıştır. Alexey Stadler dün gece bizi bu iki harika konçertodan biriyle buluşturdu.
Klasik senfoninin ve yaylı dördül türünün yaratıcısı olarak bilinen Joseph Haydn, trompet konçertosunu ise Avusturyalı trompetçi Anton Weidinger’ın geliştirdiği tuşlu trompet için yazmıştır. O dönemde saray orkestrasının bir üyesi ve Haydn’ın arkadaşı olan Weidinger’in trompetinin sağladığı yeni imkânlar bu çalgının tarihinde önemli bir kilometre taşı olmuştur. Konserde bu eseri icra eden trompet sanatçısı Gabor Tarkövi öylesine içten çalıyor ki kalbinizi fethediyor.
Kısa bir aradan sonra konserin ikinci kısmında çalınan Igor Stravinsky’nin “Bahar Ayini” isimli bestesinin 20. yüzyıl müziğinin abide eserlerinden biri olduğunu öncelikle belirtelim. Bale olarak bestelenen Bahar Ayini’nin ilk sahnelenmesi 29 Mayıs 1913’de Paris Champs-Elysees Tiyatrosu’nda yapılmış. Antik Rus esintileri ile tasarlanmış kostüm dekor ve koreografisinin yanı sıra, uyumsuz seslere ağırlık veren müziğin o gece seyirciler arasında büyük bir kızgınlığa yol açmış ve prömiyer skandal olarak nitelendirilmiş. “Rite Skandalı” şeklinde anılan prömiyerde, müzik dinleyicisinin kulağı Tchaikovsky, Wagner gibi bestecilerin müziğine, gözleri de klasik balenin koreografilerine alışkın olduğundan, Stravinsky’ın eserine verdikleri tepkiler bir nebze olsa da anlaşılabilir. Neyse ki; eser kısa süre sonra özümsenmiş, anlaşılmış ve şu an Stravinsky’in başyapıtı olarak anılıyor. Böyle bir hikayesi olan besteyi dün gece Matthew Coorey ve Gabor Tarkövi ile BSO eşliğinde dinleme olanağı bulduk. Eseri dinlerken zaman zaman kaos ortamı diyebileceğimiz bir ses ve armoni yumağı olduğunu gördük.
Konserin her ne kadar ilk bölümü de harika olsa da insanı alıp götüren bence “Bahar Ayini” idi. Dinlerken uygunsuz gibi hissedilen ritimler, sert sesler, birden ürküten sonra aniden yumuşayan müzik, uyumsuzluk içindeki uyum, karmaşa içinde dinginlik, hiddet, sessizlik, korku, şaşkınlık; aslında doğanın kendisi gibi geliyor. Bu eserle ilgili küçük bir bilgi daha: Bahar Ayini, Walt Disney’in “Fantasia” adlı çizgi filminde evrenin oluşumunu, dinozorları ve yok oluşlarını anlatmakta kullanılmıştır.
http://www.youtube.com/watch?v=UGdK9jpn19w