Yönetmen Seyfi Teoman’ın “Tatil Kitabı”ndan hemen sonra çalışmalarına başladığı filmi, Barış Bıçakçı’nın aynı adlı romanından beyaz perdeye uyarlama. Senaryo da Barış Bıçakçı ve Seyfi Teoman’ın ortaklaşa çalışmasının ürünü. Filmin başrollerini İlker Aksum, Güneş Sayın ve Fatih Al paylaşıyor. Filmin dünya galası 16 Şubat’ta Berlin Film Festivali’nde yapıldı ve film, altın ayı adaylarından biri olarak seyirci ile buluştu. Mart ayında Nürnberg Türkiye-Almanya Film Festivali’nde en iyi film ödülüne layık görüldü. Filmin bir festival filmi olduğunun en açık göstergesi ise dünyaca ünlü “It is Red” firması tarafından hazırlanan afişi idi.
Karakterlerimiz Ender, Çetin ve Nihal’in Ankara’da, alışagelmişin dışındaki dostluk ilişkileriyle geçen iki yıla yakın süresine tanık oluyoruz 102 dk boyunca. Aşk, kaza, dostluk, biraz tesadüf, geride kalma, geride bırakma, yemek hazırlamanın hazzı, huzurla yenen akşam yemekleri ve tabi ki Ankara… Fonda Ankara görmeye alışık olmayan bir seyirciyiz hiç şüphesiz ama bu filmde Ankara da sanki rolüne titizlikle alışmış bir oyuncu gibi karşımıza çıkıyor.
Orta yaşlarına merdiven dayamış iki çocukluk arkadaşının ortaklaşa sürdürdüğü bir hayat, sanki biraz aşk gibi ama anladığımız dilden değil. Berlin’e gitmek zorunda olan başka bir arkadaşlarının annesi ve babasının trafik kazasında ölmesi üzerine arkadaşlarının kız kardeşine sahip çıkmaya koyulan, en başta sahiplenici ağabey, sonrasında da aynı kıza aşık iki can dostuna dönüşen, hiç şüphesiz çaresizlik içerisindeki adamlar. Rakı sofrasında itiraf edilen duygular… Birlikte hazırlanan taze fasülyeler… Biraz sinir, biraz gerginlik… Ama sonuna kadar dostluk hatta geride kalırken bile.